Rize Haber
Rize
Kapalı
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Ara

'Türkiye'de talasemi taşıyıcılık oranı yüzde 2,1'

'Türkiye'de talasemi taşıyıcılık oranı yüzde 2,1'

Ruken KADIOĞLU-Ali Oğulcan ARSLAN/ANKARA, (DHA)-SAĞLIK Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Hamit Bağcı, "Türkiye'de talesemi taşıyıcılık oranımız yüzde 2,1 ama bölgelerde değişiyor. Bazı bölgelerde daha yoğun yüzde 0,6 ile yüzde 13 arasında bu oran değişiyor" dedi.

Türkiye'de ve dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olan talasemi taşıyıcılarının büyük bölümü, taşıyıcı olduklarını bilmiyor. Ancak özel bir kan testi yaptırdıklarında ya da talesemi hastası bir çocuk sahibi olduklarında bu durumu öğreniyorlar. Türkiye'de talaseminin sık görüldüğü bazı illerde 1994 yılında taşıyıcılık taramalarına başlandı. 2003 yılında hastalığın yaygınlığı dikkate alınarak, 'Hemoglobinopati Kontrol Programı' başlatıldı ve tarama yapılan il sayısı artırıldı. Program, 2018 yılında 'Evlilik Öncesi Hemoglobinopati Tarama Programı' adıyla 81 ilde yaygınlaştırıldı.

'BU HASTALARIMIZIN TEDAVİLERİ UZUN YILLAR SÜRMEKTEDİR'

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Hamit Harun Bağcı, 'Talasemi Farkındalık Ayı' kapsamında DHA'ya açıklama yaptı. Bağcı, talasemiyi kırmızı kan hücrelerinin bozukluğu sonucunda bir tür kansızlık, bir tür anemi olarak tanımlayabileceklerini belirterek, "Anemi semptomları bu hastalarımızda da görülür. Yorgunluk, zayıflık, soluk cilt gibi belirtiler olabilir. Bazı hastalarda kemik deformiteleri görülebilir. Bu hastalarımızın tedavileri uzun yıllar sürmektedir. Hastalığın türüne, şiddetine göre bazı hastalarda kan nakli bile gerekebilmektedir" dedi.

'ÇEŞİTLİ TESTLERLE TAŞIYICILIK TESPİT EDİLİYOR'

Akraba evliliklerin yaygın olduğu yerlerde talaseminin görünme sıklığının arttığını kaydeden Bağcı, "Her yıl yüzlerce talasemili çocuk dünyaya gelmekte ve hem aileleri hem doğan çocuklar olumsuz etkilenmektedir. Maddi, manevi sorunlara neden olmaktadır. Talesemi taşıyıcılarının birçoğu taşıyıcı olduklarını bilmiyor doğal olarak. Hasta olarak doğmamayla alakalı 1994 yılında taşıyıcılık taramaları başlatıldı. Program kapsamında, evlenmeden önce evlilik raporu almaya gelen kişiler veya çocuk sahibi olmak isteyen çiftler, kan vererek çeşitli testler sonucunda bu taşıyıcılık durumlarını tespit ediyorlar. Eğer bir şüpheli durum varsa kişiler hematoloji ve genetik uzmanlarına yönlendirilmektedir. Burada yine testler sonucunda eğer çocuk sahibi olmak istiyorlarsa çiftlere tüp bebek yöntemiyle, sağlam embriyo transferi metoduyla, çocuğun hasta doğumunun önüne geçilmesi söz konusu olabilmektedir" diye konuştu.

'AKDENİZ'E KOMŞU OLAN ÜLKELERDE DAHA SIK GÖRÜLEBİLİYOR'

1993 yılından bu yana 8 Mayıs'ın 'Dünya Talesemi Günü' olarak anıldığını söyleyen Bağcı, şöyle devam etti: "Toplumun konu hakkında bilgilendirilmesi ve duyarlılığının arttırılması amacımızı söylemek istiyorum. Türkiye'de talesemi taşıyıcılık oranımız yüzde 2,1 ama bölgelerde değişiyor. Bazı bölgelerde daha yoğun yüzde 0,6 ile yüzde 13 arasında bu oran değişiyor. Akdeniz'e komşu olan ülkelerde, taşıyıcılık ve hastalık daha sık görülebiliyor. Evlilik öncesi rapor almak için evlenmeye başvuran çiftler, bir sağlık raporu almak durumunda. Bunun için aile sağlığı merkezlerimize başvuran çiftlerden kan alınıyor. Bu kan alınma sonucunda test uygulanıyor. Testte eğer şüpheli bir durum çıkarsa diğer eşten alınıyor. Eş adaylarının ikisinin de şüpheli çıkması durumunda o zaman hematoloji uzmanı ve hastaneye, ilgili merkeze yönlendiriliyor. Orada tekrar testler yapılıyor. Bu testler sonucunda eğer çocuk sahibi olma istekleri de varsa, buna yönelik tedaviler planlanmaktadır. Bu taramalarla aslında sağlıklı çocuk sahibi olmayı planlayan çiftlere destek oluyoruz. Böylece sağlıklı nesiller hedefliyoruz. Hasta çocukların dünyaya gelmesinin bir nevi önüne geçmiş oluyoruz. Bu program kapsamında eş durumu, eşlerin şüpheli olmaları ve testler sonucunda bu kişilerin şüphelilikleri; hasta çocuk doğurabileceği kanaati oluştuğu zaman çiftlere danışmanlık hizmeti veriliyor. Bu danışmanlık hizmeti çerçevesi sonrasında da preimplantasyon, tüp bebek yöntemiyle sağlam embriyo transferi ediliyor." (DHA)

FOTOĞRAFLI