İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı, Prens Adaları’nın ikinci büyük adası olan Heybeliada, İstanbul’un kaotik kalabalığından, gürültüsünden ve stresinden uzaklaşmak isteyenlerin tercihidir.
Prens Adaları içerisinde bulunan en yeşil ada olarak bilinen Heybeliada birden fazla kültüre ev sahipliği yapar. Bugüne dek pek çok kültürün egemenliği altına girmiştir. Kültürlerden kalan izleri ve kültürel mirasları halen bünyesinde barındırır.
Heybeliada Bizans döneminden kalma manastırları, geçmiş dönemde çok sayıda hastalığa şifa olmuş sanatoryumları ve doğal güzellikleri ile İstanbul seyahatinizi benzersiz bir deneyime dönüştürür.
Heybeliada’da pek çok yeşil alan bulunduğu için doğa ile iç içe olmak ve piknik yapmak en sevilen aktivitelerdir. Doğanın uyanışını izlemek, bahar yağışlarında ruhunuzu dinlendirmek, sıcak havalardan bunalmadan bisiklet turları yapmak için adayı baharın başlangıcı olan nisan ve mayıs aylarında ziyaret etmelisiniz. Ancak son yıllarda büyük bir popülerlik kazanan adanın yaz aylarında da ziyaretçi akınına uğradığını söylemek gerekir.
Seyahatiniz esnasında konaklayabileceğiniz Heybeliada otelleri farklı konseptler ile hizmet verir. Bu sayede her bütçe ve her istek için bir konaklama imkanı bulmak kolaydır. Heybeliada’yı ziyaret edeceğiniz tarih belliyse otellerin erken rezervasyon fırsatlarından yararlanarak tatilinizi daha ekonomik fiyatlarla gerçekleştirebilirsiniz.
Eşsiz bir konumda yer alan ve Heybeliada’da mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelen Aya Yorgi Uçurum Manastırı Terk-i Dünya Manastırı ismi ile de anılıyor. Aya Yorgi Uçurum Manastırı, adayı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Geçmiş yıllarda dünya ile bağlantısına son veren, inzivaya çekilen keşişlerin ortak noktası olan Aya Yorgi Uçurum Manastırı, dinsel meditasyonlar için de kullanılıyordu. Günümüzde adada sakin ve huzurlu bir gün geçirmek isteyenlerin ziyaret ettikleri Aya Yorgi Uçurum Manastırı muhteşem manzaralar sunduğu için de ziyaretçilerini etkiliyor.
Aya Yorgi Uçurum Manastırı askeri alan içerisinde yer alıyor. Bu sebeple içerisine girilmiyor. Ancak dışarıdan izleyebilirsiniz.
”Aya Yorgi Uçurum Manastırı konum için tıklayın”
Değirmenburnu Plajı ya da Değirmenburnu mesire yeri olarak adlandırılan bu yeşil alan hem turistler hem de ada halkı tarafından özellikle bahar ve yaz aylarında sık sık ziyaret ediliyor. Bisiklet sürmek, denize girmek ve harika manzaranın tadını çıkartmak isteyenler tarafından ziyaret edilen Değirmenburnu Plajı denize girmek isteyenlerin de tercihi oluyor.
İstanbul Plajları arasında yer alan Değirmenburnu Plajı içerisinde duş, kabin ve şezlong kiralayabileceğiniz işletmeler bulunuyor. Hafta içi, hafta sonu 80 TL ücret ödeyerek giriş yapabileceğiniz Değirmenburnu Plajı yaz tatili için tercihi Heybeliada olanların favorisi oluyor.
”Değirmenburnu Plajı konum için tıklayın”
Heybeliada Sanatoryumunun en önemli özelliği Türkiye’nin ilk sanatoryumu olmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği emirle 1924 yılında inşa edilen ve Çam Limanı Koyu’nda yer alan Heybeliada Sanatoryumu bugüne dek sayısız hastaya şifa olmuştur.
Heybeliada Sanatoryumunun bulunduğu konum özel olarak seçilmiştir. Temiz havanın hastalara iyi geleceği düşünülmüş, nitekim düşünüldüğü gibi de olmuştur. Heybeliada Sanatoryumu 1999 senesinde meydana gelen depremde hasar görmüştür. 2005 yılında ise kullanıma tamamen kapatılmıştır. Heybeliada Sanatoryumunun içi gezilebilir durumda değildir ancak dışından gezerek, çam ormanlarının muhteşem manzarasının tadını çıkartabilirsiniz.
