Fındıklı’da Yeşil Altın Gümüş Deniz Festivali: Kültür, Dayanışma ve Madene Karşı Mücadele

Fındıklı'daki Yeşil Altın Gümüş Deniz Festivali, kültürel ve dayanışma ruhuyla maden tehditlerine karşı politik bir duruş sergiliyor. Festival, yerel halkın katılımıyla, doğa ve yaşam alanlarının korunması için önemli bir sembol haline geldi.

Doğu Karadeniz’in şirin kıyı kasabası Fındıklı, sadece doğal güzellikleri ve çayıyla değil, kültürel mirası ve dayanışma geleneğiyle de öne çıkıyor. Uzun yıllardır süregelen “Yeşil Altın Gümüş Deniz Festivali” ise bu yıl geçen pazar günü son buldu. Yıllar içinde bir şenlikten çok daha fazlasına dönüşen festival, toplumsal buluşmaların ve politik bir duruşun sembolü haline geldi.

Festival programı konserlerden panellere, köy buluşmalarından çocuklara yönelik eğitim etkinliklerine kadar geniş bir yelpazeye sahip. Ancak festivalin asıl amacı, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve kültürel bilinci canlı tutmak. Fındıklı, bugün sadece kültürel değil, aynı zamanda siyasal bir kavşakta bulunuyor. İktidarın doğayı maden şirketlerine açan politikaları karşısında kasaba, ciddi bir maden tehdidiyle yüzleşiyor.

CHP’li Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, festivalin bu yıl maden karşıtı sloganlarla da öne çıktığını belirtiyor. Başkan Çervatoğlu, “Bu toprakların uluslararası sermayeye, emperyalist tekellere ve onların yerli iş birlikçilerine peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz. Halkımızla birlikte hareket ederek yaşam alanlarımızı savunacağız” diyor.

Festivalin Tarihi ve Dayanışma Ruhu

Fındıklı’da festival geleneği 1980’li yıllara dayanıyor. Kasabanın ileri gelenleri ve aydınlarının öncülüğünde, dönemin kaymakamlığının da katkısıyla başlatılan festival, çay ve denizin değerine dikkat çekmek için organize edilmişti. Kültür Bakanlığı desteğiyle çeşitli dönemlerde sürdürülen festival, ANAP ve AKP dönemlerinde farklı şekillerde devam etti. Ancak AKP döneminde festival, uluslararası folklor etkinlikleri ve tulum buluşmaları gibi yalnızca ticari kazanç sağlanan bir formata dönüştü.

Çervatoğlu, festivali 2019’dan bu yana meci (imece) anlayışıyla yeniden canlandırdıklarını ifade ediyor. “Festivalin amacı sadece eğlence değil, dayanışmayı ve katılımcı bir anlayışı üretmek. Çay mecisinden ev yapma mizansenine, spor ve çocuk etkinliklerinden panellere kadar birçok faaliyeti kapsıyoruz. Hedefimiz Fındıklı’da her yaştan insanın dayanışma ruhunu büyütmek” diyor.

Siyasal İktidarın Etkisi

Festival, iktidarın politikalarıyla doğrudan ya da dolaylı şekilde etkileşim içinde. Başkan Çervatoğlu, dini ve siyasi söylemlerle festivalin gölgelenmeye çalışıldığını ifade ediyor: “Bazı kişiler festivale karşı kara propaganda yaptı. Ancak kimse festivalin kendisine doğrudan karşı çıkamıyor. Halkın ilgisi ve katılımı bu tür girişimlerin önüne geçiyor.”

Maden Tehdidine Karşı Net Tavır

Fındıklı, son dönemde maden şirketlerinin bölgeye ilgisiyle karşı karşıya. TÜPRAG şirketinin Fındıklı’da yaptığı keşif çalışmaları, halkın ve belediyenin sert tepkisiyle karşılaştı. Başkan Çervatoğlu, bu konuda net bir duruş sergiliyor: “Yaşam alanlarımız ve onurumuz satılık değildir. Eğer bu topraklar emperyalist tekellere peşkeş çekilirse, bedenimizi toprağa yatırırız. Ama eğer madencilik insanlığa ve doğaya zarar vermeyecekse, karşı çıkacak bir sebep yok. Önemli olan halkın refahı ve doğanın korunması.”

Çervatoğlu, yerel yönetimlerin bu konuda ortak hareket etmesi gerektiğini de vurguluyor: “Halkın mutluluğu ve yaşam alanları her şeyin önünde gelir. Yerel yöneticiler, seçildikleri bölgenin çıkarlarını korumakla yükümlüdür. Kamu, hepimizin hakkıdır ve kimse bunu keyfi olarak devredemez.”

Halkın Katılımı ve Dayanışma

Fındıklı halkının festival ve mücadelede aktif rol alması gerektiğini belirten Başkan, katılımcı bir yönetim anlayışına dikkat çekiyor: “Bireyleri değil, anlayışı sahiplensinler. Halk meclisleriyle kültürden çevreye, eğitimden altyapıya kadar tüm sorunları sahiplenmek ve dayanışmayı sürdürülebilir kılmak önemli. Bu anlayış, Fındıklı’nın geleceğini korumanın temelidir.”

Gelecek Perspektifi

Çervatoğlu, CHP’li belediyelere yönelik olası müdahaleler ve kayyım girişimlerine karşı da uyarıda bulunuyor: “Yaşamı dert edinmeden yapılan siyaset, siyaset değildir. Bedel ne olursa olsun, onurlu bir yaşam ve halkın refahı için mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Fındıklı’da “Yeşil Altın Gümüş Deniz Festivali”, artık yalnızca bir kültürel etkinlik değil; dayanışmanın, katılımcı demokrasinin ve maden karşıtı mücadelenin sembolü olarak öne çıkıyor. Kasaba, doğasını ve halkını koruma iradesiyle geleceğe yürümeye devam ediyor.

İLGİLİ HABERLER