Alzheimer hastalığı, kadınlar arasında erkeklere kıyasla daha sık bir şekilde görülüyor ve bu fenomen, bilim dünyasının dikkatini çeken bir tartışma alanı haline gelmiş durumda. Kadınlarda hastalığın yaygınlaşmasının ardındaki sebepler, uzmanlar tarafından çeşitli açılardan inceleniyor.
Uzun Yaşam ve Yaşlanmanın Etkisi
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. A. Oğuz Tanrıdağ, kadınların erkeklere göre yaklaşık 10 yıl daha fazla yaşadığını vurguluyor. Alzheimer hastalığı genellikle 60 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlıyor ve yaş ilerledikçe bu hastalığın görülme sıklığı artıyor. Uzun ömür, kadınların bu duruma daha fazla maruz kalmasının en temel nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Tanrıdağ, bu durumu, kadınların yaş ortalamasının yüksek olmasıyla bağdaştırmakta. İleri yaş, Alzheimer hastalığının gelişiminde önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle yaş faktörü, kadınlarda hastalığın daha sık görülmesinin önemli bir unsuru olarak değerlendiriliyor.
Östrojen Eksikliği ve Menopoz Dönemi
Menopoz döneminde kadınların östrojen seviyelerinde gözlemlenen düşüş, çeşitli bilişsel sorunlara yol açabiliyor. Bu duruma bağlı olarak bellek zayıflaması, dikkat eksikliği ve kelime bulma güçlüğü gibi semptomlar gözlemleniyor. Prof. Dr. Tanrıdağ, bu durumların depresyon ve Alzheimer'ın erken belirtileriyle örtüştüğünü belirtiyor. Östrojen takviyesi, bu tür sorunların her ikisi üzerinde de olumlu sonuçlar verebiliyor. Hormon dengesizlikleri ve eksiklikleri, Alzheimer gibi bilişsel hastalıkların kadınlarda daha sık görülmesine zemin hazırlayan kritik etkenlerden biridir. Bu nedenle, hormonal değişimler ve menopoz döneminin etkileri, hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamakta.
Depresyonun Rolü
Depresyon, kadın popülasyonunda erkeklere göre en az iki kat daha yaygın bir şekilde görülüyor. Yapılan araştırmalar, depresyon geçmişi olan bireylerin Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin iki kat arttığını gösteriyor. Ayrıca, depresyon ve Alzheimer arasında benzer belirtilerin varlığı, bu iki durumun etkileşimi üzerine düşünüldüğünde büyük bir önem taşımakta. Bu bağlamda, kadınların depresyon gibi ruhsal bozukluklar yaşama oranlarının yüksek olması, Alzheimer riskini artıran bir unsur olarak dikkat çekiyor. Dolayısıyla, ruh sağlığının korunması, Alzheimer hastalığı ile mücadelede önemli bir strateji olabilir.
Hipotiroidi ve Anemi
Yapılan araştırmalar, kadınların tiroid sorunları ve kansızlık gibi sağlık problemleriyle de karşılaşma ihtimalinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Hipotiroidi, depresyon belirtilerini ve Alzheimer’ın erken semptomlarını taklit edebiliyor. Östrojen dengesizliği, bu tür durumları daha belirgin hale getirebilir ve Alzheimer riskini artırabilir. Bu nedenle, kadınların sağlık durumlarının takip edilmesi ve olası tiroid hastalıklarının erken teşhis edilmesi önemlidir. Kadınlarda ortaya çıkabilecek bu sağlık sorunları, Alzheimer hastalığı gibi ilerleyici ve karmaşık yapıya sahip bir hastalığın tetikleyicisi olabilmektedir.