Tarih: 02.08.2023 14:16

Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat gömülmeyi bekliyor

Facebook Twitter Linked-in

Tarihi kaynaklara göre 1254 yılında Moğolistan’a giderken Erzurum’da konakladığı bir handa sabah ölü bulunan ve zehirlendiği rivayet edilen 2. Alaaddin Keykubat, Pasinler civarında defnedildi. Selçuklu sultanının annesi Gürcü Hatun ise vasiyeti üzerine oğlunun yanına defnedildi. Ancak kesin olarak defin yeri bilinmeyen 2. Alaaddin Keykubat’ın olduğu düşünülen mezar 2019 yılında açılmış, içerisinden üzerinde ‘Sultan Alaaddin’ yazılı sanduka da çıkmıştı.

Beş cenaze çıktı

Erzurum’da ortaya çıkarılan ve Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat ile annesi Gürcü Hatun’a ait olduğu düşünülen mezardan alınan kemikler, incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti. Yapılan incelemelerde mezarda toplamda 5 cenazeye ait kemik bulunduğu anlaşıldı. Kemikler üzerinde aralarında genetik yakınlık olup olmadığına dair testler yapıldı.

DNA testleri sonuçlandı

Cenazelerden ikisinin yetişkin kadın olduğu, birinin yetişkin erkeğe ait olduğu geri kalan ikisinin ise erkek ve kız çocuğuna ait olduğu tespit edildi. Kemiklerde DNA eşleştirmesi için inceleme yapıldı. Kemiklerin kaçak kazılar sırasında tahrip edilmesi ve çok eski olmasından dolayı DNA verilerine ulaşmak için titiz bir çalışma yürütüldü. İnceleme sonucunda iki kadın cenazesinin arasında akrabalık bağı olduğu, iki çocuğun ise yetişkin erkeğin çocukları olduğu anlaşıldı. Kadın cenazelerinden birinin Gürcü Hatun, yetişkin erkeğin cenazesinin ise 2. Alaaddin Keykubat’a ait olduğu düşünülüyor.  

Kemikleri muhafaza altında tutuluyor   

Kemikler, testlerin ardından Erzurum Kültür Varlıkları ve Müzeler Müdürlüğü’ne gönderildi. Burada sandukalarla birlikte muhafaza altında tutulan kemikler, henüz resmi bir girişimde bulunulmadığı için gömülemedi. Pasinler ilçesinde bulunan mezar yerindeki kazı çalışmaları sonrası ise kümbet de açıkta kaldı. Kümbet temelinin orijinal taşları da korunmasız şekilde bekliyor.

Resmi çalışma başlatılmadı

Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat, devlet adamı olması sebebiyle resmi bir karar verilmesi halinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nca devlet töreni ile defnedilmesi gerekiyor. 800 yıl sonra mezarından çıkarılan cenazeler, 4 yıldır yeniden gömülmeyi bekliyor. İslami usullere göre defnedilmesi gereken cenazelerin akıbetinin ne olacağı, mezar yerinde bir restorasyon çalışması yapılıp yapılmayacağı ise merak konusu.

2. Alaaddin Keykubat kimdir?

1239 yılında dünyaya geldi. II. Gıyâseddin Keyhusrev’in, Gürcü Kraliçesi Rusudan’ın Anadolu’da Gürcü Hatun diye bilinen kızı Thamara’dan doğan oğludur. Gıyâseddin Keyhusrev, Thamara’yı çok sevdiği ve bu eşi aynı zamanda soylu bir prenses olduğu için Keykubad’ı veliaht ilân etmiş ve emîrlerle devlet ricâlinin biatını almıştı. Fakat onun ölümünden (644/1246) sonra devlet adamları siyasî geleneğe uyarak büyük şehzade II. İzzeddin Keykâvus’u tahta çıkardılar. Aynı yıl Güyük Han’ın cülûs merasimine katılmak için İzzeddin Keykâvus’u temsilen Moğolistan’a giden ortanca şehzade IV. Kılıcarslan büyük kağanın verdiği bir yarlıkla döndü. Bu yarlıkta İzzeddin Keykâvus ile veziri Şemseddin Muhammed İsfahânî’nin azledildiği ve sultanlığa Kılıcarslan’ın getirildiği bildiriliyordu. Fakat Celâleddin Karatay üç kardeşi birden tahta çıkararak muhtemel bir buhranı önledi;

Kardeşi Alaaddin Keykubat’ı gönderdi

1254 yılında Mengü Han’ın toplantıya çağırdığı kurultaya katılmak için yola çıkan II. İzzeddin Keykâvus Sivas’a geldiğinde Celâleddin Karatay’ın ölüm haberini aldı ve kapıldığı büyük üzüntü sebebiyle Moğolistan’a gitmekten vazgeçip yerine küçük kardeşi 2. Alaaddin Keykubat göndermeye karar verdi, bu durumu bir mektupla Mengü Han’a bildirdi.

Bunlar, Moğollar’ın para ve mala karşı duydukları zaafı çok iyi bildikleri için Selçuklu tahtının sadece II. Alâeddin Keykubad’a tevcih edileceğinden ve kendilerine de önemli mevkiler verileceğinden emindiler; çünkü yanlarında çok kıymetli hediyeler götürüyorlar, bu sebeple de korkmadan konuşuyorlardı. Bu sözlerinden dolayı onlardan hiçbiri Keykubat’a refakat etmekten alıkonulmadı ve hepsi bu şekilde Erzurum’a vardı. İbn Bîbî, 2. Alaaddin Keykubat ve maiyetindekilerin Erzurum’da bir gece kalarak yemek yiyip içki içtiklerini, sonra da uyumak için odalarına çekildiklerini, fakat sabahleyin Keykubat’ın ölü bulunduğunu, ölüm sebebinin araştırıldığını, ancak anlaşılmadığını ve bunun üzerine birtakım dedikoduların çıktığını kaydeder (el-Evâmirü’l-?Alâ?iyye, s. 630). Aksarâyî ise Keykubat’ın sadece kendisinin sultan olarak döneceğinden kaygılanan ağabeyleri Keykâvus ve Kılıcarslan tarafından Lala Muslih vasıtasıyla öldürtüldüğünü söyler (Müsâmeretü’l-a?bâr, s. 39).

Erzurum’a, annesinin yanına defnedildi

Niğdeli Kadı Ahmed, 2. Alaaddin Keykubat’ın Erzurum’da annesi Gürcü Hatun’un yanına defnedildiğini yazmaktadır (el-Veledü’ş-şefîk, s. 298). Sultanın hastalanarak öldüğü ve naaşının Erzincan’a götürülüp orada toprağa verildiği de rivayet edilir. Keykubat’ın maiyetinde bulunanlardan çoğu Moğolistan’a varıp Mengü Han’ın katına çıkmışlar ve sundukları değerli armağanlardan dolayı istedikleri mevkilere ulaşmışlardır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —