Dışardan bakıldığında kocaman bir zeytin çekirdeğini andıran kakao, Güney Amerika olmak üzere Batı Afrika, Batı Hint adaları ve tropik adalarda yetişiyor.
Üretiminin yüzde 40’ı Fildişi sahillerin de gerçekleşen kakao, büyük bir zeytin çekirdeki şeklinde yetişen gıda maddesi.
Düzenli yağmur alan randımanlı topraklarda yetişen kakaonun her birinin içinde 20-25 tane çekirdekçik bulunuyor. Kakao tohumları önce mayalandırılıyor, ardından kurutulup, acı lezzeti kaybolunca kavruluyor, un haline getirilip yağı alınıyor ve yeniden öğütülerek toz hali elde ediliyor.
Özellikle tatlıların ana malzemelerinden olan kakaonun sağlık için sayısız faydası var.
Öte yandan bilim adamlarının Kızıl derili “Cuna” kabilesi üzerinde yaptıkları araştırmalara göre, haftada 40 fincan kakao içen kabile bireyleri, Panama’da yaşayan diğer halklardan daha uzun yaşıyor ve ileriki yaşlar da Alzheimer hastalığına da yakalanmıyorlar.
Sıcak süt veya su ile karıştırılarak tüketilebilen kakao, pasta, kek ve kurabiye yapımında da kullanılıyor.
Tabi kakaoyu aşırı miktarda tüketmemek lazım. İçinde bulunan etken maddelerden dolayı fazla tüketildiğinde kalp çarpıntısı, migren ve baş ağrısına neden olurken, sinirlerin yorulmasına ve sinir zafiyetine sebep olabiliyor. Günlük 50 grama kadar tüketilebilecek olan kakaoyu 100 gramdan fazla almamak gerekiyor.