Kalp kasları iskelet kaslarımız gibi değildir; sürekli çalışmasına rağmen yorulmaz veya durmaz. Bunun üç sebebi vardır; daha iyi bir kan akışı, daha fazla mitokondri ve kalbin çalışmasını sağlayan özel hücreler.
Vücutta üç farklı kas türü vardır: iskelet kasları, düz kaslar ve kalp kasları. Egzersiz sırasında kullanılan kaslar iskelet kaslarıdır; kemiklere bağlıdır ve hareket etmenize yardımcı olurlar.
Bağırsak, kan damarları veya idrar yolu gibi içi boş organlarımızda düz kaslar bulunur. Son kas türü ise kalp kaslarıdır; bu dokuya miyokard da denir.
Kalp kasları, iskelet kaslarına göre daha dayanıklıdır. Kaslar, hareketi sürdürmek için yeterli enerjiyi bulamadığı için yorulur fakat kalbin işleyişi farklıdır.
İskelet kaslarından farklı olarak kalp kasları, yoğun aktivite dönemlerinde bile oksijenin içeri girmesini sağlayan mükemmel bir kan kaynağına sahiptir. Kalp kasları, enerji üretmede iskelet kaslarından daha iyidir.
Hücrelerin enerji üreten kısımları olan mitokondri, kalp kasının yüzde 35'ini oluştururken, bu sayı iskelet kaslarında yüzde 3 ila 8 arasında değişir.
Bu yüksek mitokondriyal konsantrasyon, laktik asit gibi yorgunluğa neden olan atık ürünlerin birikmesini önlemeye yardımcı olur.
Kalbin yorulmadan çalışmaya devam etmesine katkıda bulunan bir diğer faktör de, içindeki kasılma sistemidir.
Kalp, ritmini düzenleyen elektriksel uyarılardan sorumlu olan, 'kalp pili hücreleri' adı verilen bir ağa sahiptir. Bir grup kalp pili hücresi yorulur veya hasar görürse, başka bir grup görevi devralarak kalbin düzgün bir şekilde atmasını sağlayabilir.
Kalp aynı zamanda davranışlarımızın ve çevremizin değişen taleplerini karşılamak için işlevini uyarlayabilir ve ayarlayabilir. Örneğin, egzersiz yaparken kalp daha hızlı atar ve kaslara oksijen ve besin sağlamak için daha fazla kan pompalar.
Kalbin inanılmaz derecede dayanıklı olmasına rağmen yenilmez olmadığını unutmamak önemlidir. Kötü beslenme, egzersiz eksikliği ve kronik stres gibi faktörlerin tümü zamanla kalbe zarar verebilir. Bu faktörler kalp hastalığı ve diğer kardiyovasküler problemlerin riskini artırır.