Saadet Partisi Rize İl Teşkilatlanma Başkanı Mehmet Arıcıoğlu, Türkiye’nin demografik yapısında yaşanan değişimlere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Arıcıoğlu, nüfus sorunlarının yalnızca ekonomik tedbirlerle çözülemeyeceğini belirterek, ahlaki ve manevi temelleri esas alan bütüncül politikalara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin kritik bir demografik eşikten geçtiğini ifade eden Arıcıoğlu, doğurganlık hızının yenilenme seviyesinin altına düşmesi, genç nüfus oranındaki gerileme ve nüfus artış hızının tarihsel olarak en düşük seviyelere inmesinin ciddi riskler barındırdığını söyledi. Arıcıoğlu, “Türkiye artık sadece nüfus sayısıyla değil; nüfusun niteliği, toplumsal dengesi ve aile yapısının geleceği açısından da kritik bir dönemden geçmektedir” dedi.
“Sorun Sadece Ekonomi Değil”
Mevcut tablonun salt ekonomik önlemlerle çözülemeyeceğini dile getiren Arıcıoğlu, Milli Görüş’ün temel ilkelerinden olan “Önce Ahlak ve Maneviyat” anlayışına dikkat çekti. Sağlıklı bir toplumun ve güçlü bir aile yapısının ancak bu değerler üzerine inşa edilebileceğini belirten Arıcıoğlu, ahlaki erozyon ve toplumsal güvensizliğin nüfus krizini derinleştirdiğini kaydetti.
Aile Yapısında Alarm Veren Göstergeler
Türkiye’de evlilik yaşının yükselmesi, boşanma oranlarının artması ve ilk çocuk sahibi olma süresinin uzamasının aile yapısını zayıflattığını ifade eden Arıcıoğlu, gençlerin işsizlik, ekonomik belirsizlik, yüksek kira giderleri ve gelecek kaygısı nedeniyle aile kurmayı ertelediğini söyledi. Ayrıca ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranının tehlikeli boyutlara ulaştığını vurguladı.
“Asıl Risk Milletin Moral Gücünün Zayıflaması”
Nüfus azalmasının ötesinde asıl tehlikenin milletin moral gücünün zayıflaması olduğuna dikkat çeken Arıcıoğlu, aile kurumunun yıpranması ve toplumsal dayanışmanın gerilemesinin Türkiye’nin geleceğini tehdit ettiğini belirtti. Yaşlanan nüfus, daralan iş gücü ve artan sosyal güvenlik yükünün orta ve uzun vadede ağır sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.
“Kapsayıcı ve Uzun Vadeli Politikalar Şart”
Nüfus politikalarının yalnızca “daha çok çocuk” söylemiyle sınırlandırılmasının yanlış olduğunu dile getiren Arıcıoğlu, güçlü aile yapısını destekleyen, gençlere umut veren, sosyal adaleti sağlayan ve ahlaki-manevi temelleri güçlendiren uzun vadeli politikalara ihtiyaç olduğunu söyledi. Ekonomik güvence, istihdam ve barınma desteğinin önemli olduğunu ancak ahlaki ve manevi bir perspektifle desteklenmediği sürece kalıcı çözüm üretmeyeceğini ifade etti.
Açıklamasını, “Bugün alınacak doğru kararlar, güçlü aile yapısı, değerlerine bağlı bir gençlik ve huzurlu bir toplum demektir” sözleriyle tamamlayan Arıcıoğlu, Türkiye’nin demografik geleceğinin ahlak, maneviyat, adalet ve sosyal refahı birlikte ele alan bütüncül bir anlayışla güvence altına alınabileceğini vurguladı.