Lejyonella cinsi bakteriden kaynaklanan Lejyoner hastalığı, çoğu insan tarafından net olarak bilinmese de Avrupa'da vakalar hızla artıyor.
Doğada yaygın olarak bulunan bu bakteri, kirli su havada damlacıklar şeklinde dağıldığında hava yoluyla bulaşıyor. Geçmişte de pek çok vakaya klimalar neden olduğu için halk arasında "klima hastalığı" olarak da biliniyor.
Bakterinin neden olduğu hastalık hafif veya şiddetli olabiliyor. Vakaların yüzde 5 veya 30'u ölümcül.
Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'ne göre lejyoner hastalığı 2021'de hızlı bir artış gösterdi. 10.723 vakada 704 ölüm gerçekleşti.
2021'de yaşı bilinen 10.720 olayın yüzde 91'i 45 yaş ve üstü kişilerdi. En az vaka gençleri, en çok da yaşlıları ilgilendiriyordu. 25 yaşın altındaki 100.000 nüfus başına 0,2 vaka; 65 yaş ve üstü her 100.000 nüfusta 6 vaka görüldü. Ayrıca erkek hastaların sayısı kadın hastalara göre neredeyse 2,5 kat fazlaydı. Yine 65 yaş üstü arasında fark çok büyüktü.
Vakaların dağılımı, büyük çoğunluğunun Haziran ve Ekim ayları arasında kaydedildiğini gösterdi. Özellikle bu dönemde 2021 yılının vakalarının yüzde 61'i kayıtlara geçti. En fazla vakanın görüldüğü ay Temmuz ayı oldu.
Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi erkekler ve 45 yaş üstü kişiler dışında başka bazı gruplarında risk taşıdığını belirtiyor. Özellikle sigara içenler, kortikosteroid tedavisi görenler, kronik akciğer hastalığı, diyabet, kanser, böbrek yetmezliği olanlar, organ nakli geçirmiş olanlar ve zayıf bağışıklık sistemi olan insanlar lejyoner hastalığı için büyük risk taşıyor.
Lejyoner hastalığı belirtileri, genellikle lejyonella bakterisine maruz kaldıktan 2 ila 10 gün sonra ortaya çıkıyor. Diğer zatürre tipleri ile benzer belirtiler gösteriyor. Baş ağrısı, kas ağrıları, halsizlik, yorgunluk, titreme ve 40 santigrat derece veya daha yüksek olabilen ateş ilk gün ortaya çıkıyor.
İkinci veya üçüncü günde ise, balgamlı ya da bazen kanlı öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, mide bulantısı, kusma ve ishal gibi sindirim sistemi ile ilişkili belirtiler, zihinsel karışıklık, bilinç bulanıklığı, ajitasyon gibi nörolojik değişiklikler yaşanabiliyor.
Hastalık tanısı alan kişiler genellikle hastaneye yatırılarak takip ve tedavi ediliyor. Hastanede damar içi antibiyotik tedavisi veya oksijen desteği gibi yöntemler uygulanıyor.