Türk Veteriner Hekimleri Birliği: Bu toplumun insanları da veteriner hekimler de bunu asla kabul etmez
Yiğit Can HELVACI-Fırat ALKIZ/İSTANBUL, (DHA) – AK Parti tarafından hazırlanan ve sokak köpeklerinin ‘uyutulmasını’ öngören yasa tasarısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, “Veteriner hekimler olarak hayvanların ve toplumun refahı, sağlığı için eğitim alıyoruz. Biz 5 sene bu hevesle gelen insanlara eğitim veriyoruz ve sonrasında da sağlıklı olan hayvanların onların eliyle öldürülmesine ilişkin bir kanun çıkarıyoruz. Türkiye’deki veteriner hekimler asla bunu kabul etmez. Bu tip bir zorlama asla olmamalı. Her şeyden önce bu durum, genç veteriner hekimler için büyük bir travma olur. Bu ülkenin insanları da bunu asla kabul etmez” dedi.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi öngörülüyor. Önümüzdeki günlerde meclise gelmesi beklenen tasarıda, köpeklerin sokaktan toplatılıp 30 gün içinde sahiplendirilmesi ancak bu süre zarfında sahiplenen olmazsa enjeksiyonla uyutma işlemine tabi tutulması öngörülüyor. Sokak köpeklerinin uyutulmasını toptancı bir yaklaşım olarak değerlendiren ve var olan sorunlara bir çözüm olmayacağını ifade eden Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, “Veteriner hekimler olarak istiyoruz ki böyle bir metinde ‘uyutma’ gibi bir konu asla tartışılmasın. Benim tecrübem şunu gösteriyor; bu tepkilerden sonra ilgili yasa tasarısı içinde uyutmanın gündeme geleceğini düşünmüyorum, en azından bunu umuyorum. Böyle toptancı bir yaklaşımla sorunu çözmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“İSTANBUL’DA BARINAK KAPASİTESİ 6 İLA 7 BİN ARASINDA”
Taslağın içeriğini meslek odaları olarak bilmediklerini ve sürece dahil edilmediklerini söyleyen Murat Arslan, “Bu işin merkezinde olan Türk Veterinerleri Hekimleri Birliği olarak kanun teklifinin içeriğini bilmiyoruz. Oysa katkımız olsaydı çok farklı şeyler konuşabilirdik. Uyutma, yani hayvanı öldürmekle ilgili konuya gelince; Türkiye gibi ülkelerde bunun bir çözüm olmayacağını hem otoriteler hem sahada yıllardır çalışan arkadaşlarımız hem de sahadaki verilerle çalıştaylardan çıkan sonuçlar gösteriyor. Bunun sebebi sokak hayvanlarının sayısının fazla olması. Vicdani ve ahlaki açıdan da bu yöntem uygun değil. Bu coğrafyada yıllardır hayvanlarla iç içe yaşayan insanların bu yönteme asla onay vermeyeceğini düşünüyoruz, tepkiler de bunu gösteriyor. Hepsini bir tarafa bıraktığımızda bu yöntem teknik olarak da mümkün değil. Sadece İstanbul’u örnek aldığımızda maksimum barınak kapasitesi 6 ila 7 bin arasında. Hayvanları alıp 30 gün barınaklarda tutmak yerine kısırlaştırma yapalım. Agresif, yaşlı ve sağlıksız olanları alalım, diğerlerini kısırlaştırıp yeniden sokağa bırakalım” ifadelerini kullandı.
“AGRESİF HAYVANLARI YAKALAYAMAYACAKSINIZ”
Agresif hayvanların yakalanmasının zor olduğunu söyleyen Aslan, hayvanlara bağlı hastalıkların da yer değiştirme riskine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Yakaladığınız hayvanların çoğu insana alışık, yumuşak huylu, saldırmayanlar olacaktır. Agresif hayvanları yakalayamayacaksınız. Agresif hayvanlar kaçacak ve sosyalleşmiş hayvanların yerini dolduracak. Yani aslında bir başka riski buraya taşıyacaksınız. Hayvan davranışı olarak boşalan bölgeye başka bölgeden hayvanlar gelir. Dolayısıyla hayvanlar ve hayvanlara bağlı hastalıklar yer değiştirecek. Ormanda yaban hayata temas eden agresif hayvanlar şehir merkezlerine, köylere gelecekler. Teknik açıdan bu tür zorlukları var.”
