TIR'ı ile çarpıp ölümüne neden olan, kazanın ardından tutuklanıp, 3 ay sonra tahliye edilen Mehmet Çıbık (31), takdir indirimiyle 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
ERZURUM'da yolun sağında yayalar için ayrılan toprak alanda yürüyen Nurullah Soysal'a (52) TIR’ı ile çarpıp ölümüne neden olan, kazanın ardından tutuklanıp, 3 ay sonra tahliye edilen Mehmet Çıbık (31), takdir indirimiyle 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanığa verilen cezaya tepki gösteren Çıbık’ın eşi Müşra Soysal (51), "Artık, çocuklarımın evliliklerinde, askerlik dönemlerinde yani hiçbir şeylerinde babaları yanlarında olmayacak. Adalet istiyorum, ben bu karara razı değilim" dedi.
Kaza, geçen yıl 7 Aralık'ta saat 13.00 sıralarında Aziziye ilçesi D-260 kara yolu Dadaşkent kavşağında meydana geldi. Mehmet Çıbık'ın kullandığı 27 AHF 461 plakalı TIR, yolun sağındaki toprak alanda yürüyen 3 çocuk babası Nurullah Soysal'a çarptı. Çıbık aracıyla yoluna devam ederken, Soysal hayatını kaybetti. Plaka Tanıma Sistemi (PTS) kayıtlarından belirlenen TIR, Bingöl'ün Karlıova ilçesi girişinde durduruldu. Gözaltına alınan Mehmet Çıbık ifadesinde, kaldırıma çarptığını sandığını, bu nedenle durmadan yoluna devam ettiğini söyledi. İfadesi sonrası Çıbık, 'taksirle ölüme neden olmak' suçundan tutuklandı. Mehmet Çıbık hakkında Erzurum 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
3’ÜNCÜ DURUŞMADA TAHLİYE EDİLDİ
Davanın 5 Mart’ta görülen 3'üncü duruşmasında, tutuklu sanık Mehmet Çıbık, tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak, haftanın 1 günü imza atması ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliye edildi.
Çıbık, önceki gün yapılan karar duruşmasında 'taksirle ölüme neden olma' suçundan 3 yıl hapse çarptırıldı. Mahkeme heyeti, sanığın geleceği üzerinde olası etkisini göz önüne alarak cezayı 2,5 yıla indirdi.
‘İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ MU?’
Nurullah Soysal'ın eşi ve çocukları, mahkemenin kararına tepki gösterdi. Karara itiraz edeceklerini söyleyen Nurullah Soysal'ın eşi Müşra Soysal, "O gün beyimin başka bir yerde işi vardı. O işi halletmek için iş yerinden çıkmış saat 13.00'dan sonra telefonlarına ulaşamadık. Saat 17.00'da ölüm haberi geldi. Kesinlikle benim eşimin hiç suçu yokmuş. Bayağı yoldan 4 metre de o tarafta yürürken eşimi öldürüyor ve araçtan hiç inmeden yoluna devam edip gidiyor. İnsan herhangi bir canlıya bile vursa iner der ki 'Hele bakayım, ne oldu, öldü mü, kaldı mı?' Bu hiç istifini bozmadan yoluna devam edip gidiyor. Ben adalet istiyorum, 2,5 ay yatmış hiçbir şey, yani bu kadar mı ucuz insan hayatı?” diye konuştu.
Olay nedeniyle çocuklarını psikolojisinin bozulduğunu belirten Soysal, “O içeriden çıktı, nefes alıyor, gezip dolaşıyor. Ama bak benimki hiç yok. Benim 12 yaşındaki çocuğumun psikolojisi bozuldu ben onu okula gönderemiyorum. Çocuklarımın evliliklerinde, askerlik dönemlerinde hiçbir şeylerinde babaları yanlarında olmayacak. Evim kira, gelirim yok. Eşim asgari ücretle çalışıyordu zaten, çocuklarım okuyor. 3 tane öğrencim var. Ben de kanser hastasıyım. Adalet istiyorum ben bu karara razı değilim. Cezasını çeksin, 2,5 yıl hiçbir şey. Yatsın, ben isterim hiç çıkmasın. Bak benimki daha çıkmayacak. Çürüdü toprakta o da çıkamasın, yatsın" diye konuştu.
‘ADALET İNANCINA OLAN DUYGULAR SARSILMAMALI’
Soysal ailesinin Avukatı Esma Kahveci ise şunları söyledi:
“Dosyamıza karar verildi. Zanlının, 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedildi. Öncelikli kararımızda 3 yıl hapis cezasıydı lakin sanığa takdir indirimi uygulanarak 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedildi. Bu tarz dosyalarda maalesef ki takdir indirimi hakimin takdirinde olduğu için uygulanmaktadır. Lakin biz bu hususu kabul etmiyoruz. Dosyanın ilk başından itibaren bilinçli taksirin uygulanması gerektiğinden bahsetmiştik. Ama ne yazık ki kararda bizler bunu göremedik. Dediğimiz gibi olayda bilinçli taksir olduğunu değerlendiriyoruz. Çünkü gündüz vakti, yolda herhangi bir aksilik olmadan görüş açısı gayet net bir durumda kaza meydana geldi ve yine altını çiziyorum dosyamızda tam olarak 4 tane adli tıp kurumu raporu geldi. 4 raporda da yayanın tamamen kusursuz olduğuna hükmedildi. Ama buna rağmen bilinçli taksir uygulanmadı. Bu yüzden ailenin adalet inancına olan duygularını sarsmamak adına aileyi tatmin edici bir cezanın istinaf mahkemesinden verilmesi ve dosyanın bozularak tekrar yerel mahkemeye gönderilmesi bizlerin şu an tek talebidir.”