Sakarya'dan garip babası Yılmaz Güney’e vefa
Fizik ve metafiziğin şairi, Sakarya’da yetimlerin, gariplerin sığınağı merhum akademisyen Yılmaz Güney, Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği ahde vefa programında dostları, ailesi ve sevenleri tarafından birbirinden kıymetli sözlerle, gösterimlerle anıldı.
SAKARYA (İGFA) - Sakarya Büyükşehir Belediyesi şehrin kültür, sanat ve tarih birikimine güç katacak organizasyonlar gerçekleştiriyor. Her zaman olduğu gibi dolu dolu geçen Kasım Ayı Kültür Takvimi’nin son programında ise bir “ahde vefa” örneği sergilendi.
Adapazarı Ofis Sanat Merkezi’nde (OSM) bir araya gelen kültür duayenleri fizik ve metafizik üzerine yaptığı çalışmalarla ismini dünyaya tanıtan şair Yılmaz Güney’i konuştu.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programa merhum şairin 45 yıllık dostu Yüksek Öğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Prof. Dr. Ömer Faruk Gözükızıl, Dr. Mustafa Denktaş ile yazarlar Fahri Tuna ile Güney’in oğlu akademisyen Ali Osman Güney konuşmacı olarak katıldı.
SAKARYA’YA İZ BIRAKAN İSİM
“Yılmaz Güney, Yılmaz Güney’i Anlatıyor”isimli belgeseli izleyen katılımcılar, Sakarya’ya iz bırakmış ismin biyografisini inceledi. Duygusal anların yaşandığı programda, konuşmacılar ebediyete irtihal eden Güney’i birbirinden kıymetli sözlerle andı, O’nunla yaşadığı anıları anlattı.
Güney’in kırk beş yıllık dostu YÖK Üyesi Prof. Dr. Günay, duygusal anlar yaşadığı konuşmasında, “Yılmaz Bey’in kitaplarının bulunduğu sohbethanede özellikle akşamları toplanılır, gece geç saatlere kadar konuşurduk. Kitapların ortasında, tüp ocağının üzerindeki çaydan buharlar yükselirken, çaylar yudumlanırken sohbetler edilirdi. O’nu tanımak çok güzeldi” ifadelerini kullandı.
Diğer bir arkadaşı Prof. Dr. Gözükızıl ise, “Rahmetli babasının cenazesine maddi yetersizlikten dolayı gidememişti ve cenazeyi yaşadığı şehre getirememişti. Zor ama anlamlı bir hayatı vardı” dedi. Yazar Tuna da hocasından bahsederken, “Yılmaz hocam kitaplarını çok severdi, iki evi vardı. Birincisi aile evi, ikincisi ise bizimle sohbet ettiği, öğrencilerinin toplandığı, kitaplarının olduğu evi…” diye konuştu.
Güney ile uzun yıllar dostluk yapan akademisyen Dr. Denktaş konuştu. Denktaş'ın Mersin Mut'tan başlayan anıları hakkında konuşma gerçekleştirdi. Konuşmalarında “Yetim büyümesi münasebetiyle yetim ve öksüz çocuklara çok değer verirdi. Zamanında silgi bulamadığı için yıpranmış otomobil lastiklerini silgi yapan bir insan. Her Cumartesi birlikte bit pazarına yetimler için kitap, kalem, kalemtıraş, silgi ve çanta alırdık.” Sözlerine yer verdi.
Son olarak söz alan Güney’n akademisyen oğlu Ali Osman Güney, “Babam insanları zor günlerinde yalnız bırakmamaya gayret eden dost canlısı bir insandı. Bir iyilik yapacağı zaman asla karşılıkbeklemez ‘Ben Allah rızası için yapıyorum’ derdi. Alçak gönüllü, naif ve ince ruhlu bir yapısı vardı. Fikrine katılmasa bile uygun bir şekilde katılmadığı noktaları ifade ederdi. O’nu çok özlüyorum” dedi.