Sektörün toplam hacminin yıllık olarak 250 milyon dolar seviyesine ulaşması bekleniyor. Ancak, yalnızca dolaylı vergiler üzerinden yaşanan kamu kaybının 100 milyon dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'deki canlı yayın uygulamaları, çoğunlukla gelirlerini doğrudan kullanıcıdan almak yerine, yerel bayiler ve lisanssız veya yarı-lisanslı ödeme araçları kullanarak yönetiliyor.
Dolaylı Vergilerin Durumu
Canlı yayın sektörü, Türkiye'de önemli bir piyasa haline gelmişken, dolaylı vergiler konusunda endişe verici rakamların ortaya çıktığı görülüyor. Bu sistemde, dijital ürün satışları resmi fatura olmadan gerçekleştiriliyor. Kullanıcıların yaptığı harcamalar kaydedilmediği için devletin vergi kaybı sürekli artıyor. Ödeme şirketleri, yalnızca aracı olarak görünmesine rağmen, gerçek işlev olarak ödeme toplayıcı rol unda yer alıyorlar. Bu durum, platformlar, bayiler ve ödeme aracıları arasında büyük bir vergi kaybı zincirine yol açıyor. Uzmanlar, Türkiye'nin mevcut finans sisteminde kara para aklama olasılığının arttığını belirtiyor ve bu durum ciddi riskler taşıyor.
Yıllık İşlem Hacimleri ve Vergi Kayıpları
Türkiye'deki dijital yayın platformlarının işlem hacimleri detaylı bir şekilde incelendiğinde, yıllık pazar hacminin 250 milyon dolar civarında olduğu görülüyor. Bunun yanı sıra, sektördeki faturasız veya kayıtdışı işlemlerin oranı yüzde 80’in üzerinde. Bu yüksek oranda kayıtdışı işlem, devletin dolaylı vergi kaybını 100 milyon dolardan daha fazla artırıyor. Ayrıca, uzmanlar KDV dışında, gelir ve kurumlar vergisi, stopaj ve finansal işlem izleme mekanizmalarındaki kayıpların daha büyük bir etki yarattığını ifade ediyorlar. Bu durum, devletin gelir kaynağını tehdit eden önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Sektörün Büyümesi ve Şeffaflık Sorunları
Türkiye’de dijital yayın platformlarına olan ilginin yüksek olduğu bilinse de, sektörün büyümesi şeffaflık ve yasal uyum mekanizmaları olmadan devam ederse, her yıl artan bir vergi kaybına neden oluyor. Uzmanlar, bu sorunun çözülmemesi durumunda, devletin sürekli olarak gelir kaybedeceğini ve sektördeki düzensizliklerin ileride daha büyük problemlere yol açabileceğini vurguluyor. Bu açıdan, yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve sektörün kayıt altına alınması gerektiği görüşü dile getiriliyor. Aksi halde, dijital yayın sektöründeki büyüme hem yaratıcılığı tehdit edecek hem de devletin finansal istikrarını sarsacak potansiyele sahip.