Tarih: 11.02.2025 17:28

Narin Güran cinayeti; ağabeyi Enes Güran’ın avukatından istinaf başvurusu

Facebook Twitter Linked-in

Seyfettin EKEN-Özcan ARGİN/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR’da, Narin Güran (8) cinayetine ilişkin yargılandığı davada ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ağabeyi Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne istinaf başvurusu yaptı.

Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üzeri 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran'ın cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında, Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Davanın 26 Aralık'ta başlayan ve 28 Aralık’ta sona eren 2'nci duruşmasında Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran’a ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Nevzat Bahtiyar’a ise ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti.

‘KRİMİNAL BÜRO’NUN NEVZAT’I TESPİT EDEMEYİŞİNİ NE İLE AÇIKLAYACAĞIZ’

Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne sunulmak üzere 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne istinaf başvurusunda bulundu. Dilekçede, Ulusal Kriminal Büro’nun, Daran 2 askeri üsse ait kamerada sanık Nevzat Bahtiyar'ın hacim olarak Narin Güran’ın 3 katı olmasına karşın bir tespit yapamadığı belirtilerek, “Narin’in son görülme anı okul kameralarına yansıdığı üzere 15:15:14 olarak gözükmekte olup, okul kamerası 4 dakika ileride olması sebebiyle gerçek zaman 15:11:14 olarak hesaplanmalıdır. Daran 2 askeri üstüne ait kamerada tespit edilen karartı 15:18:49 olarak Ulusal Kriminal Büro (UKB) tarafından raporlanmıştır. Bu kamera 6 dakika 45 saniye ileride olduğuna göre Narin olduğunu ifade ettiği karartıyı 15:12:04 gerçek zamana göre ahıra yakın tespit etmiş olduğunu anlamaktayız. 15:11:14 ile 15:12:04 arasındaki süre 50 saniye olup burada UKB bunu yanlış hesaplayarak 1,5 dakika olarak raporlamıştır. Ekte bulunan görüntü incelendiğinde öncelikle 50 saniyede bir kişinin bu mesafeyi katetmesi imkansız olup, yine tespit edilen yer kayalık ve sert uçurumlar olup buradan bir çocuğun hareket etmesi ve patikaya olan mesafesi de dikkate alınınca imkansız olacağı yapılması gereken keşif ile de daha net anlaşılacaktır. Zira haritalardan kuş uçuşu Narin'in son görüldüğü yer ile UKB'nin tespit ettiği yer arasındaki mesafe 84 metredir. Bir kişinin yolun durumu da dikkate alınarak 84 metrenin üzerindeki bir yeri 50 saniyede kat etmesi olası değildir. UKB Narin'i görüntülerde tespit ettiği iddiasına karşılık, bir kez yukarıya çıktığını bir kez de indiğini iddia eden Nevzat Bahtiyar'ı tespit edemeyişini ne ile açıklayacağız? Ayrıca sanık Nevzat Bahtiyar'ın hacim olarak maktulün 3 katı olmasına karşın bir tespit yapılamaması mahkemenin de Nevzat Bahtiyar'ın beyanlarının aksini gösterir delil olmadığı kabulünü ne ile açıklamak gerekecektir. Mahkemenin araç buluşmasına ilişkin olarak tespitine ise UKB sanık Nevzat Bahtiyar'a ait kırmızı araç diye mavi römorklu bir traktör ile beyaz bir aracın yan yana geçişini araç buluşması olarak raporlamış, bu araçların ne olduğunun izah edilmesi üzerine mütalaada ve kararda yer almadığını görüyoruz. Yani UKB'nin raporunda Narin'den en az 50 kat büyüklüğe sahip römorklu bir traktör ile araç ayrımını yapamadığı, kamera açısında Narin'i tespit ettiği yerden 250 metre kameraya yakın olmasına rağmen, kırmızı ile mavi renk ayrımını yapamadığı bir noktada bizlerin, bu kişilerce yapılmış tespitlere itibar etmemiz mevcut veriler ışığında mümkün olmayacaktır” ifadelerine yer verildi.

