AĞRI İbrahim Çeçen Üniversitesi'nden Prof. Dr. Metin Akgün, 2000'li yılların başında kot kumlama sektöründe çalışan işçilerde tespit ettiği silikoz hastalığına ilişkin Avrupa Solunum Derneği'nin (ERS) canlı yayında sunum yaptı. Birçok işçinin ölümüne neden olan hastalığı, Türkiye'deki deneyimlerinden yola çıkarak Avrupa'ya anlatan Prof. Dr. Prof. Dr. Akgün, "Silika, dünyada, yer kabuğunda en fazla bulunan element. Çok farklı sektörlerde karşımıza çıkabiliyor. En sık görülen meslekler; madencilik, yol yapımı, tünel yapımı gibi işler" dedi.
Türk Toraks Derneği üyesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Akgün, 2000'li yılların başında kot kumlama sektöründe çalışan işçilere yönelik çalışma yaptı. İlk incelemede, işçilerin yüzde 50'sinin silikoz hastalığına yakalandığını tespit etti. Prof. Dr. Akgün, 2011'de yaptığı ikinci çalışmasında bu kez kot kumlama sektöründe çalışan işçilerin yüzde 96'sının silikoz hastalığına yakalandığını belirledi. Bu hastalığa çare bulmak için yıllardır çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Akgün, son olarak Avrupa Solunum Derneği'nin düzenlediği canlı yayında silikoz hastalığını Avrupa'ya anlattı.
'HALA SİLİKOZ PROBLEMİ YAŞAYAN İNSANLAR VAR'
Canlı yayın sonrası DHA'ya konuşan Prof. Dr. Akgün, "Silikoz, önemli bir meslek hastalığı. 2000'li yıllarda Türkiye'de kot kumlamaya bağlı olarak yaygın bir şekilde görmüştük. Hala ülkemizde farklı sektörlerde görülebiliyor ama o dönem yaşadığımız problem çok ciddi boyuttaydı. Çok fazla sayıda genç işçi vardı ve bunların bir kısmı hastalığı belirlediğimiz dönemde hayatını kaybetmişti. O dönemde çalışmış ve hala silikoz problemi yaşayan insanlar var. Silika, dünyada, yer kabuğunda en fazla bulunan element. Çok farklı sektörlerde karşımıza çıkabiliyor. En sık görülen meslekler; madencilik, yol yapımı, tünel yapımı gibi işler. Bazen hiç ummadığınız bir alanda karşımıza gelebiliyor" dedi.
'BİRÇOK ÜLKEDE BENZER SORUNLAR YAŞANIYOR'
Prof. Dr. Akgün, "Örneğin tekstil firmalarında kot kumlama hiç aklımıza gelmeyecek bir alandı. Yaklaşık 20 yıl önce böyle bir durumla karşılaşmıştık. Şimdi dünyada da birçok ülkede, farklı alanlarda benzer sorunlar yaşanıyor. Avustralya, İsrail, İtalya, İspanya, Belçika hatta Amerika Birleşik Devletleri'nde dekoratif taş imalatından dolayı silikoz problemi görülebiliyor. Dekoratif taş imalatında genellikle mutfak tezgahı, banyo malzemeleri yapılıyor. Bu dekoratif taş işçiliğinde ortaya çıkan silika maruziyetine bağlı silikoz olguları görülüyor. Avrupa Solunum Derneği, önemli bir sağlık sorunuyla ilgili bir canlı yayın yaptı. Dünyanın farklı bölgelerindeki sorunların tartışıldığı programa bizi de yaşadığımız tecrübeyi anlatmak için davet ettiler. Programda Avustralya'dan, Amerika Birleşik Devletleri'nden meslektaşlarımız ülkelerinde görülen silikoz vakalarını aktardı" diye konuştu.
'ŞU ANDA ORGAN NAKLİ DIŞINDA ÇOK ETKİLİ BİR TEDAVİSİ YOK'
Prof. Dr. Akgün, "Bu hastalıkla ilk karşılaştığımız zaman, bunun bir şaşkınlığını yaşadık. Ama daha sonra işçiler için ne yapabileceğimizi düşündük. Mesela o dönem çalışan kot kumlama işçilerinin hiçbirinin sigortası yoktu. Türk Toraks Derneği ile başlattığımız bir girişim sonucu bunlar hem sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanma hakkı kazandı hem de sigortalı hale geldiler. Dünyada da aynı şekilde böyle çok sayıda insan var. Örneğin Avusturalya'daki çalışanların çoğu Vietnam'dan giden göçmen işçiler. Bunların da birçoğunun sosyal güvencesi yok. Dolayısıyla bu sigortasız, güvencesiz, kaçak çalışmanın önüne geçilmesi gerekiyor. Bir işçi silikoz hastalığına yakalandığı zaman, şu anda organ nakli dışında çok etkili bir tedavisi yok. Bilim insanları tedaviye yönelik yeni girişimlerde bulunuyor. Bizim de birtakım çalışmalarımız var. Günümüzde mevcut olan ilaçları tedavide kullanabilir miyiz diye araştırmalar yapıyoruz. Yeni ilaç geliştirme konusunda birtakım girişimlerimiz oluyor" dedi.
Türkiye'de silika içeren maddelerle yapılan kot kumlamanın 2009'da yasaklandığını, Avustralya'da da birçok işçinin ölümüne neden olan dekoratif taş imalatına yasak getirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Akgün, ancak birçok ülkede bu alanda üretimin devam ettiğini söyledi.