Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY/ANKARA, (DHA)- YENİDEN Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Millî Savunma Bakanlığı’nın yıpratılması sadece Millî Savunma Bakanlığı’nı ilgilendiren bir mesele değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve MSB’nin yıpranması hepimizi ilgilendiren bir meseledir. Türk Silahlı Kuvvetleri siyasi tartışmalardan uzak tutulmalıdır. Bunun üzerinden genç teğmenleri ayırmak, ayrıştırmak, kamplaştırmak doğru değildir. Geçmişte bunların bedelleri ağır ödenmiştir. Bugün yapılan kamplaştırma ve ayrıştırmaların bedeli yarın karşımıza çıkacaktır. Aklı başında olanları akıllarının sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, “Çocuklarımızı, uyuşturucu, kumar, suç batağına sürüklemek üzere kurulan çetelerin liderlerini ve mensuplarının aramızda özgür insanlar olarak dolaşmaya hakları yoktur. Yenidoğan cinayet şebekesi. Yenidoğan çetesi olarak adlandıranlar var. Çete masum bir ifade, yenidoğan cinayet şebekesi, onlarca çocuğumuzun kasıt ve ihmalle ölümüne yol açan, küvözdeki bebeklerimizin ölümü üzerine gülücükler paylaşan; insanlığını, irfanını, ahlakını, vicdanını, bütün kutsallarını yitirmiş, bir cinayet şebekesiyle karşı karşıyayız. Suç örgütü lideri doktor, örgüt üyeleri ve yöneticileri sağlık çalışanları olan bu cinayet şebekesiyle Türkiye apaçık bir zeminde yüzleşmek zorundadır. Cinayet şebekesinin, örgüt şemasındaki yöneticileri yargılanırken eş zamanlı olarak Türkiye’nin sağlık sistemini yönetenlerin bu yargılamalardan ayrı tutulması kabul edilemez. Sağlık sistemini yönetenler de bu cinayet şebekesiyle birlikte sorumlulukları çerçevesinde yargılanmaya mahkumdur. Bu şebeke Türk insanının sağlık sistemine olan güvenini sarsmıştır. Cinayet şebekesi Türkiye’de yer altındaki bazı cinayetlerin buz dağının görünen kısmı olarak aydınlanmasına yaramıştır evet ama herkes hakkınca hâkim huzuruna çıkarılmadıkça bu cinayet şebekelerinin arkası gelecektir bunu biliyoruz. Yenidoğan cinayet şebekesi sağlık sisteminin Susurluk çetesidir. Devlet ve yargı bütün unsurlarıyla bu çetenin bütün bireylerini tepeden tırnağa hâkim huzuruna çıkarmak ve parmaklıkların ardına göndermek zorundadır. Yeniden Refah Partisi olarak gözümüz yenidoğan cinayet şebekesi davasının üzerindedir. Sağlık Bakanı dahil, sorumluluğu olan herkes bu çetenin yargılamaları kapsamında hesap vermek mecburiyetindedir” diye konuştu.
‘MAĞDURİYET BİTMELİ, GENÇLERİMİZ HAYALLERİNE KAVUŞMALIDIR’
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bildiğiniz gibi Türkiye’de atanamayan öğretmenler meselesi var. Eğer öğretmen okullarından mezun olup da atanamayan gençlerimiz öğretmen fazlası olarak görülüyorsa YÖK sistemi üniversitelerle masaya oturmalı ve eğitim fakültelerinin kontenjanlarını azaltmalıdır. Devletin açtığı kontenjanlara güvenerek üniversite tercihi yapan programa yerleşen, anne-baba parasıyla, kıt kanaat imkanlarla diplomasını alan sonra atanıp hayatını kurmaya çalışan gençlerimizin atanamama kriziyle karşı karşıya kalması, devletin gençlerin geleceğini yok saymasıdır. İhtiyaç fazlası mezun verilmemeli, verilen mezunlar da mutlaka eğitim sistemi içinde atanmak suretiyle değerlendirilmelidir. 26 Nisan 2023 tarihi neyi hatırlatıyor bize? 14 ve 28 Mayıs milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üç hafta öncesinde AK Parti’nin resmi X hesabından atılan bir tweeti sizlerle paylaşıyorum. ‘Kamu atamalarında görevin niteliğinin gerektirdiği haller dışında mülakat usulü kaldırılacak. Atamaları tamamen yazılı sınav sonuçlarına göre yapacağız. Haklının yüzyılı için doğrusu AK Parti.’ Seçim öncesi mülakatları kaldırma sözünü veren AK Parti’nin bu söz sonrası kazandığı seçimlere istinaden verdiği sözü tutarak, mülakatları kaldırması bir toplumsal beklenti haline gelmiştir. İktidara yakışan verdiği sözü tutmaktır. Bu mağduriyet bitmeli, gençlerimiz hayallerine kavuşmalıdır. İktidar verdiği sözün gereğini yerine getirmelidir.”
