TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Pehlevan fındık için çağrıda bulundu. "Fındığın MİLLİ ve STRATEJİK ürün kapsamına alınmasının mimarı siz olun!" diyen Başkan Pehlevan açıklamalarda bulundu.
Karadeniz bölgesinde fındığın nemline dikkat çeken Başkan Pehlevan, "Fındık Karadeniz bölge halkının önemli bir kısmının geçim kaynağıdır. Aynı zamanda fındığın sosyal boyutu da oldukça önemlidir. Üretim alanı Düzce’den, Artvin’e, Trabzon’dan, Gümüşhane, Tokat’a kadar 16 ilde 123 ilçede ve 3200 köyde 720 bin hektar alanda 500 bin çiftçi ile her yıl Dünyanın fındık ve mamulleri ihracatına konu olan fındığın yaklaşık % 75’i ülkemizden karşılanmaktadır. Üretici, tüccar, fabrikalar ve ihracatçıları da hesaba katarsak direk ve dolaylı olarak 5 milyondan fazla kişiyi ilgilendirmektedir. Bu kadar geniş bir etki alanına sahip olan fındık politikalar oluşturulurken çok daha hassas davranılmalı. Ülkemizde yetişen fındığın kalitesi ve aroması bakımından tartışmasız ve Dünya’da olmazsa olamaz bir kaliteye sahip. Bu değeri bilerek stratejilerimizi bu realite doğrultusunda yapmalıyız." dedi.
Başkan Pehlevan'ın başlıca açıklamaları şu şekilde:
“Ülkemiz için önemi 88 yıl önce 10 Ekim 1935 yılında 1.Milli Fındık Şurası İlk Milli ürün olarak ilan edilen çok önemli tarım ürünü olduğunu ortaya konmuştur. Konunun önemine binaen şura dönemim Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ın Başkanlığında yapılmıştır. 88 yıl önce fındığın ve fındık üreticinin kurtuluş reçetesi 53 sayfalık sonuç bildirgesi ile ortaya konulmuş. Bize düşen sadece reçeteyi uygulamaya koymak. Birinci Milli Fındık Şurasında konuşulan ve alınan kararlardan bazılarını kamuoyu ile paylaşmak isterim; 'Fındık şurasının üç yılda bir toplanmasına ve fındık komitesinin her yıl toplanmasına karar verildi, Fındık mahsulünün tam değerlendirilmesi ve müstahsil ile tüccar işlerinin çabuk ve kolaylaştırılması bakımından bankanın kurulması zarureti vardır, Fındık konusunda İspanyollarla birlikte çalışma konusunda İspanyollardan gelen teklifler, Üreticilerimizin kredi ihtiyaçlarının temini, Üreticilerimizin örgütlenmesi, (1938 yılında kurulan ve 5.000’e yakın üyesi bulunan Fındık Tarım Satış kooperatifleri Birliğini (FİSKOBİRLİK) maalesef imha ettik. Böylece piyasada tekelleşme kaçınılmaz oluşmuştur. Rekabet kuruluna yapılan şikâyetlerin sonucu 23.03.2016 tarihinde yapılan çalışmada tekelleşmenin olmadığına OY BİRLİĞİ ile karar verildi.!!!) Fındığın üretimden vapura yüklenilmesine kadar olan masraflarının azaltılması, İç ve dış pazarlarda tanıtım faaliyetlerinin artırılması,(1996 yılında Fındık Tanıtım Grubu kuruldu fakat yapmış olduğu çalışmalar ve etki alanı konusunda sivil toplum örgütleri olarak bizler dahi bilgi sahibi değiliz.)' Bu kararlara baktığımızda; O tarihte alınan kararların onda birini gerçekçi yaklaşımlarla uygulamaya koyabilseydik şu an biz fındık bu yazıyı yazma gereği duymamış olacaktık. Çünkü üreticilerimiz mutlu geleceklerinden umutlu olacaklardı. Şurada konuşulan ve alınan kararların güncellenerek günümüz şartlarına göre uyarlanması için sektörün bütün paydaşlarının katkıları ile sürdürülebilir bir model ortaya konulmalıdır. Fındıkla ilgili kurum ve kuruluşların işlevselliğinin artırılması için gerekli destek ve önlemler vakit geçirilmeden alınmalı, uygulamaya konulmalıdır. Her yıl aynı sorunları konuşmak istemiyorsak aşağıdaki tedbirler acilen uygulanmaya konulmalıdır.”
