Çok sayıda şehzade, Amasya’da dünyaya gelmiş ve ilk eğitimlerini bu şehirde almışlar. Daha sonrasında tahta çıkması beklenen şehzade, Amasya’da “Sancakbeyi” olarak görev yapmış ve devlet idaresinin temellerini Amasya’da öğrenmiş.
Yükseliş dönemindeki birçok padişah, Amasya’daki sancakbeyliğinden sonra başkent İstanbul’a gelerek tahta çıkmış ve padişahlık yapmış. Öyle ki, şehzadelerin sancaklar yerine İstanbul saraylarında eğitim görmeye başlamalarıyla, Osmanlı idari sisteminin ve merkezi yönetiminin de zarar gördüğü söylenir.
I. Mehmet, II. Murat, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim gibi padişahlar Amasya’da şehzadelik yapmışlar.
Amasya’nın kültürel mirasımıza katkısı bununla da kısıtlı değil. Ferhad ile Şirin arasında yaşanan ölümsüz aşk efsanesini bilmeyen yoktur. Bu ölümsüz aşk Pers İmparatorluğu döneminde Amasya’da yaşanmış. Ferhad ile Şirin’in Amasya’da yan yana temsili mezarları dahi bulunuyor. Efsanede geçen Ferhad’ın dağın kenarını ovarak yaptığı ve şehre şehre su getirdiği kanal da burada bulunuyor.
Yeşilırmak kıyısına kurulan şehir aynı zamanda Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozof Strabon’un da memleketi. Strabon, yaşadığı dönemde farklı halkların göçlerini ve yerleşimlerini araştırmış. Dünyanın ilk coğrafyacılarından biri olarak ün kazanan Strabon’un Yeşilırmak kıyısında bir heykeli de bulunuyor.
Yine Strabon’a göre şehrin adı bu bölgede yaşamış olan Amazon kraliçesi Amasis‘ten geliyor. Zamanla değişime uğrayarak Amasya adına kavuşan şehir, Anadolu’yu yurt olarak kabul etmiş birçok milletin egemenliğinde kalmış. İlk yerleşimlerin milattan önce 5500‘lerde başladığı Amasya, milattan önce 1400‘lerde Hititlerin egemenliğine, 11. yüzyılda ise Türklerin egemenliğine girmiş.
Farklı Türk imparatorlukların elinde yüzyıllar geçiren şehir, Cumhuriyet’in kuruluşunu müjdeleyen 22 Haziran 1919 tarihli “Milletin İstiklâlini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” diyen Amasya Genelgesi‘ne de ev sahipliği yapan önemli bir şehir.
Yeşilırmak’ı takip ederek şehirde görülmesi gereken bütün tarihi eserleri ve doğal güzellikleri keşfe çıkabilirsiniz.
Milattan önce 333-26 arasında Amasya’yı başkent olarak olarak seçen Pontus Krallığı‘ndan kalan kral mezarları Harşena Dağı‘ndaki kalker kayalara oyularak oluşturularak yapılmış.
Mezarlara Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından geçerek ve merdivenleri tırmanarak ulaşılıyor. Kaya mezarlarına çıkan yol günümüzde dahi zorlu bir tırmanış olarak tanımlanabilir. Kaya mezarlarının milattan önce inşa edildiği düşünüldüğünde, yapımlarının ne kadar zorlu ve bir o kadar da önemli olduğu anlaşılabilir.
Yeşilırmak Vadisi’ne bakan ve kente hakim bir konumda bulunan farklı büyüklüklerde 21 mezar bulunuyor. Kaya mezarlarının en büyüğü ise en son mezar olan Büyük Kral Mezarı.
Mezarların en ilginç özelliklerinden biri de mezarların arkalarına oyulmuş ve kullanım amacı tam olarak belirlenememiş geçit ve tüneller.
Mezarlar tarih boyunca farklı amaçlarda kullanılmış. Örneğin, VI. Mithridates, kendisiyle görüşmeye gelen Romalı elçileri mezara hapsetmiş. İlk Hıristiyan kesişler bu mağaralarda inzivaya çekilmiş.
Saat 09:00-19:00 arası ziyaret edebileceğiz Kral Mezarları, ne yazık ki farklı egemenlikler altında geçirdikleri yüzyıllar içinde kaya mezarları tahrip edilmiş.
Harşana Dağı’ndaki Amasya Kalesi, Harşena Kalesi olarak da adlandırılıyor.
