Rize Haber meritbet
Rize
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara
Rize Haber, Rize Haberleri, Rizespor, Rizespor Haberleri, Rizede Haber, Karadeniz, 53,rize güncel haber EKONOMİ Türkiye, Nükleer Teknoloji Transferinde Potansiyel Sahibi Ülkeler Arasına Girmeye Hazırlanıyor

Türkiye, Nükleer Teknoloji Transferinde Potansiyel Sahibi Ülkeler Arasına Girmeye Hazırlanıyor

İstanbul'da gerçekleştirilen 11. Nükleer Santraller Fuarı ve Zirvesi (NPPES 2025) kapsamında, Nükleer Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alikaan Çiftçi, Türkiye'nin nükleer teknoloji alanındaki gelişimini vurguladı. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin, Türkiye’yi nükleer teknoloji transferi yapan ülkeler arasında saygın bir konuma taşıdığına dikkat çekerek, bu ilerlemelerin uluslararası düzeyde önemli avantajlar sağlayacağını ifade etti.

KAYNAK: (DHA)

İSTANBUL’da, 11’inci Nükleer Santraller Fuarı ve Zirvesi’nin (NPPES 2025) düzenlenmesinde iş birliği yapan Nükleer Sanayi Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Alikaan Çiftçi, Türkiye’nin nükleer teknoloji alanındaki ilerleyişine dikkat çekerek, “Türkiye Akkuyu ile yeni bir lige yükseldi ve artık nükleer teknoloji transfer eden ülkeler arasında yer alabilecek kapasiteye ulaştı. Akkuyu NGS’nin kazandırdığı bu yetkinlik, uluslararası düzeyde büyük bir avantaj sağlayacaktır” dedi.

Türkiye’nin nükleer teknoloji alanındaki ilerleyişine değinen Çiftçi, “Türkiye Akkuyu ile yeni bir lige yükseldi ve artık nükleer teknoloji transfer eden ülkeler arasında yer alabilecek kapasiteye ulaştı. Akkuyu NGS’nin kazandırdığı bu yetkinlik, uluslararası düzeyde büyük bir avantaj sağlayacaktır” diye konuştu.

Son yıllarda temiz enerji hedefleri doğrultusunda dünya genelinde nükleer enerjiye yeniden güçlü bir yönelim başladığını; gelişmiş ülkelerin yeni nesil reaktör yatırımlarını hızlandırırken, gelişmekte olan ülkelerin de enerji arz güvenliği için nükleer seçeneğe yöneldiğini söyleyen Çiftçi, Akkuyu NGS sayesinde Türkiye’nin enerji sektöründeki uluslararası iş birlikleri için önemli fırsatlar elde ettiğini ifade etti.

‘NÜKLEER ENERJİ OLMADAN YENİLENEBİLİR KAYNAKLAR YETERSİZ KALIR’

Nükleer enerjinin artık yalnızca bir alternatif değil, sistemin sürekliliği ve güvenliği için temel bir unsur haline geldiğini söyleyen Çiftçi, “Akkuyu NGS, yalnızca enerji üreten bir tesis değil; Türkiye’nin enerji bağımsızlığı, arz güvenliği ve düşük karbonlu üretim hedefleri açısından stratejik bir tercih. Türkiye’nin nükleer enerji kapasitesini güçlendirerek enerji sistemine uzun vadeli denge getirecek” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin yenilenebilir kaynaklarının önemli ölçüde arttığını belirten Çiftçi, “Güneş ve rüzgarda kurulu gücümüz yaklaşık 35 gigavat seviyesinde. 2035’e kadar bu kapasiteyi 120 gigavata çıkarmayı hedefliyoruz. Ancak yenilenebilir kaynakların süreksizliği nedeniyle, sürekli üretim yapan kaynaklara ihtiyaç artıyor. Bu noktada nükleer enerji kritik önem taşıyor” diye konuştu.

