Gizem KARADAĞ-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, (DHA)- Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Türkiye'de normalleşmenin mottosunu veren siyasi parti Yeniden Refah Partisi'dir. Bir normalleşme ikliminin sadece AK Parti'yle CHP arasındaki diyalogla sürdürülemeyeceğini görüyoruz. Normalleşme söyleminin sahiplerini aynı şekilde Yeniden Refah Partisi ile de Türkiye meselelerini konuşmaya, tartışmaya, paydaş olmaya ve ortak çözüm önerilerini tartışmaya davet ediyoruz. Davet gelirse gideriz, talep gelirse kabul ederiz. Biz normalleşme sürecinde varız, diyaloğa varız, konuşmaya, varız” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Genel Başkan Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıç, Yeniden Refah Partisi olarak 7 Haziran Cuma günü Şanlıurfa’da saat 17.00’de Filistin için kıyama davet mitingi düzenleyeceklerini söyledi. Filistin için kıyama davet mitinginde sadece Filistin bayrakları ve Türk bayraklarıyla büyük bir buluşma gerçekleştireceklerini belirten Kılıç, “Başta organizasyonu yapan Yeniden Refah Partimiz de olmak üzere hiçbir siyasi parti ve hiçbir siyasi simge, amblemi bu alanda bulunmayacak. Partiler değil milletimiz Filistin halkıyla dayanışmak üzere kıyama davet mitinginde yerlerini almış olacaklar. 7 Ekim'den bu yana devam eden Siyonist, terörist İsrail saldırılarında 15 bin 328’i çocuklar, 10 bin 171’i kadınlar olmak üzere maalesef 36 bin 479 Filistinli hunharca katledilmiştir. 7 Ekim'den bu yana devam eden saldırılarda 82 bin 777 Filistinli de yaralanmıştır. İsrail’in siyonist ve terörist devlet politikalarına karşı Filistin için kıyama davet mitingimize bütün halkımızı davet ediyoruz” diye konuştu.
‘EKONOMİDEKİ OLUMSUZLUKLARI, ANAYASANIN GÖLGESİNDE BIRAKMAYALIM’
Türkiye’nin birinci gündeminin ekonomi, işsizler ve emekliler olduğunu belirten Kılıç, “Emekliler geçinemiyor, emekliler kiraya yetişemiyor. Emekliler mutfak masraflarını tedarik edemiyor. Emekliler bayramı coşkuyla değil kaygıyla emekliler bayramı sevinçle değil endişeyle bekliyor Nedir bu endişeli bekleyiş? 10 lira en düşük emekli maaşıyla kurban kesmek zaten mümkün değil, torunları, çocukları sevindirmek zaten mümkün değil, emekli maaşıyla mutfak harcamalarına, kiraya yetişmek mümkün değil. Her ne kadar kulağımıza yıl ortasında asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili yeni bir artışın yapılmayacağı bilgileri geliyor olsa da buna inanmak istemiyoruz. Ve yıl ortasında memur maaşlarıyla memur emeklisine yapılacak artışlardan tüm emeklilerin istifade ettirilmesini hükümetimizden bekliyoruz. Enflasyon tarihi bir rekora ulaştı. 65 aydır kesintisiz yükselen enflasyon rakamı yüzde 75,45 oldu. Sayın Mehmet Şimşek'in idaresindeki ekonomi yönetiminin direksiyona geçtiği gün Türkiye'de enflasyon yüzde 38,21’di. Sayın Mehmet Şimşek'in iş başında olduğu şu dönem içerisinde enflasyon 75,45’e ulaşmış oldu. Bu maalesef bir rekor ama kötü bir rekor. Umarım yüzde 75,45 düzeyindeki enflasyon ön görülen tarihlerde tek hanelere yeniden geriletilebilir. Türkiye bugün enflasyon rakamıyla Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü ülke durumu. Bu rekordan dolayı mahcubuz, üzgünüz ve bu kötü rekor nedeniyle emeklinin, asgari ücretlinin, sabit gelirliliğinin geçinememe probleminin Türkiye'nin en önemli ve öncelikli problemi olduğunu görmekteyiz. Enflasyonun bir an önce tek haneye düşmesini istiyoruz. Zira artan enflasyonla birlikte faizlerde yükselmektedir. Hangisi sebep, hangisi sonuç kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Ama faizler de yükseliyor Türkiye'de. Maalesef enflasyon da yükseliyor. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim giderlerinin karşılığı olan gıda ihtiyaçlarının zorunlu karşılığı olan rakam 20 bin lirayı aşmış bulunmaktadır. Bu tablo sürdürülebilir değildir. Anayasayı konuşalım evet. Ama ekonomideki olumsuzlukları, anayasanın gölgesinde bırakmayalım” dedi.