Pontus Kralı Mithridates‘nin tarafından yaptırıldığı düşünülen kale birçok kez el değiştirmiş ve tahrip olmuş. Yüzyıllar içerisinde Persler, Romalılar, Pontuslar, Bizanslılar ve en sonunda Türkler tarafından ele geçirilmiş. 18. yüzyıla kadar da askeri karargah olarak kullanılmaya devam edilmiş.
Amasya Kalesi’nde dehlizler, sarnıçlar, su depoları, hamam kalıntıları ve kral mezarları bulunuyor.
Şehir, kale surları üzerinde inşa edilmiş.
Aşağı Kale olarak da adlandırılan bu bölüme Alçak Köprü’den, İstasyon Köprüsü’nden, Sultan Bayezid Camii karşısında bulunan Madenüs Köprüsü’nden ve Hükümet Köprüsü’nden girilebilmektedir.
08:00 – 18:00 arasında ziyaret edebileceğiniz Amasya Kalesi’nin giriş ücreti ise 5 TL.
Hatuniye Mahallesi’nin en önemli yapılarından biri de II. Bayezid’ın Kapuağası Firuz Ağa tarafından yaptırılan harem, veya şimdiki adıyla Kızlar Sarayı.
150 yıldan uzun süre Osmanlı şehzadelerinin ailesinin evi olarak hizmet veren saray, bugün tamamen harap durumda.
1865 yılında inşa edilen Hazeranlar Konağı, Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa’nın defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış.
Hatuniye Mahallesi‘nde bulunan haremlik ve selamlık bölümleri olarak ikiye ayrılan konak, antik dönem sur duvarları üzerine inşa edilen yapılardan biri.
Kerpiç dolgulu konak şu an müze ev olarak hizmet vermektedir. Selamlık bölümünde oturma odasını, anı odasını ve ana odayı gezebilirsiniz. Konağın üst katında ise Haremlik bölümü bulunuyor. Konağın bodrum katında ise Devlet Güzel Sanatlar Galerisi bulunuyor.
Klasik bir Türk evi mimarisinde inşa edilen konak ev, iç avlulu ve dışa kapalı plan tipe sahip. Fakat konağın belki de en etkileyici kısmı Yeşilırmak kıyısındaki bahçesi.
Konağın giriş ücreti ise 15 TL.
Yeşilırmak kıyısındaki Amasya… Irmak kenarındaki yürüme yolları, yol boyunca misafirleri karşılayan Amasya’nın ünlü sakinlerinin heykelleri ve Amasya mimarisinin eşsiz örneklerinin görüldüğü evler.
Hatuniye Mahallesi, Hazeranlar Sokak ve Yeşilırmak kıyısı “Amasya Yalıboyu Evleri”ni görmek için ideal mekanlardır.
Amasya’daki evler özgün bir mimariye sahip. Evlerin inşasında ahşap ve kerpiç dolguların bir arada görüldüğü hımış yapı tekniği kullanılmıştır.
Amasya evleri sokak dokusu olarak yan yana sırt sırta bitişik nizamda yapılmıştır. Konutlar haremlik ve selamlık olarak düzenlenmiştir; avlulu ve bahçelidir. Birçok konak antik Roma döneminden kalma sur duvarlarının üzerine yapılmıştır.
Bu bölgedeki evlerde “hayat” adı verilen avlular, haremlik bölümlerinin önünde ise su kuyuları vardır. Pencerelerin birçoğunda ev ahalisinin dışarıdan görülmesini engelleyen kafeslikler vardır.
Irmak kenarında yürüyüş yapmak isterseniz, akşam 7 gibi ırmak kenarındaki tüm yolların tek yönlü trafiğe kapatılıyor olması sizi sevindirecektir.
Tüm Amasya halkının sokaklarda dolaştığını ve nehir kenarında vakit geçirdiğini göreceksiniz. Amasya akşamları daha da bir güzel!
Hükümet Konağı’nın hemen yanında, köprünün kuzey başında bulunan Saat Kulesi ilk kez 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır.
1940’ta yeni köprünün inşası sırasında hasar gördüğü için yıktırılmış, 2002 yılında yeniden inşa edilmiş.
Bir efsaneye göre, İngiliz işgali sırasında bu saat kulesine İngiliz bayrağı dikilmiş fakat o gece gerçekleşen bir fırtına kuleye çarparak bayrağı Yeşilırmak kıyısıyla buluşturmuştur. Yine anlatılana göre, bu durumu uğursuz kabul ederek korkan İngiliz askerleri geri çekilerek Hükümet Konağı’na sığınanca Amasya halkı kuleye tekrar Türk bayrağını asmışlardır.
