Oy kullanmayan seçmen sayısı 2002 yılından bu yana genelde 8 milyon civarında seyrediyor. Nüfusta artış yaşansa da bu sayı pek değişmiyor. Peki, sandığa gitmeyenlerin sayısı nasıl yorumlanıyor? Oy kullanmayan seçmenin bu tutumunun ardında ne yatıyor?
Her genel seçimde nüfus artmasına rağmen oy kullanmayan seçmen sayısı genelde 8 milyon civarında kayda geçiyor. 2002 Genel Seçimleri'nde 65 milyon 22 bin 300 olan nüfusta 8 milyon 638 bin 866 kişi oy kullanmazken, 2007 Genel Seçimleri'nde bir istisna yaşandı ve 69 milyon 496 bin 513 vatandaştan 6 milyon 743 bin 10'u sandığa gitmedi. Nüfusun 73 milyon 58 bin 638 olduğu 2011 Genel Seçimleri'nde de 8 milyon 891 bin 374 kişi oy kullanmadı.
2015 Kasım'da düzenlenen genel seçimlerde ise 78 milyon 741 bin 53 olan nüfusta 8 milyon 411 bin 314 kişi sandığa gitmedi. 82 milyon 3 bin 882 nüfus ile 2018 Genel Seçimleri'ne giren Türkiye'de 8 milyon 178 bin 25 kişi oy vermedi.
14 Mayıs Genel Seçimleri'nde de 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusta 8 milyon 368 bin 98 seçmen sandığa gitmedi. Peki, sandığa gitmeyenlerin sayısı nüfus artsa da neden hep 8 milyon civarında kalıyor? Seçmen hangi gerekçelerle sandığa gitmek isteyemeyebiliyor? 28 Mayıs seçimlerine katılım ne olur?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Emre Erdoğan, “Nüfus ve yıllara göre oy kullanmayan vatandaş sayısı değişiyor. Nüfus artması gerektiği kadar artıyor orada bir anormallik yok ama aradaki fark da sabit kalıyor” diyor.
Nüfus artarken oy kullanmayan vatandaş sayısının da aynı kalabilmesi için oy kullanan vatandaş sayısının artması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam ediyor:
“Oy kullanan oranı arttığı için aradaki fark sabit kalıyor. Genelde 8 milyon civarında olmasının sebebi de bu, oy kullanma oranları artıyor. Bu rakamları 2002 öncesinde göremiyorsunuz çünkü dalgalanma hakim.”
Seçimlere katılımda Türkiye, Avrupa'daki en yüksek oranlardan birine sahip. Erdoğan, 1983 öncesinde Türkiye'de sandığa katılımın düşük olduğunu ancak zorunlu hale geldikten sonra katılımın yükseldiğini belirtiyor. Erdoğan, “14 Mayıs'ta yüzde 88'e varan bir katılım oranı sağlandı bunun daha da yükselmesini beklemek bana iyimser geliyor. Bu oranın biraz daha artması yüzde 90'ları görmesi çok ciddi bir sürpriz olur” demekte.
'KAYITLI SEÇMEN YÜZDE 80 ORANINDA OY KULLANIYOR'
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, Türkiye'de kayıtlı seçmenin yüzde 80'inin oy kullandığını belirterek sözlerine başlıyor.
Sandığa gitmeyen vatandaşların depremzede olabileceklerini aktaran Çarkoğlu, “Depremin yarattığı bir yerinden edilmişlik var, bu insanlar gittikleri yerde kayıtlı olmayabilirler” diyor ve ekliyor:
“Genç seçmen oransal olarak daha düşük oy kullanır çünkü siyaset onlar için daha yenidir. Eskiden seçimler genelde yaz aylarına denk geliyordu ve öğrenciler evlerinde olabiliyordu. Şimdi seçimler okul zamanına denk geldi ve çoğu öğrenci kazandıkları okulların olduğu yerlerde. O nedenle seçime az oranda katıldılar.”
28 Mayıs'taki seçimlerde de öğrencilerin ikinci kez bütçe ayırıp memleketlerine dönmesi gerektiğine değinen Çarkoğlu, “Katılımı yüksek tutabilmek için bu vatandaşların oy kullanmalarını sağlayacak bir yardıma ihtiyaç var” ifadelerini kullanıyor.
Çarkoğlu, yüzde 5'lik kesimin iki seçime de katılmayacağını ileri sürüyor. Bu kişilerin hasta ya da seçmen kağıdı çıksa da hayatını kaybetmiş kişiler olduğunu anlatan Çarkoğlu, “Hiçbir seçimde yüzde 95'in üzerinde katılımın olmaması beklenir çünkü bu gerçekçi olmaz” açıklamasını yapıyor.
'HANGİ PARTİYE OY VERMEK İSTEYİP VERMİYORSA...'
Siyaset bilimci Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe de etnik, dini, kültürel farklılıkların yüksek olduğu ülkelerde vatandaşların, kendi temsiliyetlerinin sağlanması için daha çok sandığa gitme eğiliminde olduklarını söylüyor. Gökçe, 'Bu sandığa gitmeme oranlarının 8 milyon civarında kalmasının bilimsel bir açıklaması yok. Sebepleri arasında deprem olabilir ancak geçmiş seçimlere bakıldığında tepki oyları olarak gösterebiliriz' diyor ve ekliyor:
'Sandığa gitmeyen kişiler için de propaganda yapılması gerekir ve bu seçim sonuçlarını etkileyecektir. 28 Mayıs seçimlerinde yüzde 90'a yakın katılım olacağını düşünüyorum.'
Gökçe oy kullanmayan seçmenler ile ilgili de şu açıklamada bulunuyor:
'Oy kullanmayan kişiler, hangi partiye oy vermek isteyip vermiyorsa, bu karşı tarafın lehine bir tavır olur. Çünkü, kişi oy kullanmadığı andan itibaren, kullanılan geçerli oyların hesaplanmasında kendi partisi yerine diğer tarafa destek vermiş oluyor.'
HABER MERKEZİ