Rize Haber
Rize
Kapalı
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara

Üsküdar Üniversitesi'nden Kurban Bayramı'na ilişkin açıklama:

Üsküdar Üniversitesi'nden Kurban Bayramı'na ilişkin açıklama:

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kurbanın Allah'a karşı gönül bağını pekiştirmek ve ona yaklaşmak için bir vesile olduğunu belirterek, "Bu düşünceyle hareket edilirse Kurban Bayramı'na anlam yüklemiş oluruz." değerlendirmesinde bulundu.

Üniversite açıklamasında görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, etimolojik olarak kurban kelimesinin kurbiyetten geldiğini belirterek, "Kurbiyet demek yaklaşmak demek. Kurban Bayramı'nda yapılan o bağış, fakirlere, komşulara, ihtiyaç sahiplerine dağıtılan o maddi ibadet, aslında Allah'a yaklaşmak için bir vesiledir.

Zaten kulluğun esası da Allah'a yakınlaşmak demek. Yaratanla bağlantı kurmak demek. Yani yaratanla tabiri caizse, online olabilmek, gönlünü ona açabilmek demek. Yoksa, kurbanı keserken 'hak için kurban, küp için kavurma' derseniz o kurban olmaz." ifadesini kullandı.

Niyetin çok önemli olduğunu aktaran Tarhan, şunları kaydetti:

"Burada niyetimiz çok önemli. Kurban yaparken Allah'a karşı vazifemizi yerine getiriyoruz. Kurban Allah'a karşı gönül bağımızı pekiştirmek için, ona yaklaşmak için bir vesiledir. Bu düşünceyle hareket edilirse Kurban Bayramı'na anlam yüklemiş oluruz. Kurbanın yaratana yaklaşmadır.

Bu işe bütün duygularınla katılırsın. Bu ibadetin en yüksek anlamı budur. Geçmişte iyilik yapanı ziyaret etmek, hediye almak, gönlünü almak, hiçbir şey olmasa bile telefon etmek önemlidir. Annesi babası vefat etmiş olanların birçoğunun 'keşke hayatta olsa gitsem sarılsam' diyenleri çok görüyoruz. Şu anda annesi babası yaşayanlar, bunu dememek için bu fırsatı iyi kullansınlar.

Anne-baba çocuklara sevap makinesidir. Onların rızasını, gönlünü almak bir evlat için müthiş bir manevi sermayedir. Böyle bir sevap makinesini kaçırmasınlar. Yatırım sadece dünyada olmaz, bunların hepsi ölüm ötesi yatırımdır. Ölüm ötesi yatırım yapmak istiyorsanız, bayram bir fırsattır. Akıllı insan, kısa vadeli yatırım yapmaz, uzun vadeli yatırım yapar. Bu da uzun vadeli yatırımdır. Bayramlar için 'manevi ticaret dönemleri' denilebilir."

- "Bayram tatillerinin aile bağlarını daha çok pekiştirici etkisi vardır"

Tarhan, bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasının tatil vesilesi olduğunu belirterek, aileyi ihmal etmeden, büyüklerin gönlünü alarak, büyükleri de tatilden önce ziyaret edilerek yapılacak tatillerle, bencilce olan tatilleri ayırt etmek gerektiğini vurguladı.

Anadolu'daki, İstanbul'daki birçok kimsenin tatil yerinin memleketi olduğunu ve oraya gittiğini aktaran Tarhan, şu ifadeleri kullandı:

"O açıdan bizim toplumumuzda büyük ölçüde bayram tatillerinin aile bağlarını daha çok pekiştirici etkisi vardır. Çünkü ileri yaştaki kimseleri en çok mutlu edecek şey, onların fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak değildir. Onlara hatır sorulması, 'iyi ki varsın annem, iyi ki varsın baba, iyi ki biz yetiştirmişsin' deyip onlara değer verildiğini hissetmeleri en büyük hediyedir. Gidip yanında bulunsunlar, sevgi dolu bir bakış, bir tebessüm, birkaç tane güzel söz, bir sıcak bir dokunuş onlara en büyük hediyedir.

