Başkan Erdoğan, 16. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin uluslararası siyasetteki rolü ve mevcut krizlere dair görüşlerini paylaştı. Açıklamalarında istişare kültürünün devlet geleneğindeki önemine vurgu yaptı ve küresel sorunların çözümü için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti. Konferansın amacı, barış, istikrar ve refah sağlayan bir dış politikayı savunmaktı.
Uluslararası Sistem ve Krizler
Erdoğan, son 30 yıl içinde uluslararası sistemin iki kutuplu yapıdan çok taraflı bir forma dönüştüğüne dikkat çekti. Ancak bu dönüşümün yeterli olmadığını, tam tersine insanların daha büyük insani krizlerle karşı karşıya kaldığını ifade etti. İnsan hakları ve küresel adalet gibi konuların daha fazla gündeme gelmesine rağmen, savaşlar, çatışmalar ve eşitsizliklerin artmaya devam ettiğini dile getirdi. Örneğin, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan iki dünya savaşı ve Holokost'un insanlık tarihinde derin izler bıraktığını hatırlattı. Başkan, küresel güvenlik yapısının bu gibi trajedilerin önüne geçme amacıyla kurulduğunu ancak bu hedefte istenen başarıya ulaşılamadığını belirtti.
İnsani Krizler ve Gazze
Başkan Erdoğan, Suriye'de yaşanan trajedilere de değinerek 600 binden fazla kişinin şehit olduğunu ve milyonların evini terk ettiğini kaydetti. Gazze’deki duruma özel bir parantez açarak, orada 70 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, birçok ailenin kayıplar için hâlâ umutsuzca beklediğini ifade etti. Gazze’nin insani durumunun vahim olduğu ve pek çok çocuğun bu kaostan etkilendiğini belirtti. Gazze'nin yüzölçümünün İstanbul'un Beykoz ilçesi kadar olduğunu belirten Erdoğan, bu kadar küçük bir alana büyük miktarda bombanın atıldığını vurguladı ve bu durumun uluslararası adalet arayışına gölge düşürdüğünü dile getirdi.
Türkiye’nin Uluslararası Rolü
Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası arenada güçlü bir konumda bulunması gerektiğine inandığını ifade etti. Ekonomik, askeri ve diplomatik olarak güçlü bir Türkiye'nin hem kendi çıkarlarını koruyabileceğini hem de dost ve kardeş ülkelere yardım edebileceğini söyledi. Türkiye'nin, bu vizyon doğrultusunda stratejilerini oluşturduğunu, adımlarını dikkatlice planladığını ve her işini özenle yürüttüğünü kaydetti. Dış politika yapımında, Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda çok boyutlu bir yaklaşım benimsendiğini belirtti.
Suriye ve Mülteciler
Erdoğan, Suriye’deki duruma da dikkate değer bir vurgu yaptı ve Esad rejiminin daha önceki engelleri aştığını belirterek, Suriye'ye dönüş yapan mülteci sayısının 580 bini bulduğunu aktardı. Türkiye'nin Suriye’de DEAŞ ile mücadelesinin altını çizen Erdoğan, bu süreçte Suriye hükümetine destek verdiklerini söyledi. Ülkenin bölünmesi durumunda milli birlik ve bütünlüğün zedelenebileceği uyarısında bulundu. "Suriye'de bin yıldır komşuyuz, kıyamete kadar burada kalacağız" sözleriyle bu konudaki kararlılığını ifade etti.
Karadeniz'deki Gelişmeler ve Barış İnisiyatifi
Konferansın bir diğer gündem maddesi, Karadeniz'deki gerginliklerdi. Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafla çeşitli defalar toplantı yaparak, insani alanda kaydedilen ilerlemeleri Türk diplomasisi açısından önemli bir başarı olarak tanımladı. Ticareti ve sivil gemileri hedef almanın zarar verici olduğunu belirten Erdoğan, bu tür saldırıları durdurma çağrısında bulundu. Ayrıca Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanmasının yakın olduğunu belirterek, bu konuda Türkiye'nin rolünü vurguladı.