“Çiftçiyi memnun edecek bir taban fiyat belirlenmeli ve Fındık fiyatlarını düzenleyecek bir alım politikası oluşturarak piyasayı düzenleyici yapı oluşturulmalıdır, Türk fındığını öne çıkararak markalaşma sağlanmalı, Alan bazlı destekleme ödemelerine, verim ve kaliteyi ön planda tutan modelle hemen geçilmelidir, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamı genişletilerek sürdürülmeli, İşlenmiş ürün ihracatını artırmak için ürün çeşitlendirilmesine yönelik tedbirlerin alınmalı, İhracatta yeni pazarların geliştirilmesi için tanıtım faaliyetleri artırılmalı ve ihracat işlemleri kolaylaştırılmalı, Lisanslı Depoculuk faaliyetleri şirketlere kazandırmaya yönelik değil, fındık üreticilerinin yararına olacak şekilde etkin hale getirilmelidir, Fiskobirlik üretimden pazarlamaya kadar zincirin her halkasına sahip olacak şekilde ve fındık üreticilerinin yönetimlerini demokratik olarak belirleyecekleri bir yapıya kavuşturulmalıdır,”
“Siyasetten arındırılmış ve gerçek sahibi üreticilerin olduğu güçlü bir kooperatif birliği fındığın geleceği açısından çok önemlidir, Fındık üreticilerinin, bağımsız olarak örgütlenmesini sağlayacak iç hukuk düzenlemeleri yapılmalı; Ziraat Odaları, Birlikler vb. çiftçi örgütleri demokratik yapılara kavuşturulmalıdır, Tarım Sigortaları Yasası şirketlerin kazancını artırmak için değil, fındık üreticilerinin zor günlerinde yardımcı olmak amacıyla yeniden düzenlenmelidir, Avrupa Birliğinin yalnızca Türkiye`ye kabuklu ve natürel fındıkta uyguladığı % 3 gümrük vergisi sıfırlanmalıdır, Fidan üretimi desteklenmeli, Damla sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı, 2844 Sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmeliğin uygulanması konusunda gerekli hassasiyet gösterilmeli, Yurtiçi tüketimin artırılmasına yönelik faaliyetleri yürütülmeli, Fındık üreticileri eksiksiz sosyal güvenceye kavuşturulmalıdır, Rekolte çalışmaları tek (elden) merkezden yapılmalıdır ve verimliliği ilke edinmeyen, ikamet adresi ve sosyal güvencesi bakımından çiftçilik yapma olanağı bulunmayan kişiler, üreticilere yönelik desteklerden yararlandırılmamalıdır.”
"Bu gün yapılan çiftçiyi çeşitli söylemlerle ikna etmek değil, alın terinin karşılığını alacak tedbirleri ortaya koymak olmalıdır. Bunun için fındık maliyetinin kilogram üretim maliyetinin 73.6 TL olduğu durumda bin bir emekle üretilen fındığı üreticinin elinden hemen hemen maliyet fiyatına almak sürdürülebilir bir fındık politikası oluşturmaz. Fındığın gerçek değerini bulacak piyasa koşullarını oluşturulmak zorundayız. Dört mevsimi aynı anda yaşayan ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyayı şansı fırsata dönüştürmeliyiz. Üreten ülke, kalkınan Türkiye olacaksa tarımsal üretimi artırarak sürdürülebilir kılmak zorundayız. Bunun için ülkemiz ve çiftçi lehine tarım politikaları oluşturmak zorundayız. Aksi durumda ürününün para etmediği, zarar ettiği bir durumda kimse bahçesine inmez, üretim, verim ve kalite düşer bundan da ülkemiz zarar görür. Dünya fındık piyasasının %75 ine hükmettiğimiz ve 5 milyon insanımızın direk ve dolaylı olarak geçimini temin ettiği Fındık yabancı tekellere bırakılacak bir ürün değildir. Acilen TBMM’de, iktidarı ve muhalefeti ile birlikte fındığın MİLLİ ve STRATEJİK ürün kapsamına alınmasının mimarı siz olun!"