Ceyhan depremi 26'ncı yılında anıldı
Ceyhun ÖZER/CEYHAN,(Adana),(DHA)- TÜRK Mühendis Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı İnşaat, Jeofizik, Jeoloji Mühendisleri ve Mimarlar Odası Adana Şubeleri, Ceyhan depreminin 26. yıldönümünü anma töreni düzenledi.
Törene Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Mimarlar Odası Adana Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ertaç Özal, Ceyhan Belediye Başkan Yardımcıları Ömer Arslan, Ahmet Özkan Akgün ve Burhan Onuk, TMMOB’ye bağlı Odaların üyeleri ve Ceyhanlılar yer aldı. Odalar adına yapılan ortak açıklamada 27 Haziran 1998 tarihinde meydana gelen Adana - Ceyhan depremi ile 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerin acılarının hala yüreklerde tanıştığı belirtilerek şöyle dendi:
"27 Haziran 1998 yılında saat 16.55’de meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki Adana – Ceyhan depremi; 145 kişinin ölümüne, bin 500 kişinin yaralanmasına ve binlerce kişinin evsiz kalmasına yol açmıştır. Depremin hemen ardından TMMOB’ye bağlı Odaların Adana Şubeleri Ceyhan’da incelemede bulunmuş ve ön hasar tespitinde gönüllü olarak görev almıştır. Ceyhan ilçesindeki kayıpların ve hasarın, binaların mühendislik hizmeti almamasından ve yine o dönemdeki yasa ve yönetmeliklerin yetersiz kalmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Gerek Ceyhan depremi ve ülkemizde yaşanan diğer depremler ve özellikle de ülkece büyük acılar yaşatan 6 Şubat depremleri göstermiştir ki; ülkemizin en önemli sorunlarından birisi, var olan yapı stokumuzun çoğunluğunun riskli ve deprem güvenliği olmayan yapılar olmasıdır. Bunu yıllardır söylüyoruz ve ne yazıktır ki yürütülen mevcut politikalar, daha da söylemeye devam edeceğimize işaret ediyor. Üzerinde yaşadığımız katı yerkabuğunun altındaki akışkan magma tabakası soğumadığı ve konveksiyon hareketlerini devam ettirdiği sürece, dünyanın her yerinde depremler olacaktır. Dağların, ovaların, denizlerin, çukurların bütün bu Jeolojik oluşumların sebebi aynı hareketlerdir. Dolayısı ile bütün bu oluşumlar gibi deprem bir doğa olayıdır. Bu bağlamda; depremin olup olmayacağından ziyade, olacağı gerçeğini artık kabullenip, canlarımızı emanet ettiğimiz yapılarımızı buna göre tasarlamamız gerekmektedir. Yapılar tasarlanırken üzerine oturacakları zeminin statik ve dinamik tüm fiziksel özelliklerini etüt etmek ve yapı – zemin ilişkisinin iyi kurulduğundan emin olmak gerekmektedir. Nitelikli, sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulması için planlamadan tasarıma, projelendirmeden uygulamaya kadar tüm mimarlık-mühendislik hizmetlerinin; gerekli bilgi, beceri ve yeterliliklere sahip meslek mensuplarınca sunulması gerekmektedir. Yapı üretim ve denetim sürecinde, mesleki hak ve yetkilerin geliştirilmesinin, müelliflik ve telif haklarının korunmasının; mesleki hizmetlerin yerine getirilmesinin güvencesi meslek odalarıdır. Bu nedenle meslek odalarının mesleki faaliyetlere yönelik denetim yetkilerinin imar mevzuatında tanımlanması gerekmektedir. Ayrıca; projelerin yönetmeliklere uygunluğunu kontrol edilebilmesi açısından, yerel yönetimlerin bünyelerinde, ilgili meslek gruplarından yeterli sayıda, konusunda uzman personel bulundurmaları önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra, afete dönüşen depremlerden ders çıkararak, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda, bilim ve tekniğin ışığında hazırlık yapılması anılmalı ve tüm ülkemiz için acil durum eylem planı hayata geçirilmelidir." (DHA)
FOTOĞRAFLI