Kara Mustafa Paşa tarafından 1666 yılında yaptırılan camii, dikdörtgen planlı ve düzgün kesme taştan yapılmış.
Camii avlusundaki ahşap şadırvan da tavanındaki süslemeleri ile en az camiinin kendisi kadar etkileyici. Süslemeler, Osmanlı coğrafyasının farklı şehirlerini temsil ediyor.
Amasya merkezde değil Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan camiye, özellikle şehrin Amasya-Merzifon Havalimanı’ndan ulaşım oldukça kolay. Merzifon ilçesi şehir merkezine yaklaşık 45 dakika uzaklıkta bulunuyor.
Merzifon otobüs bileti satın alarak Amasya’nın bu ilçesine ulaşabilirsiniz.
Yapılış tarihi ile ilgili net bir bilgi bulunmamakla beraber türbenin 1200‘lü yılların ilk yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Türbenin Danişmend emirlerinden Halifet Gazi‘ye ait olduğu bilinmektedir. 1232’de şehit olan Halifet Gazi, Selçuklular döneminde önce Amasya sonra da Erzurum valisi olarak hizmet vermiştir.
Düzgün kesme taştan yapılan türbenin sadece giriş cephesi süslenmiş.
Şehir merkezinin ana caddesi olarak nitelendirebileceğimiz Yavuz Acar Caddesi’nde bulunan türbe, şehirdeki diğer tarihi eserlerin arasında yer alıyor.
Sultan II. Bayezid tarafından 1486‘da inşaatı biten Amasya İkinci Beyazıt Külliyesi, medrese, imaret, türbe, şadırvan ve çeşmeden oluşan bir kompleks.
1485-86 yılları arasında inşa edilen külliyede medrese, imaret, türbe, şadırvan ve çeşme de bulunmaktadır.
Medrese ve türbeden oluşan külliye şeklinde camii, 1267’de Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay tarafından yaptırılmıştır.
Mavi sırlı tuğlalarından dolayı Gök Medrese adını aldığı bilinmektedir.
Kesme taştan örülen kalın duvarları ve ana kapısının yanındaki pencereler Selçuklu taş işçiliğinin en eşsiz örneklerindendir.
Ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olarak görülen kapısı ise günümüzde Amasya Müzesi‘nde görülebilir.
Roma Dönemi‘nden kalma bir köprü olan ahşap köprü, kent merkezinin iki yakasını birbirine bağlamaktadır.
Yeşilırmak üzerinde bulunan köprü, kesme taşlarla kaplanmış ve yüksek kemeriyle ırmağın debisiyle başa çıkacak şekilde tasarlanmıştır.
Zaman içerisinde Yeşilırmak’ın yükselmesi sebebiyle suya iyice yaklaşmış ve “Alçak Köprü” olarak anılmaya başlanmıştır.
Yıllar içerisinde birkaç defa yenilenerek sağlamlaştırılmıştır.
Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yaptırılan Burmalı Minare Camii, camiye adını veren burmalı minaresiyle dikkat çekmektedir.
Amasya’nın Dere Mahallesi’nde yer alan caminin hamisi ise Sultan’ın veziri Ferruh Bey. Caminin kümbetinde de Ferruh Bey’in ve oğlu Yusuf Bey’in mezarları bulunmaktadır.
Bayezidpaşa Mahallesi‘nde, Künç Köprü hizasında bulunan hamam, 1495 yılında Kapıağası Ayas Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Geleneksel Osmanlı hamam mimarisine uygun şekilde inşa ettirilen hamamın yapımında moloz taş kullanılmıştır.
Hamamın hemen önünde ise Yeşilırmak üzerindeki Kunç Köprüsü bulunuyor.
Hatuniye Mahallesi’nde, Yeşilırmak’ın hemen kıyısında yer alan cami Sultan II. Bayezid’in eşi ve Şehzade Ahmet’in annesi Bülbül Hatun tarafından 1510 yılında yaptırılmıştır.
Asıl olarak cami, hamam ve sübyan mektebinden oluşan bir külliyedir.
“Şehzadeler Şehri” olma unvanına sahip çıkmak ve şehirdeki turizmi artırmak için Amasya Belediyesi tarafından yaptırılan “selfie çeken şehzade” heykeli epeyce eleştiri toplamıştı.
Yeşilırmak kenarındaki yürüme yolu üzerinde konumlanan heykelden dolayı yola artık Şehzade Yolu da deniyor.
Gök Medrese’nin hemen karşısındaki türbe Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay’ın ve ailesinin mezarları bulunmaktadır.
1278 yılında yaptırılan türbede valinin çocukları ve torunlarının da mezarları bulunmaktadır.
