Tarih: 08.01.2025 10:20

‘Erken teşhis ve tedavi görme engelini büyük oranda önlüyor’

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA, (DHA)- Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Ufuk Elgin, “Çoğu görme engelli birey kalıtımsal, doğuştan hastalıklar sebebiyle görme engelli hale gelmektedir. Akraba evlilikleri, hamile bireyin geçirdiği çeşitli enfeksiyonlar, kan uyuşmazlığı veya prematür doğumlar sonucu dünyaya gelen çocukların çoğu görme engelli adaylarıdır. Dolayısıyla bu hastalıkların erken teşhis edilmesi ve erken tedavisi görme engelini büyük oranda önlüyor. Ayrıca, şeker hastalığı yani diyabet ya da glokom ve yaşa bağlı sarı nokta hastalığı, özellikle ileri yaşlarda çok önemli görme engeli riski teşkil etmektedir. Bunlar kesinlikle erken teşhisle ve erken tedaviyle önlenebilir” dedi.

Dünyagöz Ankara Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Ufuk Elgin, ‘Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Elgin, açıklamasında, “Kuşkusuz engelli yaşam çok zor ve bunların en zorlarından biri de görme engelli yaşam. Kimi zaman doğuştan, kimi zaman ise sonradan oluşan bazı hastalıklar nedeniyle görme engeli meydana gelmektedir. Görme engeli, kişinin iyi gören gözünün 20/200 yani 10’da 1 ve altında görmesi demektir. Toplumda yüzde 6 ila 7 oranında görülmektedir. Kişiler doğdukları andan itibaren etrafı gözlemlerler ve pek çok bilgiyi, beceriyi ve davranışı görme yetisiyle elde ederler. Dolayısıyla görme engelli bireylerin bilişsel, sosyal anlamda gelişmelerinde de çok büyük zorluklar yaşaması kaçınılmaz bir durum oluyor. Kuşkusuz bu bireyler toplumda çok büyük zorluklarla karşı karşıya geliyorlar ve bu çocukluklarından itibaren başlıyor. Evde yaşamları zor oluyor. Belki de en önemlisi okulda yaşam çok zor olabiliyor. Bu çocuklarımızın çoğu normal sınıflarda normal eğitim alamıyorlar. Bizim eğitim sistemimizde görme duyusu çok çok önemli. Görme engelli çocuklarımızın görme dışındaki duyularıyla eğitim almaları gerekmektedir. Bundan dolayı özel sınıflarda hatta özel okullarda eğitim almaktadırlar. Ama bunu sağlayamayan çocuklarımız eğitim almakta zorlandıkça giderek kendilerini izole ediyorlar. Diğer çocuklarla ve toplumla iletişimleri maalesef kalmıyor. Benzer zorluklar iş hayatında da yaşanıyor. Yeterince verimli çalışamıyorlar. Eğer kendilerine uygun bir iş dalı değilse işsiz kalabiliyorlar. Maddi ve manevi olarak başkalarına bağımlı olabiliyorlar. Bu da gerçekten kendilerine çok büyük bir yük oluyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Elgin, sözlerine şöyle devam etti:

“Çoğu görme engelli birey kalıtımsal, doğuştan hastalıklar sebebiyle görme engelli hale gelmektedir. Bunların çoğu da kalıcı hastalıklar olduğu için bu durumla mücadele gerçekten çok önemlidir. Akraba evlilikleri çok önemli bir etkendir. Dolayısıyla akraba evliliklerinin önlenmesi ya da ailelere genetik danışmanlık verilmesi çok çok önemlidir. Benzer şekilde, hamile bireyin geçirdiği çeşitli enfeksiyonlar, kan uyuşmazlığı ya da prematür doğumlar, son yıllarda çoklu gebeliklerin artmasıyla prematür doğumlar da arttı. Bu çocuklar çok ciddi görme engelli adaylarıdır. Bu hastalıkların erken teşhis edilmesi, erken tedavisi görme engelini büyük oranda önlüyor. Bir de sonradan edinilmiş bazı durumlar var. Bunların önemli bir kısmı kazalardır. İş kazaları ve trafik kazaları konusunda gerekli önlemlerin alınması, görme engelli bireylerin oluşumuna engel olacaktır. Bazı edinsel hastalıklar, şeker hastalığı yani diyabet, glokom ya da yaşa bağlı sarı nokta hastalığı, özellikle ileri yaşlarda çok önemli görme engeli riski teşkil etmektedir. Bu hastalıkların kesinlikle erken teşhisle, erken tedaviyle önlenebilir olduğunun altını çizmek istiyorum.” (DHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —