Kutanoğlu, “30 TL, üreticimizin alın terinin asgari karşılığıdır” ifadelerini kullandı.
Doğu Karadeniz bölgesinin temel geçim kaynağı olan çay üretiminin yıllardır emekle ayakta tutulduğunu hatırlatan Kutanoğlu, son yıllarda artan enflasyon, yükselen üretim maliyetleri ve hayat pahalılığı nedeniyle çay üreticisinin gelirinin reel olarak azaldığını vurguladı. 2024 yılına kıyasla, yaş çay ile alınabilen ekmek miktarının bile azaldığını söyleyen Kutanoğlu, gübre, işçilik ve genel maliyetlerdeki artış göz önüne alınarak fiyatın mutlaka enflasyonun üzerinde açıklanması gerektiğinin altını çizdi.
Don Felaketi ve Ürün Kaybı Göz Ardı Edilmemeli
Bu yıl yaşanan don felaketi nedeniyle birçok üreticinin ürün kaybı yaşadığını belirten Kutanoğlu, bu zararın telafisi ve üretimin sürdürülebilirliği açısından yaş çay alım fiyatının 30 TL'nin altına düşmemesi gerektiğini dile getirdi.
"Sadece Fiyat Değil, Ödeme ve Primler de Gözden Geçirilmeli"
Kutanoğlu ayrıca sadece yaş çay fiyatlarının değil, özel sektörün ödeme zamanlaması ve devlet destekleme primlerinin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Çay sektörünün günü kurtaran değil, üreticiyi merkeze alan politikalarla yönetilmesi gerektiğini ifade eden Kutanoğlu, tüm yetkililere seslenerek şu çağrıda bulundu:
“Yaş çay alım fiyatı, üreticinin insanca yaşamasını sağlayacak, emeğini karşılayacak bir düzeyde açıklanmalıdır. Çay üreticisinin alın terine sahip çıkılmalı, bölge ekonomisi göz ardı edilmemelidir.”