Aliekber METE- Emirhan YÜZÜGÜLDÜ/ANKARA, (DHA)- SAADET Partisi Genel Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, "Geçtiğimiz yıl yapılan seçimler öncesinde ve sonrasında iktidar yetkilileri 'Yeni vergi konulmayacak' vaadinde bulunmuşlardı. Seçim ekonomisi politikalarıyla bütçe kara deliğe dönüştü" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Arıkan, Türkiye'nin bir numaralı sorununun ekonomi olduğunu belirterek, "Artan bütçe açıkları bir taraftan yeni borçlanmalarla finanse edilmeye çalışılırken; diğer taraftan yeni vergiler koyularak, vergi oranları artırılarak, vergi icatları çıkarılarak karşılanmaya çalışılıyor. Halbuki hatırlayacaksınız; geçtiğimiz yıl yapılan seçimler öncesinde ve sonrasında iktidar yetkilileri 'Yeni vergi konulmayacak' vaadinde bulunmuşlardı. Seçim ekonomisi politikalarıyla bütçe kara deliğe dönüştü. Bütçe açıklarını da kapatmak için KDV ve ÖTV gibi bütün toplumu etkileyen dolaylı vergi oranları artırılmıştı. Ve son olarak da 'enflasyon muhasebesi' icat edildi. Peki, nedir enflasyon muhasebesi uygulaması? İşletmelerin, elinde bulunan parasal olmayan tüm varlıkların, ürünlerin ve stokların değerini; belirlenen enflasyon verileri üzerinden güncellemek suretiyle oluşacak olan farktan vergi. Enflasyon zaten haksız bir vergidir. Enflasyon muhasebesi ise bir tuzak vergidir. Ve maliye tarihimize, AK Parti iktidarı tarafından kara bir leke olarak düşürülecektir" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE MANDA VE HİMAYE İLE YÖNETİLEN BİR ÜLKE DEĞİLDİR'
Arıkan, iktidarın Filistin ile ilgili attığı adımların yanlış olduğunu ifade ederek, TCG Anadolu Gemisi'nin Amerika Birleşik Devletleri ile ortak tatbikat yaptığına ilişkin iddiaları değerlendirdi. Arıkan, "Türkiye’nin adının bir terör devleti ile yan yana anılması, zulme destek olması asla kabul edilemez. Bu anlayışı reddediyoruz. Türkiye'yi savunması gereken savaş gemilerinin, mazluma bomba yağdıran bir terör devletinin güvenliğini sağlayan gemilerle tatbikat yapamaz. Türkiye manda ve himaye ile yönetilen bir ülke değildir. 55 yıldır şahsiyetli dış politikadan kastımız tam da budur. Peki, nedir şahsiyetli dış politika? Kendi ülkesinin çıkarlarını korumak, mütekabiliyet ilkelerini gözetmek, birilerinin planlarına dahil olarak değil de kendi potansiyeli ile denge kurmak ve zulmün karşısında durmaktır. Şahsiyetli bir dış politikada günlük dost-düşman dengesi kurulmaz. Şahsiyetli dış politikada mektuplarla hizaya gelinmez, geri adım atılmaz. Şahsiyetli dış politikada zalime destek verilmez, ticarete devam edilmez. Fakat biz maalesef ki bugün bütün bunlara şahit oluyoruz" diye konuştu. (DHA)
FOTOĞRAFLI