Rize Haber meritbet balmoral resort casino siteleri
Rize
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara
Rize Haber, Rize Haberleri, Rizespor, Rizespor Haberleri, Rizede Haber, Karadeniz, 53,rize güncel haber GÜNCEL ‘Türk devletlerinde kadın ve çocuklara karşı işlenen suçların cezaları ağır ve caydırıcı olmuştur’

‘Türk devletlerinde kadın ve çocuklara karşı işlenen suçların cezaları ağır ve caydırıcı olmuştur’

‘Türk devletlerinde kadın ve çocuklara karşı işlenen suçların cezaları ağır ve caydırıcı olmuştur’

Salih TEKİN/ERZURUM, (DHA)- ERZURUM, Atatürk Üniversitesi’nden Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türk devletlerinde kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçların cezalarının çok ağır ve oldukça caydırıcı olduğunu söyledi. Özellikle çocuklara karşı işlenen suçlara karşı verilen ölüm cezalarının kalabalık halk kitleleri önünde uygulandığını belirten Doç. Dr. Eğilmez, "Günümüzde de ne yazık ki bu tür suçlar işleniyor. Son olarak Narin kızımızın başına gelenler bütün ülkeyi üzmüş, vicdanları rahatsız etmiş durumda. Hukuk sistemimiz yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulmalı. Özellikle çocuklara ve kadınlara karşı işlenen bu ağır suçlar idamla cezalandırılmalıdır diye düşünüyoruz" dedi.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türk devletlerinde çocuk ve kadınlara yönelik suçlarda verilen cezalara yönelik değerlendirmelerde bulundu. Türk tarihi boyunca kurulan bütün devletlerde hukuk sistemine 'töre' denildiğini ifade eden Doç. Dr. Eğilmez, şunları söyledi:

"Türk devlet geleneğinin temel unsurlarından biri hukuktur. Türk tarihi boyunca kurulan bütün devletlerde, töre diye isimlendirilen hukuk sistemine sıkı bir bağlılık görülür. Halk, ülke, istiklal ile birlikte hukuk, Türk Devletinin dört temel unsurundan biridir. Türklere göre devleti kuran ve işleten mekanizma hukuk idi. Türk töresi, en eski Türk topluluklarından itibaren sosyal kontrolü ve toplumsal bütünleşmeyi sağlayan en önemli unsurlardan biri olmuştur. Türklerde cezayı gerektiren fiiller ve bunlara karşı uygulanacak cezalar töre ile belirlenmişti. Vatana ihanet, savaştan kaçmak, kutsala küfür, kasıtlı ve planlı bir şekilde (özellikle kadın ve çocuklara karşı) ölüme sebebiyet verme ve tecavüz suçları; ölüm, işkenceli ölüm, organ kesimi gibi ağır cezalarla karşılık bulurdu. Türk devletlerinde kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçların cezaları, çok ağır ve oldukça caydırıcı olmuştur. Bu eylem Türk toplumu tarafından her dönemde kınanmış ve bu suçları işleyenlere diğer suçlara göre çok daha büyük tepki gösterilmiştir. Türklerde özellikle çocuklara karşı işlenen suçlara karşı verilen ölüm cezaları, kılıçla boynunu vurma, yakılma, taşlayarak öldürme, iki hayvan arasına bağlanıp parçalanma ve iple boynundan asma şekillerinde infaz edilirdi. Eğer çocuk öldürülmemiş ama ağır şekilde darbedilmişse ölüm cezasından başka cezalar da uygulanmıştır. Örneğin suçu sabit görülen kişi; kızgın küplere konulma, alnın ya da yüzün kızgın demirle dağlanması, saçından asma, dar sandıklara kilitleme, el kesme, gözünü çıkarma, cinsel organını ve kulağını kesme gibi uygulamalarla cezalandırılmıştır. Hatta bu tür suçların idamla cezalandırılması yetersiz olarak görülmüş, suçlular genelde acı çektirilerek öldürülmüştür. Cezalandırma işlemi ölümden sorunda devam etmiştir. Bu tip cezalandırmalarda amaç ölünün bedenine zarar vermekten ziyade, topluma verilmeye çalışılan ibret mesajının pekiştirilmeye çalışılmasıdır."

Toplum tarafından büyük tepki gösterilen böyle insanların cezaları ve sonuçlarının ibretlik ve caydırıcı olması için kalabalık halk kitleleri önünde sergilenmesine özellikle dikkat edildiğini belirten Doç. Dr. Eğilmez, "Mesela 1150'li yılların Malatya'sında bir Ermeni papaz kiliseye çeşitli oyunlarla çektiği bir kız çocuğuna tecavüz ediyor. Daha sonra bu olayın duyurulabileceğini düşünerek o çocuğu öldürüyor. Yapılan tahkikat sonucunda papazın suçlu olduğu ortaya çıkınca oradaki siyasi otorite, derisi yüzülerek öldürülme cezası veriyor. Artı öldükten sonra da cesedinin toplum önünde yakılma cezası veriliyor. Bunun temel amacı ibret olmasıdır. Türkler, tarih boyunca adaletin tecellisi, yaptırımın caydırıcılığı ve zarar görenin tesellisi denklemine büyük önem veriyor" diye konuştu.

İDAMLA CEZALANDIRILMALI

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin'in başına gelenlerin bütün ülkeyi üzdüğünü, vicdanları rahatsız ettiğini kaydeden Eğilmez, "Bu olay Büyük Selçuklu Devletinde ya da ondan önce Göktürkler ya da Hunlarda yaşanmış olsaydı nasıl bir çözüm ortaya konmuştu? Bir kere şimdiye kadar o töre sistemi içerisinde katiller bulunmuştu ve bir şekilde idam edilmişti. Katillere yardımcı olanlar büyük cezalara çarptırılmıştı. Bunlarının ne tür insanlar olduğu bilinsin, diye alınları kızgın demirle dağlanmıştı. Bahsettiğimiz köydeki herkesin malına el konulmuş ve o köyde yaşayan herkes sürülmüştü. Bu cezayla bütün vicdanlar huzur bulduğu ve ibretlik bir durum ortaya çıktığı için kimse huzursuz olmuyordu. O nedenle bugün bizim hukuk sistemimiz yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulmalı. Özellikle çocuklara ve kadınlara karşı işlenen bu ağır suçlar bir şekilde idamla cezalandırılmalıdır diye düşünüyoruz" dedi. (DHA)

FOTOĞRAFLI