“BİRÇOK BELEDİYEDE VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRLÜKLERİ YOK”
Özellikle kırsaldaki köpeklerin kontrol altında olmadığını, sürekli ürediğini ve mikroçip yetersizliğinin bu sorunu artırdığını belirten Prof. Dr. Murat Arslan, topyekün bir çalışma başlatılması gerektiğine dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“Denetim olmadığı sürece bu sayı artacak. İster uyutma ister kısırlaştırma olsun hangi çalışmayı yaparsanız yapın bir sonuç vermeyecek. En önemlisi de topyekün bir şey yapmak lazım. İstanbul’da bir uygulama başlatıp bunu diğer illerde uygulamazsanız sonuç alınamayacak ve çoğalan hayvanlar bir şekilde yer değiştirecek. Bunu biraz da kendi elimizle yaptık. Bugün feveran eden hayvanseverlerin bazıları, bu konuların planlı bir şekilde yürütülmesiyle, beslenme ve hayvan davranışları kurallarıyla ilgili birçok şeyi ihlal ettiler. Yani sorunun oluşmasında birçok taraf var. Birçok belediyede veteriner işleri müdürlükleri yok. Veteriner işleri müdürlüğü olan belediyelerde veteriner hekim yok. Büyükşehir belediyelerinde yıllardır söylediğimiz daire başkanlıkları yok. Toplum sağlığını ilgilendiren konulardan daha çok yol, park ve bahçelere ilgi gösterilmesi sonucunda sorun gittikçe büyüyor. Ve şimdi öyle bir noktaya geldi ki toptan bir çözüm yöntemiyle ilgili bir söylenti var.”
“BİR FON OLUŞTURULMASI GEREKİYOR”
Sokak hayvanlarıyla ilgili sorunları çözen ülkelerde sivil toplum kuruluşları ve diğer ilgili kurumlarla iş birliği içinde hareket edildiğini ifade eden Arslan, Türkiye’de bu kurumsal iş birliğinin eksik olduğunu söyledi. Sürece veteriner hekimlerin dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Arslan, Bu tasarı hazırlanırken Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin katkısı istenebilir ve elimizi taşın altına sokarız. Veteriner hekimleri sürece dahil etmezseniz çözüm oluşmaz. O nedenle bu taslağın sahadan gelen bildirimlerle yeniden görüşülmesi lazım. Bizim önerilerimiz şu; önce bu kurumsal iş birliğini sağlamak lazım. Belediyelerde ilgili yapının güçlendirilmesi, merkezi bütçenin bu işi yürütemeyecek belediyelere destek olması ve bir fon oluşturulması gerekiyor. Hayvan satışı ve izinsiz üremenin önüne mutlaka geçilmeli” diye konuştu.
“MİKROÇİPLE İŞARETLEME BU ÜLKEDE YARIM KALDI”
Mikroçip uygulamasının yeniden devreye sokulması gerektiğini söyleyen Arslan, uzun vadeli bir proje ortaya koymanın önemine de dikkat çekti ve şöyle konuştu:
“Mikroçiple işaretleme bu ülkede yarım kaldı. Şu anda 6 aydan büyük hayvanlar mikroçiplenemiyor. Dolayısıyla sokağa bırakıldığında bir yaptırımı yok çünkü sahibine ulaşamıyorsunuz. Mikroçip uygulaması acilen bütün yaştaki hayvanlar için kanunla yeniden devreye sokulmalı. Mikroçip uygulaması sahipli hayvanlar için başlatılmıştı ve 2022 yılı sonuna kadar devam etti. Süre orada bitti Şu ana kadar mikroçip takılarak kayıt altına alınanlar yaklaşık 2 milyon. Bunun 1 milyon 200 bini kedi 800 bini de köpek. Ama biz biliyoruz ki ülkemizde bundan çok daha fazla hayvan var. O yüzden mikroçiple ilgili uygulamanın yeniden hayata geçirilmesi lazım.”
“HAYVANLARIMIZIN SAYISINI BİLMİYORUZ”
Türkiye’de sokak hayvanlarının sayısının tespit edilmediğini ve bu konuda bir çalışma başlatılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Murat Arslan, “Önemli sorunlardan bir tanesi de hayvanların sayısını bilmiyoruz. Önce bir hayvanlarımızı saymamız gerekiyor, hangi bölgede ne kadar olduğunu tespit edip projelerimizi buna göre yapmamız gerekiyor” dedi ve diğer çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:
“Veteriner fakültesi olan illerde stajyer hekimlerle iş birliği yapılabilir. Hepsinden önemlisi uzun vadeli bir proje ortaya koymamız gerekiyor. Özel kliniklere sahipsiz hayvanları sahiplendirme yetkisi de verilmeli. Bunu şu anda resmi kurumlar yapıyor. Oysa sokaktan hayvan sahiplenmek isteyen kolayca bir kliniğe giderek ilgili formu doldurarak bunu yapabilsin ve biz de bunu resmi kurumlara bildirelim.”
MEVCUT KANUN UYGULANSAYFI BUGÜN BU SORUNLARI KONUŞMAYACAKTIK”
Mevcut 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun uygulanması halinde bugün bu sorunların konuşulmuyor olacağını sözlerine ekleyen Arslan,“Büyükşehir, il, ilçe belediyeleri bu konuya zaman ayırabilseydi, bütçe konusunda da merkezi yönetim destek olabilseydi sorunların birçoğunu bugün çözmüş olacaktık. 2022’de 5199 sayılı kanunda değişikliğe gidildi, bazı maddeler eklendi. Bunlardan biri; büyükşehirlerin bütçelerinin binde 3’ünü sadece sahipsiz hayvanlara kullanmaları yönündeydi. Bu hiç denetleniyor mu, bu konuda bir rapor var mı? Bunu uygulamayan belediyelere nasıl bir yaptırım uygulandı? Bunları bilmiyoruz ve bir denetim de olduğunu zannetmiyorum. İl belediyeleri için de bu rakam binde 5 oranındaydı. Ama hiçbirinin bu konuya bütçe ayırdığını düşünmüyorum. Yöneticiler bu konuyu ciddiye almadı ve bu noktaya geleceğini hesaplayamadılar. Bu konuda gerekli ve doğru adımlar atılmazsa daha ciddi sorunlar yaşayacağız” şeklinde konuştu.
“BARINAK KAPASİTESİNİN ARTIRILMASI GEREKİYOR”
Barınak kapasitesinin artırılması ve planlı bir çalışmayla yaklaşık 5 senede ciddi sonuçlar alınabileceğini belirten Arslan, şunları ekledi:
“İstanbul’da yapılan kısırlaştırma işlemleri çok da yabana atılacak düzeyde değil. Senede yaklaşık 80 bin hayvan kısırlaştırılıyor. Bunların yarısını büyükşehir belediyesi yarısını da ilçe belediyeleri yapıyor. Bu sebeple aslında İstanbul, çok fazla kontrolden çıkmamış. Diğer şehirlerde ve ilçelerde de benzeri uygulamalar yapılırsa bugün yaşadığımız rahatsızlıkları azaltabiliriz. İstanbul’un yaklaşık 10 bin barınak kapasitesi var ve bunun artırılması gerekiyor. İstanbul’daki 25 bin nüfus üzerindeki bütün ilçe belediyelerinin 2024’ün sonuna kadar hayvan bakımevlerini yapması lazım. Bir çalışma var ama yetersiz bir çalışma. Bunun derhal disiplin altına alınması şart. Bu da yerel yönetimlere merkezi bir denetimle olur. Bu konuda çok umutsuz değilim. Çalışma yapılırsa 3-5 sene içinde ciddi sonuç alırız.”
9529,36%1,72
34,54% 0,18
36,03% -0,52
2984,34% 0,77
5006,70% 1,01
Rize
23.11.2024