Kolamuç, Türkiye'nin tıbbi malzeme sektöründe daha rekabetçi bir konuma gelmesi için devlet desteğinin artırılmasını talep etti.
Türkiye'de tıbbi malzemelerin yüzde 85'inin ithal edildiği gerçeği, sektörün milli üretim ve rekabetçilik açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Kolamuç, savunma sanayinden sonra devletin en büyük ikinci kale olarak tıbbi malzeme sektörüne yatırım yapmasını beklediklerini ifade etti.
Türkiye'nin tıbbi malzeme sektörü, yaklaşık bin 200 üretici ve 2 bin 200 ithalatçı tarafından temsil ediliyor ve toplamda 3 bin 300 üretici ve ithalatçı bu sektörde faaliyet gösteriyor. Bu ürünler, 50 binin üzerindeki ana bayi tarafından sağlık tesislerine sunuluyor. Ancak sektörün hedefi, yüzde 85'i ithal edilen ürünlerin yerli üretimle sağlanması.
Kolamuç, Türkiye'nin tıbbi malzeme sektörünün, uluslararası pazardaki büyüklüğü 4,2 trilyon dolar olan bu sektörde daha fazla yer alabilmesi için inovasyon ve milli üretim odaklı adımlar atması gerektiğini vurguladı. Üretim, satış ve pazardan pay alma süreçlerinde yenilikçi yaklaşımların benimsenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Ayrıca, Sağlık Uygulama Tebliği'nde ürün fiyatlarının dönemsel olarak belirlendiğine değinen Kolamuç, bu fiyatlandırma süreçlerinin, enflasyon ve döviz artışları gibi faktörleri yeterince dikkate almadığını ve sektör çalışanlarının bu artışlardan olumlu etkilenmediğini belirtti. Sertifikasyon, bilgilendirme ve eğitimlerin artırılması ve bu süreçlerin devlet tarafından doğru bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
Sonuç olarak, Türkiye'nin tıbbi malzeme sektöründe milli üretim ve rekabetçilik hedeflerine ulaşmak için daha fazla çaba sarf etmesi gerektiği ve devletin bu sektöre daha fazla destek vermesinin önemli olduğu belirtiliyor. Bu adımların atılmasıyla, Türkiye'nin tıbbi malzeme sektöründeki uluslararası konumu daha da güçlenebilir.