‘BU DOSYANIN EN ÖNEMLİ TANIĞI HEDİYE GÜRAN'DIR’

Hediye Güran’ın dosyadaki en önemli tanık olduğu belirtilen dilekçede, “Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında delilleri tartışırken müvekkil lehine olabilecek delilleri neden dikkate almadığını gerekçelendirmemiştir. Müvekkil Enes Güran'ın kardeşinin öldürülmesi olayıyla ilgisi olmadığını gösteren önemli tanık beyanları mevcuttur. Müvekkilin kardeşleri Muhammed Emre Güran ile Eren Güran, evlerine 15:30 sonrası gelen amcasının eşi Hediye Güran, müvekkilin Malatya'daki arkadaşı Halil ve yaptığı görüşmeye ilişkin HTS kaydı, müvekkilin arkadaşları, Muhammed Yağmur, Süleyman Kaya, Yusuf Kaya, Furkan Kaya, Ufuk Kaya, yine müvekkili akşam kardeşini ararken gören, Osman Güran, Birsen Güran ifadelerinin neden esas alınmadığını gerekçeli kararda açıklamadığından eksik kaldığını ifade etmek isteriz. Tüm sanıklar açısından bu dosyanın en önemli tanığı bizce Hediye Güran'dır. Bu tanık, sanık Nevzat Bahtiyar'ın anlatımlarının gerçek dışı olduğunu, müvekkil ve annesinin diğer iki kardeşi ile birlikte kendi evlerinde olduklarını, müvekkil ve annesinin uyuduklarını olağan dışı bir durum olmadığını, rutin işler yaptıklarını tüm detayı ile anlatmıştır. Tanığın anlatımları ve olay öncesi sabah saatlerindeki sanık Yüksel ile olan konuşmaları, kendi çocuklarının önündeki anlatımlarına bakıldığında tamamının uyumlu olduğu görülecektir. Ancak mahkeme beyanları son derece önemli olan bu tanığın beyanlarını diğer deliller ile uyuşmadığı gerekçesi ile kabul etmediğini yazmıştır. Bu diğer delillerden kastın ne olduğu gerekçeli kararda yazılmamıştır. Diğer delil dediği daraltılmış baz çalışması ise tanık ve çocukları telefonun evde olduğunu beyan etmişler, diğer delil sanık Nevzat'ın beyanları ise bu beyanın çeliştiği ve mümkün olmadığına ilişkin beyanlarımız ve tanığın diğer beyanlar ile de örtüşen beyanlarının buna karşı yok sayılması kabul edilebilir bir durum değildir. Diğer delillerin açık bir şekilde yazılmış olması ve neden dosyanın en önemli tanığının beyanlarının değerlendirme dışına itildiğinin doyurucu bir izahı gerekecekken, mahkeme 940 sayfanın üzerindeki gerekçeli kararında 3 cümleyi buna ayırmamış olması kararın da bizce eksik kalmasına neden olmuştur. Netice olarak dosyada yaptığımız açıklamalar ışığında bakılacak olursa, mahkemenin kabul ettiği, Narin Güran'ın cansız bedeninin Arif Güran'a ait evden alındığı, müvekkilin ‘Evde olması sebebiyle’ müşterek fail olduğu, amcasının bir şeyleri gizlemek için annesi ile ilişkisini kardeşinin görmesi üzerine ‘Narin'i öldürdüm’ şeklindeki ifadesinden de haberdar olup tepki vermediği, diğer kardeşlerin de bundan hiçbir suretle haberdar olmadığını, ama daraltılmış baza göre evde ve çevresinde çok yoğun hareketlilik olduğu, ailenin kendi çocuklarını öldürmek için bir sebep aramaya gerek yokken, sanık Nevzat için mahkemenin bir neden bulamadığını, müvekkilin suça iştirak ettiğine dair ne sanık Nevzat'ın beyanı ne de dosyada başkaca bir emare olmamasına rağmen cezalandırmaya gidildiğini, müvekkil ile aynı durumda olan kardeşi Muhammet Emre Güran'ın da olduğunu, tüm bu anlatımlar içerisinde dahi cezalandırmaya gitmenin ne kadar hukuka ve akla aykırı geldiğini anlamamız için yeterlidir” ifadelerine yer verildi.

HÜKMÜN BOZULMASI VE TAHLİYESİ TALEP EDİLDİ

Dilekçede, Enes Güran’ın hakkında verilen hükmün bozulması ve tahliyesi talep edilerek, şöyle denildi:

“Yukarıda arz olunan ve resen nazara alınacak sair sebeplerle istinaf başvurumuzun kabulü ile Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.12.2024 tarih, 2024/396 Esas ve 2024/529 Karar sayılı mahkumiyet kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle hükmün bozulmasına ve müvekkil sanığın beraatine müvekkilimin isnat edilen suça iştirak ettiğine dair somut bir delilin bulunmaması, ilk derece mahkemesinin ilgili ve yeterli olmayan gerekçelerle verdiği hukuka aykırı mahkumiyet kararı ile birlikte tamamen hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle sanığın hükmen tutukluluk halinin devam ettiği, haksız devam eden tutukluluk durumunun hem sanık müvekkil hem de ailesi yönünden telafisi imkansız zararlar doğurduğu gözetilerek müvekkilimin tutukluk durumunun öncelikli değerlendirilmesi suretiyle, tahliyesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.” (DHA)

FOTOĞRAFLI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —