Eğitim- İş Sendikası Rize Şube Başkanı Hamza Kutay, "2024/2025 Eğitim- Öğretim yılı sona erdi. Ama arkasında yalnızca kapanmış bir takvim değil, çözülmemiş sorunlar, derinleşmiş eşitsizlikler ve görmezden gelinen adaletsizlikler bıraktı. Bu serginin eser sahibi sizsiniz Sayın Yusuf Tekin. Çünkü bu sistem sizin bakanlığınızda, AKP iktidarının 23 yıllık karanlık mirasıyla şekillendi. Cemaatlerle, tarikatlarla ve patronlarla el ele vererek eğitimi bilimden, laiklikten ve kamusallıktan koparmak için olağanüstü çaba harcadınız" dedi.
Eğitim-İş Rize şubesi, 2024-2025 Eğitim- Öğretim yılının sona ermesiyle ilgili eğitim sisteminde yaşanan sorunlara ve derinleşen eşitsizliklerle dikkat çekmek amacıyla Rize Valiliği giriş kapısı önünde "Tekinsiz Eğitim, Tekinsiz Gelecek" başlıklı bir basın açıklaması yapmak istedi. Polis Eğitim İş sendikası yöneticilerine, izin taleplerinin Valilik giriş kapısının önü değil, Valiliğin hemen yanı başında bulunan tören alanı olduğu gerekçesiyle izin vermedi. Sendika yöneticileri bu duruma tepki gösterdi. Tartışmanın ardından Rize Valiliği tören alanında basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim- Sen Rize Şube Başkanı Hamza Kutay, şunları söyledi:
"Her eğitim öğretim yılında olduğu gibi, bu öğretim yılında da eğitim öğretimin sorunları artarak devam etmiş ve büyüyen sorunlarla ilgili 2024- 2025 eğitim öğretiminin sona ermiştir. Ama arkasında yalnızca kapanmış bir takvim değil, çözülmemiş sorunlar derinleşmiş eşitsizlikler ve görmezden gelinen adaletsizlikler kalmıştır. Bugün burada yaptığımız basın açıklamasında işte bu 'tekinsiz' yılı belgelemek için hazırladık. Ne yazık ki bu yıl boyunca eğitim sistemimizin tam da bu kavramda tanımlanabilecek bir hale geldiğini tanıklık ettik çünkü tekiniz okullar gördük.
"Tekinsiz bir eğitim düzeni izledik"
Deprem ve dayanıksız ve temizlenmeyen binaları, ısınmayan sınıfları, güvenliksiz bahçeleriyle bu öğrencilerin değil sorunların korunduğu binalar. Tekinsiz bir eğitim düzeni izledik. İdeolojik dayanışmalarla bilimden uzaklaşan, pedolojiyi dışlayan, eşitsizlikleri derinleştiren çocukların tarikat ve cemaatlerin ya da sermayenin kucağına iten öğrencileri sınavlara boğan ama onların duygularını, hayallerini yok sayan bir sistem. Eğitimden umudunu kesmiş çocuklar, mesleği yapamayan öğretmenler, adaletsizliğe teslim olmuş aileler. Bu tekinsiz eğitimin gezer sahibi sizsiniz Sayın Yusuf Tekin. Çünkü bu sistem sizin bakanlığınıza, sizin iktidarınızın 23 yıllık karanlık dünyasıyla şekillendirildi. Cemaatlerle, tarikatlarla ve patronlarla el ele verip, eğitimi bilimden, laiklikten eğitimden ve kamusallıktan koparmak için olağanüstü çaba harcadınız. Yaklaşık 1,5 milyon çocuk eğitim dışında kaldı. Derslik açığı, ikili eğitim ve taşımalı eğitim artarak devam etti. Bir öğün ücretsiz yemek sözünü bile tutamadınız.
"Bu enkazı görüyoruz, hesabını tutuyoruz"
Mülakat artık daha da katmerli, daha da ideolojik hale getirildi. KPSS'yi kazanan öğretmenleri yine de mülakatlar elediniz. Yüz binlerce genci hayal kırıklığına, işsizliğe ve karanlığa mahkûm ettiniz. Öğretmenlere sürgün, hukuksuzluğa, kurumsallık, Tekin dönemine adaletsizliği. Yusuf Tekin'in döneminde Milli eğitim Bakanlığı’nda adaletsizlik ve keyfiyet buralarda geldik. Ama her şeye rağmen biz buradayız. Bu enkazı görüyoruz. Hesabını tutuyoruz. Bu tekinsizliğe teslim olmayacağız. Sizin yarattığınız karanlığa karşı eğitim için aydınlık mücadelesi büyüyerek sürecek. Layık, bilimsel, kamusal, kurumsal eğitim için mücadele etmeye devam ediyoruz. Bu kötü eser sizin ama bu ülkenin geleceği size bırakılmayacak."
"Mülakat sonunda ne isterlerse onu veriyorlar"
Rize İl Milli Eğitim Müdürünün müdür ve müdür yardımcılığı sınavlarında adaletsizliklerin yaşandığını ileri süren çeken Kutay, şöyle devam etti:
"27- 30 Mayıs 2025 tarihlerinde okul müdür ve müdür yardımcılığı için hemen hemen adaletsizliğin Türkiye'deki uygulaması olarak tüm yurtta kabul görmüş mülakat sınavlarından biri de Rize'de yapıldı. Mülakat sınavına giren birçok idareci adayla mülakatta sorulan sorulara verdikleri cevapları sorduk. Sorular ilginç. Sorular ilginç olduğu gibi sorulara doğru ya da yanlış verilen yanıtlarla mülakat puanları arasındaki ilişki de ilginç. Sorulara doğru ya da yanlış cevap vermenizin hiçbir önemi yok. Mülakat sonunda ne isterlerse onu veriyorlar. Kalem onlarda, kağıt onlarda, silgi onlarda. Ama onlarda olmayan tek şey hak, hukuk, adalet. Bu pozisyonu verdiği puana itiraz ettiğinizde itirazınızı değerlendiren de aynı pozisyon. Kendi yakınını proje okuluna atayamayınca siyasi partisinin kapısına koşup yeniden atama isteyen de bu milli eğitim, itibar isteyen de bu milli eğitim. Bu bahsettiklerimizin arkasında hep aynı kişi ya da kişiler çıkıyor. Çok enteresan ve biz eğitimci olarak diyoruz ki son söz. Ayarını bozduğunuz kantar bir gün gelir sizi de tartar."