İnsanların çoğu zaman korktuğu arılar doğal dengenin korunmasında ve insanların bağışıklık sisteminin güçlenmesinde büyük önem taşıyan canlılardan. Ürettikleri balın yanı sıra birçok arı ürünü çoğu ilaçtan daha şifalı.
Kremsi süt benzeri bir madde olan arı sütü de bu ürünlerden biri. Su, şeker, yağ asitleri ve birçok proteinden oluşan ve arılar tarafından salgılanan bu süt, sürünün kraliçesinin yanı sıra gelişen larvaların beslenmesini de sağlıyor.
Bir kraliçe öldüğünde, işçiler seçilen dişi larvaya büyük miktarlarda arı sütü veriyor. Bu, böceğin DNA'sını değiştiriyor ve onu bir kraliçeye dönüştürüyor. İşte arı sütü tüketmenin doğurganlığı artırmaya yardımcı olabileceği iddiası bu gerçekten kaynaklanıyor.
Astım, damar sertliği, diyabet, tükenmişlik, yüksek kolestorol,iltihaplanma, böbrek hastalığı, pankreatit ve adet öncesi sendromu gibi sağlık sorunlarına bire bir olan arı sütü, yaşlanma sürecini de yavaşlatıyor.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlarla savaşan bu madde dayanıklılığı ve zindeliği artırmak için de kullanılabiliyor.
Çeşitli insan kanser hücreleri üzerinde yapılan laboratuvar araştırmalarının yanı sıra çok çeşitli hayvan çalışmaları, arı sütünün kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabileceğini de gösteriyor. Bazı çalışmalar ise, arı sütünün karaciğer hasarını ve güçlü kemoterapi ilaçlarının neden olduğu diğer hasarları sınırlayabildiğini ortaya koyuyor.
Böbrek yetmezliği olan 20 kişiyi inceleyen 2021 tarihli bir araştırma, diğer çeşitli tedavilerle birlikte kullanılan arı sütünün üre düzeylerini düşürdüğünü gösterdi. Diğer çalışmalar ise, böbrek kanseri olan insanları tedavi etmek için arı sütü kullanıldığında koruyucu etkiler buldu.
Kanada Diyabet Dergisi'nde 2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre, arı sütü kan şekerini düzenleyebiliyor. Tip 2 diyabetli 50 kişiye günde üç kez plasebo veya 1.000 miligram arı sütü verildi. İki aylık denemenin sonunda, arı sütü grubunun kan şekerinde önemli bir düşüş olurken, plasebo alanların kan şekerinde hafif bir artış oldu.
Arı sütünün adet öncesi sendromu semptomlarını azaltmaya yardımcı olabileceğine dair kanıtlar var. 2014 tarihli bir çalışmada, PMS'li 110 kadın üniversite öğrencisine 1.000 mg arı sütü veya plasebo verildi. Tedavi adetin ilk günü başladı ve iki adet döngüsü boyunca devam etti. İki kürden sonra, arı sütü grubundaki kadınların PMS semptom puanlarında yüzde 50'den fazla azalma olurken, plasebo grubundaki kadınlarda yüzde 5'ten daha az azalma oldu.
Bazı araştırmacılar, cilde topikal olarak arı sütünün uygulanmasının, şeker hastalarında ayak ülseri gibi yaraların iyileşmesini hızlandırdığını iddia ediyor.
Sağlıklı bir yetişkin için günlük arı sütü tüketim miktarı 1-1,5 gramken bu oran çocuklarda günlük 0,5-1 gram olarak tavsiye ediliyor. Taze arı sütünün ise sabah aç karnına tüketilmesi ve ağıza alındıktan sonra yaklaşık 5 dk dil altında bekletildikten sonra yutulması gerekiyor. Çünkü bu, emilimi açısından çok daha etkili.