‘MİLLİ İRADEYLE SEÇİLEN BELEDİYE BAŞKANLARI, HANGİ PARTİDEN SEÇİLMİŞ OLURLARSA OLSUNLAR GÖREVLERİNE DEVAM EDEBİLMELİ’
Kılıç, Hakkâri Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış'ın gözaltına alınarak yerine kayyum atanması ile ilgili, “Gönül arzu eder ki, sandıktan çıkan irade, sonuna kadar belediyeleri de devleti de yönetmeye devam etsin. Ama Hakkâri örneğinde gördüğümüz kötü bir örnek var. Umarım yeni kayyumlar atanmaz ama devlet kendini korumak mecburiyetindedir. Devlet demek, güvenlik demektir, devlet demek aynı zamanda adalet demektir. Devletin egemenlik yetkisinin en önemli göstergelerinden bir tanesi yargılama yetkisidir. Mahkemeleri bağımsız çalışan, milleti adına kararlar alan ve bu kararları uygulayan devlet tam bağımsız egemen bir devlettir. Hakkari’de bir siyasi parti terör örgütü üyeliğinden ve yöneticiliğinden yargılanmakta olan bir ismi belediye başkanlığına aday gösterdi. Hata. Yüksek Seçim Kurulu bu isme itiraz etmedi, adaylığını engellemedi. Hata. Terör örgütü üyeliğinden yargılananların kesin hüküm olup olmadığından dolayı, haklarında hüküm kesinleşmedikçe adaylıklarının engellenmemesi engellenemiyor olması. Bu yönüyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir yasal düzenleme yapılmamış olması ayrı bir hata. İlgili partinin hatası, YSK'nın hatası yasal boşluğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin doldurmamış olmasının hatası. Bütün bu hataların nedenini bugün getirip İçişleri Bakanlığına bir suç işlemiş gibi yüklemek doğru değildir. Terör örgütü üyeliği kesinleşenler Türkiye Cumhuriyeti'nde kamu görevinde bulunamazlar. Atanmış olsalar da bulunamazlar, seçilmiş olsalar da bulunamazlar. Ama temelde milli iradeyle seçilen belediye başkanları, hangi partiden seçilmiş olurlarsa olsunlar görevlerine devam edebilmelidir. Terör örgütü üyeliği Türkiye Cumhuriyeti'ne ve anayasal düzene karşı suç işlemiş olmamak kaydıyla. Bu kadar net. Yeniden Refah Partili olabilir, AK Partili olabilir, CHP'li, MHP'li olabilir, İYİ Partili, DEM partili olabilir. Millet iradesinin gereğini saygılıyız. Ama devletin kendini koruma refleksine, mahkemelerin yargılama yetkisine, anayasanın ve ceza kanunlarının içeriklerine ve kesin hükümlere de saygı göstermek mecburiyetindeyiz” dedi.
‘BİZ NORMALLEŞME SÜRECİNDE VARIZ’
Kılıç, siyasetteki normalleşme sürecine ilişkin, şunları söyledi:
Normalleşme sürecine kesinlikle destek veriyoruz. Hangi partiler birbiriyle görüşüyor olursa olsun normalleşme süreci iyidir, güzeldir ve hoştur devam etmelidir. Birbirlerine güzellemeler yapmak ya da muhalefetin iktidarın olumsuzluklarını görmesini biz normalleşme olarak görmüyoruz. Bunu etkisizleşme olarak görürüz. Muhalefet muhalefet görevini devam ettirebilmelidir. İktidar da iktidar görevini devam ettirebilmelidir. İktidar muhalefete ilişkin itirazlarını, muhalefette iktidara ilişkin itirazlarını seslendirebilmelidir. Yani partiler özgür ağırlıklarını ve öz kimliklerini korumalıdır. İtirazlarını sürdürmelidir. Yani partiler özgür ağırlıklarını ve öz kimliklerini korumalıdır. İtirazlarını sürdürmelidir. Türkiye'de normalleşmenin mottosunu veren siyasi parti Yeniden Refah Partisi'dir. Hangi cümleyle doğruya doğru yanlışa yanlış yaklaşımı çerçevesinde. Siyasi partilerin birbiriyle diyalog kurmasına sonuna kadar destek veriyoruz. Sıkılı yumruklar yerine birbiriyle tokalaşabilen siyasi partilere ve liderlere sonuna kadar destek veriyoruz. Ama bir normalleşme ikliminin sadece AK Parti'yle CHP arasındaki diyalogla sürdürülemeyeceğini de görüyoruz. Son seçimde yüzde 7’ye varan oyuyla Yeniden Refah Partisi de Türkiye'nin başat siyasi aktörlerinden biridir. Ve normalleşme söyleminin sahiplerini aynı şekilde Yeniden Refah Partisi ile de Türkiye meselelerini konuşmaya, tartışmaya, paydaş olmaya ve ortak çözüm önerilerini tartışmaya davet ediyoruz. Davet gelirse gideriz, talep gelirse kabul ederiz. Biz normalleşme sürecinde varız, diyaloğa varız, konuşmaya, varız. Türkiye'nin sorunlarının dövüşerek değil, konuşarak çözülebilir sorunlar olduğuna inanıyoruz.” (DHA)