Afyonkarahisar, tarihi derinlikleri ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir şehir olarak birçok merak uyandırıcı bilgiye ev sahipliği yapmaktadır.
Afyonkarahisar, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda adının taşıdığı gizemle de öne çıkan bir destinasyondur. Peki, Afyonkarahisar adı nereden geliyor? ve Afyonkarahisar'nın eski adı nedir? Bu sorunun cevabı, şehrin tarihine ışık tutan önemli bir anahtardır. Ayrıca, şehrin geçmişteki adları da bu büyülü atmosferin bir parçasıdır. İki soruyla birlikte, Afyonkarahisar'ın isim serüvenine ve tarihine dair sırları aralamaya hazır mısınız? İşte detaylar...
Anadolu'nun tarihi zenginliklerinden biri olan Afyonkarahisar, geçmişine köklü bir adanmışlığı barındırıyor. Şehrin eski adı, tarih sayfalarında "Karahisâr-ı Sâhib" olarak geçer. Bu isim, şehri çevreleyen koyu renkli volkanik kayalardan ve üzerinde yükselen hisardan esinlenmiştir. "Sâhib" adı ise, Anadolu Selçukluları döneminde bu topraklarda yaşamış olan ve Moğol istilası sırasında bölgeye sığınan Sâhib Ata Fahreddin Ali'nin unvanından gelir.
Günümüzde kullanılan "Afyon" adı ise, bölgede uzun yıllar boyunca geniş alanlarda yapılan haşhaş ekimine dayanmaktadır.
Afyonkarahisar'ın tarihi, MÖ 3000 yılına kadar uzanmaktadır. MÖ 2000 yıllarında Hattilerin egemenliğinde bulunan şehir, MÖ 2. bin yılın ortalarında Hititlerin hakimiyetine girmiştir. Hitit devleti çöktüğünde, MÖ 1000 civarında Frigler bu topraklara hükmetmiştir. Frig döneminde şehir içine "Akronium" adı verilmiş, daha sonra ise şehir genelinde kullanılmaya başlanmıştır.
MÖ 6. yüzyılın sonlarına doğru Friglerin egemenliği sona ermiş ve yerleşim Pers hakimiyetine geçmiştir. Ancak, MÖ 333 yılında Makedon Kralı III. Aleksandros ile yapılan İssos Savaşı'nda Pers egemenliği sona ermiştir. Bu tarihten itibaren şehir, Roma İmparatorluğu egemenliği altına girmiştir.
Roma döneminde şehir, "Akroenos" adını almıştır. MS 395'te Roma İmparatorluğu'nun bölünmesiyle şehir, Bizans İmparatorluğu topraklarında kalmış ve "Akronion" adını almıştır.
12. yüzyılın sonlarına doğru şehir, Türk egemenliğine geçmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kösedağ Muharebesi'nde aldığı mağlubiyetin ardından, Afyonkarahisar'ın içinde bulunduğu bölge, Sâhib Ata Fahreddin Ali'nin kontrolüne verilmiş ve 1275 yılında Afyonkarahisar'ın merkezi olarak Sâhib Ataoğulları Beyliği kurulmuştur.
Osmanlı döneminde şehir, ilk başlarda "Karahisar-ı Devle", "Karahisar" ve "Karahisar-ı Sahib" adlarıyla anılan bir sancak merkeziydi. Ancak, 1684 yılındaki belgelerde "Afyonkarahisar" adıyla da anılmaya başlamıştır. 1833 yılında Kavalalı İbrahim Paşa kuvvetleri tarafından ele geçirilse de, aynı yıl içinde tekrar Osmanlı egemenliğine geçmiştir.
Afyonkarahisar'ın şehir merkezinde, volkanik özelliklere sahip dağlar arasında yükselen, 226 metre yüksekliğindeki kale, tarih boyunca farklı medeniyetlerin ilgisini çekmiştir. Hititler bu yeri "HAPANUVA", Romalılar ve Bizanslılar "AKROİNON", Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar ise "KARAHİSAR-ÎDEVLE" ve "KARAHİSAR-Î SAHİP" olarak adlandırmışlardır.
Şehir merkezi ve il sınırları içinde M.Ö. II. yüzyıldan günümüze kadar ekonomik olarak önemli bir yer teşkil eden, haşhaş bitkisinden elde edilen özsu anlamına gelen "OPIUM" kelimesinden türetilen "Afion" adıyla anılmıştır. Zaman içinde bu iki kelime birleşerek şehrin adını oluşturmuş, ilk defa 17. yüzyılın mahkeme kayıtlarında "Afyonkarahisar" olarak geçmiştir.
Bölge, Frigya kültürü ile tanındığı için özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde "FRİGYA SALUTARİS" (Şifalı Frigya) olarak adlandırılmıştır. Bu tarih kokan şehir, geçmişinden aldığı derinlikle günümüze kadar önemini korumaktadır.