Berkay YILDIZ/SAMSUN, (DHA)- ONDOKUZ Mayıs Üniversitesi'nden (OMÜ) Doç. Dr. Faruk Aylar, Samsun’da bulunan akarsu bölgelerinin doğru şekilde düzenlenmediğini belirterek, “Akarsuyun vadisi maalesef yerleşim yeri olarak değerlendirilmek isteniyor. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Çünkü burayı binlerce hatta milyonlarca yıl önce açan akarsuyun kendi halinde serbest şekilde akması gerekiyordu” dedi.
Samsun’da Atakum İlçesi başta olmak üzere yeni gelişen ilçelerde uygulanan akarsu dere kanallarının uygunsuz şekilde yapıldığını belirten OMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Aylar, "Karadeniz gibi iklimin yağışlı ve nemli olduğu bölgelerde bazen o kadar fazla yağış meydana geliyor ki, kanallar yağışı düzenli bir şekilde denize götüremiyorlar. 1 saatlik bir zaman diliminde meydana gelen 70-80 kilogramlık yağışlar, kısa boylu akarsularda dahi sel ve taşkın yaratabiliyor” diye konuştu.
‘GEREKLİ DUYARLILIĞI GÖSTEREMİYORUZ’
Samsun’da yaşanan sel felaketleri ve akarsu kanalları hakkında konuşan Doç. Dr. Aylar, “2000, 2005, 2006, 2010 ve en son 2012 yılında Samsun büyük sel felaketleri yaşadı. 2012 yılında Canik ilçesinde büyük bir sel felaketi yaşanmıştı. Orada bulunan TOKİ binalarında can kayıpları olmuştu. O olaydan yaklaşık bir ay sonra, Ağustos ayının içerisinde bu sefer Atakum‘da sel ve taşkın felaketi yaşandı. Ölüm yoktu ancak büyük maddi zararlara yol açtı. Atakum’da Alanlı Deresi, Balaç Deresi, Çobanlı Deresi, İncesu Deresi gibi birçok akarsu bulunuyor. Akarsuyun vadisi maalesef yerleşim yeri olarak değerlendirilmek isteniyor. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Çünkü burayı binlerce hatta milyonlarca yıl önce açan akarsuyun kendi halinde serbest şekilde akması gerekiyordu. Ama biz maalesef bu konuda gerekli duyarlılığı gösteremiyoruz. Kamu, bu alanda önemli çalışmalar yaptı fakat bunları yaparken bazı sıkıntılar oldu” ifadelerini kullandı.
‘DAHA DİKKATLİ VE TEDBİRLİ OLUNMASINI TAVSİYE EDİYORUZ’
Yapılan akarsu kanallarının nasıl riskli durumda olduklarını anlatan Aylar, “Alanlı Deresi’nden örnek verecek olursak, araçların geçtiği köprü üzerinde oldukça geniş bir alan var ancak kanalın denize doğru gittiği yerlerde bu alanın daraldığı görülmekte. Büyük yağışlarda ve sel durumlarında akan su kütlesi, denize doğru daralan bölgelerde sığmıyor ve dışarı taşıyor. O yüzden oradaki evlerin hepsi risk altındadır. Kanalın üstünden geçen yaya köprüsü kemerli şekilde yapılmış ancak trafiğin son derece yoğunlukla aktığı araç köprüsünde böyle bir kemer mevcut değil ve üstü düz. Su direkt o araç köprüsüne vurabiliyor. Dolayısıyla yağışın fazla olduğu durumlarda büyük problemler yaşanıyor. Onunla ilgili çalışmalarda daha dikkatli ve tedbirli olunmasını tavsiye ediyoruz” dedi. (DHA)
FOTOĞRAFLI
