Tarih: 02.10.2024 11:15

Küllüoba’da çatıya kadar kırmızı toprakla gömülmüş yapının sırrı araştırılıyor

Facebook Twitter Linked-in

Engin ÖZMEN-Sarp DEMİRHAN/ESKİŞEHİR, (DHA)- ESKİŞEHİR’in Seyitgazi ilçesinde milattan önce 3 bin yıllarına dayanan şehir yapılanmasının gün yüzüne çıkarıldığı Küllüoba Höyüğü'nde, mimari sistemde tasarlanarak yapılmış ve özenle seçilmiş kırmızı toprakla gömülmüş yapılar bulundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Türkteki, “Sadece bir yapı içerisinde bile 3 kamyon diyebileceğimiz bir toprak söz konusu ve bu yerleşmenin tamamında uygulanmış. Dolayısıyla çok büyük bir iş gücünün burada harcanmış olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu sayede yapılar çatı seviyesine kadar korunmuş hatta kapılar taşla örülerek doldurulmuş” dedi.

Seyitgazi ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde Küllüoba kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle 1996 yılında başladı. Aradan geçen zaman içerisinde kazı alanında ilk tunç çağının kültürel özelliklerini ortaya çıkaran objelerin yanı sıra hayvan kemikleri ve yapılar tespit edildi. Kazılarda milattan önce 3 bin yılına uzanan taş sanduka ve çömlek mezar olmak üzere çok sayıda mezar alanı belirlendi. Yaklaşık 5 bin yıl önce Anadolu’daki ilk şehirleşme yapılanmasının ortaya çıkarıldığı kazı çalışmaları, bu yıl Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkteki başkanlığında 15 kişilik ekiple devam etti.

Bölgede yapılan kazılarda, önceden planlanıp tasarlanarak oluşturulmuş bir mimari sisteme ait yapılar gün yüzüne çıkarıldı. Yapılan incelemede yapıların milattan öne 3200’lü yıllarda kullanıldığını ve bir süre sonra özenle seçilen kırmızı toprakla çatıya kadar gömüldüğü görüldü. Aynı yöntemin aralarında uzun zaman farkı olmasına rağmen Göbeklitepe ve Çatalhöyük kazılarında da rastlandığını anlatan Prof. Dr. Türkteki, “Sadece bir yapı içerisinde bile 3 kamyon diyebileceğimiz bir toprak söz konusu ve bu yerleşmenin tamamında uygulanmış. Dolayısıyla çok büyük bir iş gücünün burada harcanmış olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu sayede yapılar çatı seviyesine kadar korunmuş hatta kapılar taşla örülerek doldurulmuş. Bu tören sırasında bir kurban kesilmiş, bu kurbanın parçaları kapılar ve diğer havalandırma boşlukları içerisine yerleştirilmiş. Yapıların içerisi tamamen temizlenmiş ancak tören sırasında kullanılan kaplardan bir tanesi özellikle içerisine atılmış. Onun dışında hiçbir şey yapı içerisinde bırakılmamış şekilde karşımıza çıktı. Bu da bize aslında bir tören eşliğinde bu işlemin gerçekleştiğini gösteriyor. Tabi bizim bunun amacıyla ilgilide bazı şüphelerimiz var, çalışmaya bu yönde devam ediyoruz. Acaba bu kültsel anlamda inanış anlamında bir uygulama mıydı? Yoksa fiziki bir sebep mi vardı? Özellikle bu yakında derelere ilişkin taşkınları önlemek açısından bir set gibi mi düşünülerek yapıldı? Ancak şunu söylememiz lazım bu özel bir toprak. Kırmızı renkli toprak özellikle seçilmiş. Yani kendi günlük etrafında kullandığı toprağı değil, kazarak çıkardığı bir topraktan bahsediyoruz. Dolayısıyla kırmızı renkte özellikle seçilmiş bir toprak gibi karşımıza çıkıyor” dedi.

GÖBEKLİTEPE VE ÇATALHÖYÜK’TE DE BULUNDU

Küllüoba Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Türkteki, aynı yöntemle gömülmüş oda örneklerinin farklı tarihlere rağmen Göbeklitepe ve Çatalhöyük kazılarında da tespit edildiğini söyledi. Kırmızı toprakla gömme işleminin sırrını çözmeye çalıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Türkteki, “Bu tabii diğerlerinden zamansal açıdan farklı. Göbeklitepe ile aramızda 7 bin yıl var. Çatalhöyük’le aramızda yaklaşık 3 bin yıl var. Ama uygulamanın en azından benzer olduğunu ve bunun da bir törensel anlamının olduğunu aslında kazı çalışmaları bize gösterdi. Bunun tabii ileri aşamasında bunun önünde bir hendek var mıydı? Bu kadar toprak nereden çıkarıldı? Bu hendekten çıkarılan toprak mı buraya döküldü? Bunun bir fiziki nedeni var mıydı? İleriki çalışmalarımızda buna yönelik devam edecek. Günümüzden 5 bin 200 yıl öncesine tarihleniyor bu alan ve baştan tasarlanarak oluşturulmuş, öyle ki binalar birbiriyle aynı duvarı paylaşıyor, ortak duvarlı. Dolayısıyla bunu önceden planlamadan yapmış olsanız, eklemeler yapmanız gerekirdi. Böyle bir durum yok. Aynı zamanda yerleşmenin dışa kapalı olacak şekilde bir sistemle oluşturulduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu hakikaten bir mimari planlamanın önceden yapılmış olduğunu 5 bin 200 yıl önce bunun planlı bir şekilde oluşturulduğunu bize gösteriyor” dedi. (DHA)

FOTOĞRAFLI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —