Türkiye, Kıbrıs Türklerinin yok edilmekten kurtarılmasından, özgürlüklerini kazanarak kendi bağımsız devletlerini kurma sürecine kadar uluslararası alanda tavizsiz bir dış politika yürüttü.
Osmanlı Devleti tarafından Venediklilerden 1571 yılında alınan Kıbrıs, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslara ödün vermemek amacıyla 1878'de hükümranlık hakları Osmanlı Devleti'nde kalmak kaydı ile İngiltere'ye kiralandı ve Türk askeri 307 yıl sonra Ada'dan ayrıldı.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti ile İngiltere farklı ittifaklarda yer aldıkları için İngilizler, 1914 yılında Kıbrıs'ı tek taraflı olarak ilhak etti.
İngiliz sömürge idaresi devam ederken 1931'den itibaren Rumların Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlama ve birleştirme çabaları yoğunlaşmaya başlayınca Türklerin de bu duruma karşı çıkma süreçleri başladı.
Yunanistan, 1954'te Kıbrıs meselesini Rumların kendi kaderlerini tayin hakkını gerekçe göstererek Birleşmiş Milletlere (BM) götürmesiyle Türkiye de bu soruna taraf olduğunu duyurdu.
Yunanistan'dan gelen Albay Grivas'ın 1955 yılında EOKA terör örgütünü kurması ve ardından Türklere yönelik eylemlere başlamasıyla Kıbrıs meselesi Türkiye'nin gündeminde daha fazla yer almaya başladı.
Türkiye'nin bu dönemde Kıbrıs meselesindeki kararlı dış politikası ve Kıbrıs Türklerinin Ada'yı Yunanistan'a bağlama emeli taşıyan Rumlara karşı direniş göstermesi, sorunun Türkiye ile Yunanistan arasında müzakere edilmesine imkan sağladı.
Türkiye'nin kararlı duruşu ile 11 Şubat 1959'da Zürih ve akabinde yapılan Londra anlaşmaları ile iki toplumun ortaklığı ve çözüm, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin garantisine dayandırıldı.
Anlaşmalar ile Türkiye, Kıbrıs'ta İngiliz ilhakından 45 yıl sonra garantörlük kazandı ve Kıbrıs'a bir alay Türk askerinin konuşlandırılmasına imkan tanındı.
İngiltere'den 1959'da bağımsızlığını kazanan Kıbrıs Adası'nda iki toplumun ortaklığına dayalı olarak 1960'ta "Kıbrıs Cumhuriyeti" kuruldu.
Kıbrıs Türkleri, 1963 yılında uygulamaya konulan Akritas Planı ile yönetiminden zorla uzaklaştırıldı ve devamında katliam ve sistematik Rum saldırılarına maruz kaldı.
Türkiye, Kıbrıs'taki Türklere karşı Rum saldırılarının artması üzerine 1964'te Kıbrıs'a müdahale etme niyetini ortaya koydu.
Dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ye bir mektup göndererek müdahaleden kaçınılmasını istedi ancak Türkiye, Kıbrıs konusunda tavizsiz tutumunu sürdürdü.
Erenköy ve çevresindeki köylere yönelik 1964 yılında Rumların katliam girişimleri üzerine Türkiye, bölgeye hava harekatı düzenledi bu harekat sırasında Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel şehit oldu.
Yunanistan'da iktidarda olan askeri cuntanın desteğiyle EOKA terör örgütü lideri Nikos Sampson, Ada'yı Yunanistan'a bağlamak amacıyla "Kıbrıs Cumhuriyeti" Başkanı olan Makarios'a karşı bir darbe gerçekleştirdi. Bunun üzerine Türkiye, Ada'daki Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974 günü Barış Harekatı'nı başlattı.
1963'ten 1974 yılına kadar 9 yıl boyunca toplu katliam, sürgün ve sistematik baskılara maruz kalan Kıbrıs Türkleri, Türkiye'nin Barış Harekatı sayesinde Ada'da kendi bağımsız devletlerini kurma yoluna yöneldi.
Harekatın hemen ardından 1975'te ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devleti, 1983 yılında yerini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bıraktı.
Türkiye her dönem kesintisiz destek verdi
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Türkiye'nin de Kıbrıs Türklerine yönelik ilgi ve desteği kesintisiz olarak devam etti.
Türkiye'nin Londra Büyükelçiliğine bağlı olarak 1925'te Lefkoşa ve Larnaka kentlerinde konsolosluk açıldı ve bunlar aynı zamanda Cumhuriyet'in ilk dönem yurt dışı temsilcilikleri arasında yerini aldı.
Ada'daki Türklerin eğitimi için Türkiye'den Kıbrıs'a öğretmenler gönderildi.
Kıbrıslı Türklere 1923'ten itibaren Türkiye'de eğitim imkanı sağlanırken, kültürel anlamda Anadolu ile bağlarının yeniden tahsisi için çeşitli çalışmalar yürütüldü.
Kıbrıslı Türklerin EOKA terörüne karşı korunması için kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) mensuplarına Türkiye'de eğitim verildi.
Türkiye'nin 1974 yılında yaptığı Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulurken, Türkiye, KKTC'nin tüm altyapısının kurulması, güvenliğinin sağlanması, devlet teşkilatının yapılandırılması, ekonomi, eğitim, kültür alanlarında güçlendirilmesi ve yeni kurulan devletin uluslararası alanda tanınması için maddi ve manevi desteklerini esirgemedi.
"Türkiye'ye minnettarız"
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye'nin 29 Ekim'de 100. kuruluş yıl dönümünü kutlayacağını hatırlatarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki devrimlerin Kıbrıs Türklerine bağımsızlık ve kendi devletlerini kurma yolunda ilham olduğunu belirtti.
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Türkiye'nin Kıbrıs Türkellerine devamlı surette destek verdiğini kaydeden Tatar, "Türkiye 1923'ten itibaren Kıbrıs'tan hiç ilgisini kesmedi, hiçbir zaman Kıbrıs Türklerini yalnız bırakmadı. Bizler de gün gelecek yeni bir dönem başlayacak, yine Türkiye ile beraber olacağımız umudu ile yaşadık. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurucu ortağı olan Türkler, 1963'te devlet yönetiminden silah zoruyla atıldı. Kıbrıs Türk halkı 1974'e kadar 9 yıl boyunca direndi. Kıbrıs Türk halkı 1983'te KKTC ile kendi devletine kavuştu. Türkiye'nin desteği olmasa biz bu başarıları sağlayamazdık." ifadelerini kullandı.
Tatar, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Türkiye'nin Kıbrıs Türklerinin her zaman her alanda yardımına koştuğuna ve desteklerini esirgemediğine dikkat çekerek Türkiye'ye yaptığı her şey için minnettar olduklarını söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılının yarı sıra KKTC'nin kuruluşunun 15 Kasım'da 40 yılını ve 20 Temmuz'da Kıbrıs Barış Harekatı'nın (Mutlu Barış Harekatı) 50. yılını kutlayacaklarına dikkat çeken Tatar, "Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümünün mutluluğunu yaşıyorum. Kıbrıs Türk halkı da bunun bahtiyarlığını yaşıyor. Bu vesile ile şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize şükran duygularımı iletiyorum. Cumhuriyet'imizin 100. yılı kutlu olsun." diye konuştu.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Rize
22.11.2024