ERZİNCAN'da, müstakil evinin çatısındaki güneş enerjisinin antifrizini değiştirmek isterken düşerek omurilik felci olan Suat Can (47), tedavi sürecinde mesleki rehabilitasyon merkezinde öğrendiği filografi sanatı ile hayata tutundu. Tekerlekli sandalye ile yaşamak zorunda kalan Can, yaptığı çalışmalarla birçok insana örnek oluyor. Hayata küsmekle hiçbir yere varılamayacağını belirten Can, "Küsmek yerine dört elle sarıldım ve ben kazandım" dedi.
Erzincan'ın Taksim Mahallesinde yaşayan 19 yıllık evli, 16 ve 12 yaşlarında iki kız çocuk babası Suat Can yaşadığı kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı. Belediyede memur olarak çalışan Can 2 yıl sonra malulen emekli oldu. 750 gün hastanede tedavi gören Can, bu süreçte mesleki rehabilitasyon merkezinde öğrendiği filografi sanatı ile yaşama yeniden tutundu. Yaptığı bir birinden güzel çalışmalarla birçok insana örnek olan Suat Can, hayata küsmek ile hiçbir yere varılmayacağını belirterek, dört elle sarılınca kendisinin kazançlı çıktığını söyledi.
Hastanede tedavi görürken filografiyi Gaziler Fizik Tedavi Merkezinde öğrendiğini ifade eden Can, bir tablo, 2 tablo derken işler dağ gibi büyütmeye başladığını söyledi. Filografinin kendisini rehabilite ettiğini vurgulayan Can şunları söyledi:
"Filiografi hayata bağlanma noktasında benim için güzel bir aktivite oldu. Tüm engellilerin de bu veya benzeri aktivitelerle hayata küsmek yerine dört elle sarılabilirler. Onların da el becerilerini yapmalarını ve böyle şeylerle uğraşmalarını istiyorum. A'dan Z’ye hangi engeli olursa olsun muhakkak bir şeyler yapabilecek güçtedir. Hayat devam ediyor. Öyle ya da böyle bir şeylerle vakit geçirmek zorundayız. Dost, tanıdık veya tanımadıklarımızın sosyal medyada ki beğenileri, yol gösterici yorumları bize şevk veriyor. Daha motive olmamızı sağlıyor. Bizler bir şeyin ucundan tutmalıyız ki diğer insanlar da bizlere yardımcı olabilsinler. Her şeyi karşıdan beklememeli kendimizde bir şeyler yapmak zorundayız. Günlük yaşantımızda insanlar ellerinden geldiği kadar bizlere yardımcı oluyor. Eve kapanmak bu işi bırakmak demek. Eskiden 15-20 öncesinde büyüklerimiz felçlilere ölür gözü ile bakarlardı. 15 yıl yatağa bağlı yaşarlardı. Öldüklerini görürdük. Hayata küsmek ile hiçbir yere varılmaz. Ya bu deveyi güdeceğiz. Ya da bu diyardan gideceğiz. Başka çaremiz yok. Ama bunu neden bir avantaja çevirmeyelim ki? Bir kardeşim şarkı söylüyor. Bir kardeşim üniversite okuyor. Bir kardeşim benimle bu işi yapıyor. Yani değişik dallarda kendini ne mutlu ediyorsa ona yönelebilirsin. İçin de ki içgüdüyü keşfetmesi lazım. Bu meslek dalında veya başka alanlarda çalışmak isteyenlere kapım her zaman açık. Öğrenmek isterlerse öğretirim. Engelli arkadaşlarla bir alanda imkan oluşturulursa hep birlikte el ele, gönül gönüle verip bir şeyler oluşturabiliriz. Burada engelli kardeşlerimiz gelip çaylarını içebilir muhabbet edebiliriz. Böyle bir imkan sağlanırsa bütün engelliler adına mutlu oluruz. Ben yedi yıldır yaptığım eserlerimi genelde sipariş üzerine yapıyorum ve parada kazanıyorum."