Rize Haber meritbet balmoral resort casino siteleri
Rize
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara

HANIMLAR DİKKAT! ADET DÜZENSİZLİĞİNİ HAFİFE ALMAYIN

Birçok kadının dikkate almadığı adet düzensizliği ile ilgili Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Selahattin Kumru, önemli uyarılarda bulundu.

Adet düzensizliği, endometrial dokunun kalınlaşması, yumurtlama eksikliği, miyom, polip veya kistler, kullanılan hormonal ilaçlar, enfeksiyonlar ve rahim veya yumurtalıkların kötü huylu kitleleri gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişebildiğini dile getiren Kumru, düzensiz seyreden kanamaların ciddiye alınması gerejtiğini ve vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğini kaydetti.

Ortalama 28 günde bir gerçekleşen adet döngüsü sırasında gebeliğe hazırlık olarak hormonların etkisiyle rahmin iç yüzeyini oluşturan endometrium tabakasının kalınlaşıp olgunlaştığını, gebelik olmaması durumunda bu tabakanın, bir sonraki aya hazırlık için döküldüğünü belirten Kumru, adet döngüsündeki bozulmaların altında yatan hastalıklara dikkat çekti.

MUTLAKA TAKİP EDİLMELİ

Adet döngüsünün, adet kanamasının başladığı birinci günden bir sonraki adetin ilk gününe kadar geçen süreyi ifade ettiğini belirten Dr. Selahattin Kumru, bu döngünün normal olarak 21 ile 35 gün arasında olması gerektiğini ifade etti. Daha sık veya seyrek, daha uzun, daha yoğun veya ara kanamaların adet düzensizliği olarak kabul edildiğini işaret eden Kumru, "Bu döngünün takip edilmesi son derece önemlidir. Döngüde normalden farklı olarak bozulmalar meydana geliyorsa bu durumun nedeni araştırılmalıdır. Kadınlar bu konuda duyarlı olmak durumundalar. Aksi halde altta yatan hastalıkların tedavi edilmemesi istemediğimiz kötü sonuçlara neden olabilir. Adet düzensizliğinin, endometrial dokunun kalınlaşması (endometrial hiperplazi), yumurtlama eksikliği, miyom, polip veya hormon salgılayan kistler, kullanılan hormonal ilaçlar, enfeksiyonlar ve rahim veya yumurtalıkların kötü huylu tümörleri gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişir. Adet düzensizliği şikayetiyle başvuran bir kişinin, hekim tarafından tıbbi öykü ve jinekolojik muayene ile değerlendirilir, ultrasonografik incelemeler yapılır ve gerekirse daha ileri testler yapılır" dedi. Kumru, tanı sonrasında, adet düzensizliğine neden olan temel tıbbi durumun belirlenmesi ve buna göre de tedavi düzenlenmesinin öneminin altını çizdi.

LÜTFEN CİDDİYE ALIN

Kumru, düzensiz ve fazla adet kanaması olan kadınların bazen bu durumu ciddiye almadıklarını oysa bu durumun genellikle başka bir sağlık sorununun belirtisi olup, temel nedenin bulunarak bu sorunun ortadan kaldırılmasına odaklanılması gerektiğini söyledi.

 

Adet kanamalarının miktar ya da süre olarak artmış olması, ara kanamaların varlığı gibi durumlarda özellikle de 35 yaş üstü kadınlarda kanama nedeninin araştırılmasının ve tespit edilen nedene yönelik tedavi planlanmasına önem verilmesinin en doğru yöntem olduğunu ifade eden Kumru, "Kanama nedeni araştırılırken rahim içinden patolojik inceleme için örnek alınmasın önemlidir. Düzensiz adet kanamalarının nedenini araştırılırken rahim içinin teşhise dair küretaj ya da histeroskopik inceleme gibi yöntemler ile rahim içinden biyopsilerin alınması, alınan biyopsi örneklerinin patolojik incelemesi ve bu incelemenin sonucuna göre tedavi planlanmasının en doğru yaklaşımdır. Düzensiz adet kanamaları ve özellikle de toplamda artmış kanama ile karakterize kanamaları olan kadınlarda, rahim içinin incelenmesi gerçekleştirilmeden tedavi planlanmaya çalışılmasının doğru değildir. Rahim içindeki sorunun ne olduğu anlaşılmadan verilen tedavilerin özellikle kötü hastalıkların varlığı durumunda tedavide gecikmelere neden olabilir, bu tür yaklaşımlardan sakınılması gerekir" ifadelerine yer verdi.