Rize Haber
Rize
Kapalı
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Ara
Rize Haber, Rize Haberleri, Rizespor, Rizespor Haberleri, Rizede Haber, Karadeniz, 53,rize güncel haber GÜNCEL Türk bilim insanları Moğolistan’da Göktürk ve Uygur kalıntılarını inceledi

Türk bilim insanları Moğolistan’da Göktürk ve Uygur kalıntılarını inceledi

Türk bilim insanları Moğolistan’da Göktürk ve Uygur kalıntılarını inceledi

Berkay YILDIZ/SAMSUN, (DHA)- MOĞOLİSTAN’a giden bilim insanları sanat eseri ve arkeolojik kalıntılar, müzeler, Moğolistan ile Rusya sınırında geyik yetiştiren Türklerin çadır yerleşimlerini ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Kafilede yer alan Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu, “Seyahatimizin sonunda Moğolistan ziyaretimiz hakkında bilgi vermek üzerine Türk Büyükelçiliği’ne gittiğimizde Şivet Ulaan Ata külliyesinin acıklı durumundan ve bir koruma projesinin yapılması gereğinden söz edildi” dedi.

Erken Devir Türk Sanatı ve Türk Mitolojisi uzmanı, Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu, kendi alanlarında uzman bilim adamları ile Moğolistan’a giderek incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Çoruhlu, “Son derece önemli kalıntılardan Şivet Ulaan Ata tapınağı da ziyaret edildi. Yerleşimin olmadığı ve ulaşılması çok zor bir yerde olmasına rağmen oldukça tanınmış bir tapınak olduğu için ziyaretçi çeken bu külliye açık havada oldukça tahrip olmuş ve korunmasız durumdaydı. Seyahatimizin sonunda Moğolistan ziyaretimiz hakkında bilgi vermek üzerine Türk Büyükelçiliği’ne gittiğimizde Şivet Ulaan Ata külliyesinin acıklı durumundan ve bir koruma projesinin yapılması gereğinden söz edildi” diye konuştu.

‘HEYECANLA ZİYARET EDİLEN ORHUN VADİSİ'YDİ’

İncelenen eserlere ilişkin Dr. Çoruhlu, “İlk günlerde öncelikle Göktürk devrinin önemli kalıntılarından olan Koşo Tsaydam bölgesindeki Kültigin, Bilge Kağan ve buluntularının geçici olarak bir depoya taşınmış olan Tonyukuk ata tapınaklarının kalıntıları ziyaret ettik. Sözü edilen külliyelere ait yazıt, heykel ve diğer kalıntılar yeni yapılan Koşo Tsaydam Müzesi’ne taşındığından anıtların özgün yerinde pek bir şey kalmamıştı ancak nedense önemli her şey müzeye taşınmış olmasına rağmen kum taşından yapılmış sunaklar olduğu yerde bırakılmıştı. Aslında eserler özgün yerinde korunsa daha iyi olacaktı. Bu külliyeler üzerine birer müze binası yapılması mevcut olanların konservasyonu ve mevcut olmayan kısımların rekonstrüksiyonunun yapılması daha uygun olurdu. Bununla birlikte yeni tertip edilen müze de küçük güzel bir müze olmuş. İnceleme gezisinde en çok heyecanla ziyaret edilen yerlerden biri de Orhun Vadisi'ydi. Gece kalınan konaklama yerinden yürüyerek grup halinde Orhun çağlayanının bulunduğu bölgeye gelindi. Herkes Hintlilerin kutsal saydıkları Ganj Nehri’nde yıkanıp Orhun çağlayanının altında yüzüp arınmayı umuyordu” ifadelerini kullandı.

‘GEYİKLİ TAŞ ALANI ZİYARET EDİLDİ’

Şivet Ulaan Ata Tapınağı için koruma projesinin hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Çoruhlu, “Son derece önemli kalıntılardan Şivet Ulaan Ata Tapınağı da ziyaret edildi. Yerleşimin olmadığı, ulaşılması çok zor bir yerde olmasına rağmen oldukça tanınmış olduğu için ziyaretçi çeken bu külliye açık havada oldukça tahrip olmuş ve korunmasız durumdaydı. Külliyenin stupa şekline benzeyen bark binasının kubbesi yıkılmıştı. İnsan ve hayvanların figürlerinden oluşan taş heykeller ve damga taşı yerinden çıkarılarak zemin üzerine serilip bırakılmıştı. İnceleme seyahatimizin sonunda Moğolistan ziyaretimiz hakkında bilgi vermek üzerine Türk Büyükelçiliği’ne gittiğimizde külliyenin acıklı durumundan ve bir koruma projesinin yapılması gereğinden de söz edildi. Yüze yakın sayıda geyikli taş alanı ziyaret edildi. Ölen kişileri temsil eden ve çoğunlukla üzerinde geyik resmi olduğu için dikili taşlar geniş alanlarda çok sayıda mezarın yanı başında yer alıyordu” dedi.

‘DUHA TÜRKLERİ, TUVA TÜRKLERİNİN SOYUNDAN GELİYOR’

Bölgede bulunan müzeler ve Duha Türkleri hakkında bilgi veren Çoruhlu, “Ayrıca yol boyunca adeta yollara serpilmiş vaziyette sürekli karşımıza çıkan erken devir Türklerinin kutsal mezarları olan kurganlarda görülmekteydi. Bir stratejik mevkide bulunan ve arkeolojik kazısı yapılmış taştan inşa edilme Göktürk Kalesi’ni görmek de heyecan vericiydi. Ayrıca Uygur başkenti Karabalgasun harabeleri, Harhorin Müzesi, Bugut Yazıtı’nın bulunduğu Çeçerleg Müzesi ziyaret edildi. Daha birçok yerde duruldu ve incelemelerde bulunuldu. Duha yerleşkesindeki insanlardan çok yararlı bilgiler elde edildi. Duha Türkleri Tuva Türklerinin soyundan geliyordu, yani dedeleri Rusya Federasyonu’ndan Moğolistan’a gelmişti. İnançları, günlük yaşamları, gelenekleri, geyik yetiştirmeleri ve çeşitli konularda sorular soruldu cevaplar alındı. Ertesi gün öğlene doğru vedalaşıp yola çıkıldı” diye konuştu. (DHA)

FOTOĞRAFLI