Çiftçi, Akkuyu NGS’nin tam kapasiteye ulaştığında 4,8 gigavat güce sahip olacağını ve Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacağını belirtti.

‘YAPAY ZEKA KÜRESEL ENERJİ TÜKETİMİNİ ARTIRIYOR’

Yapay zekanın her alanda daha yaygın kullanılmasının nükleer enerjiye olan talebi artırdığını belirten Çiftçi, şöyle devam etti:

“Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla birlikte veri merkezlerinin ve dijital altyapının hızla büyümesi, küresel enerji tüketimini ciddi şekilde artırıyor. Yapay zekayla artan enerji talebi, nükleer enerjiyi stratejik bir oyuncu haline getiriyor. Örneğin, bir yapay zeka sohbet robotunun gerçekleştirdiği tek bir işlem, geleneksel bir aramaya göre 5 ila 10 kat daha fazla enerji harcayabiliyor. Amazon, Microsoft ve Google gibi teknoloji devlerinin kısa süre önce nükleer enerji yatırımlarına yönelmeleri de bu eğilimin bir göstergesi.”

Veri merkezlerinin hızla artan enerji talebinin nükleer enerji yatırımları için büyük bir fırsat yarattığının ifade eden Çiftçi, “Veri merkezleri, kesintisiz enerji ihtiyaçlarını karşılamak için yenilenebilir kaynaklarla birlikte nükleer enerjiyi de değerlendirebilir. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verilerine göre, veri merkezleri 2024 yılında küresel elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 1,5'ini (415 TWh) oluşturdu. Veri merkezlerinin elektrik tüketimindeki artış 2005 ile 2015 arasında yıllık yüzde 3 iken, bu oran 2015 ile 2024 arasında yüzde 10'a çıktı. 2017 yılından bu yana, veri merkezlerinin küresel elektrik tüketimi yıllık ortalamada yaklaşık yüzde 12 büyüdü” dedi.

‘NÜKLEER TEKNOLOJİLER, KÜRESEL ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN MERKEZİNE YERLEŞİYOR’

Küçük Modüler Reaktörler (SMR) ve Mikro Reaktörlerin (MMR), düşük maliyetli ve hızlı devreye alınabilen yapılarıyla enerji altyapısını modernleştirmek isteyen ülkelerin ilgisini çektiğini belirten Çiftçi, “Çin hem geleneksel büyük reaktör projelerine hem de SMR teknolojilerine yoğun yatırım yapıyor. Rusya’nın, küresel ölçekte sürdürdüğü nükleer enerji projeleri arasında SMR’ler de yer alıyor. Nükleer enerji uygulamalarında öncü bir ülke olan Rusya’nın, 5 yıldır faaliyette olan yüzer nükleer güç santrali Akademik Lomonosov, SMR sınıfı teknolojiye dayalı elektrik üreten dünyanın ilk nükleer güç santrali oldu. Buzkıran gemilerinde de onlarca yıldır SMR teknolojisini kullanan Rusya, SMR işletme tecrübesinden faydalanarak elektrik üretim gibi farklı alanlarda yeni SMR tasarımları geliştiriyor” diye konuştu.

Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki ilk büyük adımını Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile attığını vurgulayan Çiftçi, Türkiye’nin, gelecek yıllarda hem geleneksel nükleer santrallere hem de daha esnek ve yerel çözümler sunabilen SMR teknolojilerine yönelme potansiyeli bulunduğunu söyledi.

Türkiye’nin geçen yıl COP 29 kapsamında Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’na imza attığını hatırlatan Çiftçi son olarak şunları söyledi:

“Ülkemiz bu deklarasyona taraf olarak nükleer enerjiyi enerji politikalarının merkezine koyma konusundaki kararlılığını net şekilde gösterdi. Bu taahhüd sadece sembolik değil, somut yatırımların ve stratejik planlamaların da habercisi.”