Yapının üst kısmındaki süslemeler ve yapımında kullanılan kesme taş dikkat çekmektedir.
Amasya’ya “Efsaneler Şehri” denmesinin sebeplerinden biri de bu Aynalı Mağara ve hakkında anlatılan hikayeler.
Şehirde en az Ferhad ile Şirin’in aşkı kadar dilden dile dolanan bir aşk hikayesi daha var: Kral kızı olan Güzelce Kız ve ona talip olan fakir ama yiğit delikanlı. Efsane bu ya, hikayeye göre kızın peçesini kaldıran delikanlı ile genç kız arasında öyle bir elektriklenme olmuş ki, iki genç de yanarak oracıkta can vermiş.
İki gencin bedenleri de işte bu mağara içindeki kral mezarına yerleştirilmiş. Fakat mağara da aynı güzel kızın yüzü gibi o günden beri parladığından mağara, “Aynalı Mağara” olarak ün kazanmış.
Şehir merkezinden yaklaşık 10 dakika mesafede bulunan mağaraya dilerseniz ırmak kenarından yürüyerek yaklaşık 40 dakikada da ulaşabilirsiniz.
1925’te açılan ve 1980’de yeni binasına taşınan müze, Amasya şehrinin Neolitik Çağ’a uzanan tarihini gözler önüne seriyor.
Amasya’da egemenlik sürmüş Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri’nden kalma tarihi eserlerin sergilendiği müzeye giriş ücreti 15 TL; MüzeKart’ı olanlar ve 18 yaşından küçükler için ise ücretsiz.
Yaz döneminde saat 08.00-19.00 arasında; kışın ise saat 08.00-17.00 arasında müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Müze olarak açılmadan önce binanın bahçesindeki kazılarda bulunan ve Selçuklu Sultanı I. Mesud’a ait olan türbe içinde bulunan 14. yüzyıldan kalma İlhanlılar dönemine ait mumyalar da müzede sergilenmektedir.
Anlattığımız yalı evlerinden biri Şehzadeler Müzesi olarak günümüzde ziyaret ediliyor. İki katlı ahşap ev, şehzadelikleri Amasya’da geçmiş Osmanlı sultanlarının balmumu heykellerinin yanı sıra yaşadıkları dönemi yansıtan kıyafetlerinin de sergilendiği bir müze.
Duvarları ve tavanlarında hat ve tezhip örnekleri ve halı örnekleri olan 15. yüzyıl Anadolu evinin üst katında şehzadelikleri Amasya’da geçmiş ve daha sonrasında padişah olarak tahta çıkmış sultanların heykelleri bulunmaktadır. Bu padişahlar, Yıldırım Bayezid Han, Çelebi Mehmet Han, II. Murat Han, Fatih Sultan Mehmet Han, II. Bayezid Han, Yavuz Sultan Selim Han ve III. Murat Han’dır.
Alt katta ise padişah olamamış şehzadelerin heykelleri bulunmaktadır. Bunlar, Kanuni’nin oğulları Şehzade Mustafa ve Şehzade Bayezid, II. Murat Han’ın oğulları Şehzade Ahmet ve Şehzade Alaeddin ve II. Bayezid Han’ın oğlu Şehzade Ahmet’tir.
Müzede şehzadelerle ilgili daha ayrıntılı bilgi alabileceğiniz 30 dakikalık bir video filmi bulunuyor.
Her gün 08.30-17.30 arasında ziyaret edebileceğiniz müzenin giriş ücreti ise 5 TL.
Amasya’nın kent maketinin de bulunduğu müze, Sultan Beyazıt Külliyesi’nin içerisinde bulunuyor.
2010 tarihinde açılan müzede, tarihi şehrin bir maketi sergileniyor ve şehrin geçmişine nostaljik bir bakış açısı sunuyor.
1/150 ölçeğinde hazırlanan maket, tarihi Amasya kent merkezindeki 1860 mimari yapıyı gözler önüne seriyor.
Leyla ile Mecnun; Kerem ile Aslı ve Ferhat ile Şirin… Anadolu’da, Orta Asya’da ve Balkanlar’da anlatılan Türk dünyasının en ünlü aşıkları ve birbirinden etkileyici efsanevi hikayeleri…
Amasya da efsanevi aşkları ile ölümsüz hale gelen Ferhat ile Şirin’in memleketi olarak biliniyor. Ferhat’ın dağı delerek şehre su getirmeye ve aşkına kavuşmaya çalışması günümüzde dahi adeta gıptayla anlatılan ve aşk uğruna yapılan fedakarlıkları gözler önüne seren bir halk hikayesi.