‘TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRET 35 BİN OLMALIDIR’
Asgari ücret için telaffuz edilen yüzde 25 artışın kabul edilebilir bir artış olmadığını ifade eden Kılıç, “Asgari ücret için yüzde 25’i düşünenleri akıllarını başına almaya, doğru hesap kitap yapmaya, Türkiye’nin enflasyon gerçeğini göz önünde bulundurmaya davet ediyoruz. Bir önceki yıla göre yükselen enflasyon karşısında ekonomi yönetiminin yapması gereken refah payını ve enflasyon karşılığını çalışanlara yansıtmaktır. Yeniden Refah Partisi olarak çağrımızı bir kere daha yineliyoruz. Türkiye’de asgari ücret 35 bin olmalıdır. Çünkü yoksulluk sınırı 70 bin liraya dayanmıştır. İki asgari ücretli bir haneyi ayakta tutmaya çalışıyorsa 35 bin liradan ikisinin maaşı 70 bin liraya ulaşmalı ve hane halkı geliri yoksulluk sınırına yaklaşmalıdır. Türkiye gerçekleri bizi bunu söylemeye mecbur bırakıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Türkiye gerçeklerini dikkate alarak davranmalı ve asgari ücreti yüzde 100’ün üzerinde bir artışla hak edilen 35 bin lira rakamına ulaştırmalıdır. Ve yine en düşük emekli maaşı olan 12 bin 500 lira artık bir bayram harçlığı mertebesine gerilemiştir. Bırakın kirada oturan emekliyi, evi olan emekliler bile geçinemez haldedir. Emekliler akşam pazarını beklemekte, market kapılarında ya da Pazar yakınlarında çöpleri karıştırmaktadır. Bu emek verenler, emekçiler, emeğe duyulan saygı için dayanılabilecek bir durum değildir. Bu nedenle hükümet yetkililerini emeklilerimizin de durumu ele almaya, emekli maaşlarını da asgari ücret düzeyine çıkarmaya davet ediyoruz” dedi.
‘KAMPLAŞTIRMA VE AYRIŞTIRMALARIN BEDELİ YARIN KARŞIMIZA ÇIKACAKTIR’
Kılıç, ihracı istenen teğmenler ile ilgili, “Millî Savunma Bakanlığı’nın (MSB) yaptığı açıklamaya göre, teğmenler bu yemini yapabilmek için komutanlarından izin istemiş ama izin verilmediği halde bu yemin eylemini gerçekleştirmişler. Burada hukukun ve hakkaniyetin gereği olarak dediğimiz şudur. Ortada bir disiplinsizlik suçu varsa sadece kuralları ihlal eden teğmenlerin değil, onlarla birlikte sıralı amirlerinin de hesaba çekilmesi lazım. Disiplinsizlik tek taraflı olacak bir şey değildir. Disiplinsizliğin teğmenlere bakan bir yönü varsa, sıralı amirlere bakan okul yöneticileri boyutunda bir yönü bulunmaktadır. Bu yönü ile ele alınması lazımdır. Bununla birlikte teğmenler meselesi Türkiye gündemini fazlasıyla meşgul etmiştir. Millî Savunma Bakanlığı burada gündem yönetememe sorunuyla da karşı karşıyadır. İlk günden yapmaları gereken disiplinsizlik ve ‘izin istendi, verilmedi’ açıklamasını olayın üzerinden neredeyse 1 ay fazla bir zaman geçtikten sonra yapmışlardır. Millî Savunma Bakanlığının yıpratılması sadece Millî Savunma Bakanlığı’nı ilgilendiren bir mesele değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve MSB’nin yıpranması hepimizi ilgilendiren bir meseledir. Bölgemizdeki jeopolitik ve jeostratejik riskler Türk askerinin yüksek moralli, görevinin başında ve siyasi tartışmalardan uzak olmasını gerektirmektedir. Hem iktidar hem muhalefet tarafı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) maalesef siyasi bir tartışmanın göbeğine çekmiş bulunmaktadır. Bu tartışmanın taraflarını kınıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin temel özelliği her türlü siyasal tartışmadan uzak olmasıdır. Bizim ordumuz ne zaman ki siyasal tartışmalardan uzak olur, kazanmaya en yakın ordudur. Ne zaman ki siyasal tartışmaların odağı olur, maalesef istikrarsızlıkların kaynağı olur. O nedenle herkesi uyarıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri siyasi tartışmalardan uzak tutulmalıdır. Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk gibi Cumhuriyetin temel nitelikleri gibi değerler şu veya bu partinin değil, tüm siyasi partilerin ortak değer ve kabulleridir. Dolayısıyla bunun üzerinden genç teğmenleri ayırmak, ayrıştırmak, kamplaştırmak doğru değildir. Geçmişte bunların bedelleri ağır ödenmiştir. Bugün yapılan kamplaştırma ve ayrıştırmaların bedeli yarın karşımıza çıkacaktır. Aklı başında olanları akıllarının sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. (DHA)