O nedenle 'ya tam yapıyorum ya hiç yapmıyorum' tarzında yaklaşmasınlar. Bazı anneler babalar da laf sokarlar. 'Gene tatile mi gidiyorsunuz?' derler. Herkesin duygu ifade biçimi farklı oluyor. Dili öyle oluyor ama içi farklı oluyor. Onu da artık hazmetmek gerekiyor. Bizim sorumluluğumuz da anneye babaya saygımızı, onlara karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek. Çünkü bizim toplumumuzu bir arada tutan çok önemli bağlardır bayramlar."

Anadolu irfanının hazinesi olan aile bağları ve yakın ilişkilerin toplumu, kişileri koruduğunu vurgulayan Tarhan, modernizmle, dijitalleşmeyle bu hazinenin tükenmeye yüz tuttuğunu ifade etti. Bunun kaybedilmemesi gerektiğini aktaran Tarhan, dijitalleşmeyi tam tersine uzakta da olunsa anne babayla yüz yüze görüşmek için bir fırsat gibi de değerlendirmek gerektiğini kaydetti.

- "Bayramlar insana hayatın ne kadar geçici olduğunu gösteriyor"

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aşırı isteklerin insanları mutsuz ettiğini ve bayramlar gibi manevi ortamların insanların kendini huzurlu ve güvende hissetmesini sağladığını belirterek, "Bayramlar insana hayatın ne kadar geçici olduğunu gösteriyor. Bayramlarda, insan basit bir şeyden dolayı nasıl kalp kırdığını gördüğü zaman düşünüyor. Kalp öyle bir organ ki, kapısı kırılırsa oraya girilmez. Onun için bir kalbe girmek istiyorsanız, onu kırmadan o kalbe girmenin yoluna bakacaksınız.

Kalbimiz böyle bir organdır. Her şey incelikten kırılır ama insanlık kabalıktan kırılır. Bayramda, sevgi duyguları, yakın ilişkiler, muhabbet duyguları, şefkat duyguları yoğun yaşanan duygulardır. Böyle durumlarda anneler ve babalar sevgide ve şefkatte cömert olsun. Kusurları bayramdan sonraya ertelesinler." değerlendirmesinde bulundu.

Eski bayramlara olan özlemin her dönem dile getirildiğini vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:

"Bayramlar herkesin çocukluk döneminin en güzel anlarıdır. İnsan beyninde çocukluk döneminde olan yaşantıları, evde daha sıcak bir ortamın olduğu, hediyelerin verildiği, eski yaşantılar olarak algılıyor. Eski bayram olarak aslında o çocukluk dönemine özlem vardır. Çocukluk dönemindeki o güzel anılar, eski bayramlar şeklinde sosyal alana yansıyor. Eski bayramlar derken, 50 sene öncesi ve şimdi arasında çok büyük bir fark olduğunu söyleyemeyiz. Ama bu söylem, çocukluk dönemi özleminin bir sosyal ifadesidir diyebiliriz.

Biz çocuğumuzun ruhuna ilerde böyle hasretle anacağı, onun gelişen ruhunda güzel meyveler verecek, güzel bayram yaşantıları ekelim. Çocuğumuza güzel şeyler yaşatalım ki sadece böyle maddi, parasal, geçici zevkler değil, kalıcı ebedi manevi boyutu olan hazlar verebilecek bayramlar yaratalım.

Çocuklar için en önemli kazanımın zorluklara karşı sabrın öğrenilmesi ve sahip olduğu şeylerin kıymetini bilerek şükrün öğretilmesi. Bayramlarda şükran duygusunu güçlendirmek bile o çocuğun mutluluğu için çok önemlidir. Bizim mutluluk biliminde minnettarlık eğitimi var, bunu öğretiyoruz. Şöyle bir ödev veriliyor; Geçmişte sana iyilik yapan birisini hatırla. Git, ona bir hediye al. Niye aldın derse 'Sen bana geçmişte şu iyiliği yaptın. O yüzden, içimden geldi aldım' de diyoruz. Bu örnekleri anlatınca minnettarlık eğitiminde müthiş dostluklar başlıyor. Yalnızlıklar gideriliyor, rastgele, karşılıksız iyilik yapmış oluyorsun. Sosyal sermayen ne kadar zenginse, sosyal gücün, sosyal etkin o kadar artar. Onun için bayramlarda bunları üretmek gerekiyor."