“Ferhat Su Kanalı” adı da verilen bu kanallar, 6 km uzunluğundadır. Kanalın, Ferhatarası mevkiinde, karayoluna paralel olan yaklaşık 2 km uzunluğundaki bölümü dışarıdan kolayca izlenebilmektedir.
Şehir merkezine yaklaşık 15 dakika uzaklıkta bulunan efsanevi bölgeye şehir merkezinden kalkan minibüslerle veya araba kiralayarak ulaşabilirsiniz.
Bu efsanevi aşıkların acıklı hikayesini bilmeyen yoktur ama biz yine de kısaca anlatalım. Efsaneye göre, Ferhat bölgenin ünlü bir nakkaşıdır ve dönemin yöneticisi Sultan Mehmene Banu’nun köşkünü süslerken Sultan’ın kız kardeşi Şirin’le birbirlerine aşık olurlar.
Fakat elbette, Sultan kız kardeşini halktan biri olan Ferhat ile evlendirmek istemez ve evliliğin gerçekleşmesini engellemek için Ferhat’a şehrin yakınındaki Elma Dağı’nı delerek şehre su getirme gibi imkansıza yakın olduğunu düşündüğü bir görev verir. Bu şartı gerçekleştirirse Ferhat’ın Şirin ile evlenmesine izin verecektir.
Aşkının verdiği güçle dağo delerek şehre suyu getirmek üzere olan Ferhat’ın başarıya ulaşmak üzere olduğunu fark edince Sultan, yine evliliğe engel olmak için yalan söyleyerek Şirin’in öldüğü haberini Ferhat’a ulaştırır. Bu haberin acısına dayanamayan Ferhat, ah ederek elindeki kazmayı havaya fırlatır; kazma başına isabet eder ve Ferhat da oracıkta ölür.
Fakat Ferhat’ın ölüm haberini alan Şirin de Ferhat’ın öldüğü kayalığa gelir ve kendini kayalıklardan atarak can verir. Her iki sevgili de işte bu kayalıklarda yan yana gömülür.
Geç Hellenistik – Erken Roma dönemine ait olan bu kanal, antik Amasya kentinin su ihtiyacını karşılamak üzere, kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar örülerek ve arazi eğimine uygun, terazi sistemine göre yapılmıştır.
Amasya şehrimizin ülkemizin Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele dönemi için de eşsiz bir önemi var. Burada düzenlenen kongre sonucunda hazırlanan Amasya Genelgesi’ne adını veren şehir, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli oluşturan bu kurtuluş belgesinin de ana vatanı denilebilir.
Atatürk ve heyetinin 1919’da şehre gelip 12 gün boyunca konakladıkları tarihi kışla binası ise 2007 yılında heyelan sebebiyle taşınmak zorunda kalmış.
Tarihi bina aslına uygun olacak şekilde Yeşilırmak kıyısında Saraydüzü’nde tekrar inşa edilmiştir.
Kurtuluş Savaşı’na katılan önemli isimlerin balmumu heykellerinin de bulunduğu müzede ayrıca bazı önemli belgeler de sergilenmektedir.
Ücretsiz olarak ziyaret edilebilen müze ayrıca bir kültür merkezi olarak da hizmet veriyor.
İlhanlı egemenliğinden kalma tek eser olan bina “Anadolu’da müzikle tedavi yapılan ilk hastane” olarak bilinmektedir.
1309 yılında yaptırılan binayı İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve hanımı Uduz Hatun yaptırmıştır. Binanın mimarı olarak Anber Bin Abdullah bilinmektedir.
Hastanenin mimarısında dikkat çeken noktalardan biri de Anadolu Selçuklu mimarisinde ilk kez kullanılan Türk üçgenlerinden meydana gelen ters dönmüş sütun başlıklarıdır.
Küçük bir şehir merkezine sahip olduğundan şehrin birçok noktasını yürüyerek gezmek mümkün. Şehir dışındaki önemli yerlere ise merkezden kalkan minibüsleri, taksileri kullanarak veya araç kiralayarak ulaşabilirsiniz.
Amasya’ya uçak ile ulaşım için Amasya-Merzifon Havalimanı’nı kullanabilirsiniz.
Merzifon ve Amasya merkez arası yaklaşık 45 dakika kadar sürüyor ve DDM Tur Taşımacılık ile 90 TL karşılığında ulaşım sağlamak mümkün.
Amasya’ya Türkiye’nin birçok büyükşehrinden otobüs ile ulaşmak isterseniz Amasya otobüs biletlerine göz atabilirsiniz.