1924 yılında İsmet İnönü’nün yaz aylarında vakit geçirmek için kiraladığı bilinen bu ev Heybeliada’da yer alıyor. İsmet İnönü yazlık olarak kiraladığı evi 1934 yılında satın alıyor. Dokusu ve eşyaları ile koruma altına alınan ve bugüne dek bozulmadan gelebilmeyi başaran ev, dönemi en başarılı şekilde yansıtan mimari yapıların arasındadır. İsmet İnönü Evi Müzesi içerisinde yer alan eşyaların bazılarının İsmet İnönü’ye Mustafa Kemal Atatürk’ten hediye geldiği düşünülüyor.
Ücretsiz olarak ziyaret edebileceğiniz İsmet İnönü Evi Müzesi pazartesi günleri kapalıdır. Geri kalan her gün 10.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
”İsmet İnönü Evi Müzesi konum için tıklayın”
Aya Triada Manastırı ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu Bizans döneminde inşa edilmiş bir yapıdır. Heybeliada’da yer alan en dikkat çekici yapılardan biridir. Adanın turistik cazibe merkezlerinden biri olduğunu söylemek mümkündür. Ümit Tepesi üzerinde Değirmenburnu Tabiat Parkı’nın içerisinde yer alan Aya Triada Manastırı ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nun geçmiş yıllarda manastır olarak kullanılıyordu. İlerleyen zamanlarda ise hayatına Rum Ortodoks Ruhban Okulu olarak devam etmiştir.
Pazar günleri hariç her gün 09.00 ile 15.30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Ücretsiz olarak giriş yapabileceğiniz Aya Triada Manastırı ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu günümüzde eğitim amacıyla kullanılmasa da pazar günleri ve dini bayramlarda ayinlere ev sahipliği yapıyor.
Heybeliada iskelesinde konumlanan Bet Yaakov Sinagogu’nun cumartesi günleri, ibadet saatleri esnasında ziyaret edebilirsiniz. Bu süre zarfında herhangi bir ücret ödemeden sinagoga girebilir ve ibadet edenleri izleyebilirsiniz.
1940’lı yılların yaz aylarında adaya gelen Yahudilerin sayısı hızla artarken, buna bağlı olarak bir ibadethane ihtiyacı meydana geliyor. Bu ihtiyacı karşılamak için bu yıllarda inşa edilen Bet Yaakov Sinagogu ilgi çekici bir yapılardan biridir.
Heybeliada’da yaşayan Yahudilerin sayısı oldukça azalmıştır, bu sebeple dini törenler için sinagoga çok yoğun bir ilgi duyulduğunu söylemek doğru değildir. Buna rağmen turistik olarak ve bazı Yahudiler tarafından ziyaret edilen bir dini yapıdır.
Alman Koyu Heybeliada’da yer alan en temiz koylardan biridir. Kalabalık arkadaş grupları ve çocuklu aileler için de uygun olan koy, kendinizi Akdeniz ya da Ege sularında tatil yapıyormuşsunuz gibi hissetmenizi sağlar.
Alman Koyu özellikle ada halkı tarafından tercih edilir. Bu sebeple Heybeliada’da yer alan diğer koylara oranla daha sakin ve huzurludur.
Alman Koyu’nda yeme içme ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz kafeler ya da işletmeler bulunmuyor. Bu sebeple yanınıza yiyecek ve içecek almayı unutmamalısınız. Koyda yer alan şezlong, şemsiye ve duşları ücret karşılığında kiralayabilirsiniz. Bunların haricinde giriş ücreti ödemeniz talep edilmiyor.
Adanın en güzel seyir alanı olarak değerlendirilen Değirmen Tepesi (Kutrulomilo) günün her saati ve yılın her mevsimi eşsiz manzaralar sunuyor. Deniz seviyesinden 136 metre yükseklikte yer alan ve bu özelliği ile adanın en yüksek tepesi olan Değirmen Tepesi (Kutrulomilo) eski laventenlerin kalıntılarına da ev sahipliği yapıyor. Kutrulomilo adı verilen bu kalıntılar, tepenin dikkat çekici olmasını sağlıyor.
Değirmen Tepesi (Kutrulomilo) içerisinde çocuk parkı ve banklar da yer alıyor. Muhteşem manzaraya ulaşmak için bir süre yokuş çıkmanız gerekiyor. Bu sebeple tepeyi rahat ayakkabılarınız ile ziyaret etmeniz öneriliyor.
”Değirmen Tepesi (Kutrulomilo) konum için tıklayın”
Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 30 yıldan daha uzun süre boyunca yaşadığı ev zaman içerisinde koruma altına alınmış ve halka müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. 1945 yılından beri ziyaretçilerini ağırlayan Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi değerli sanatçının eserlerine ve özel eşyalarına yer veren bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’ne ulaşmak için yokuşlu bir yoldan yürümeniz gerekiyor. Bu sebeple müzeyi ziyaret edeceğiniz gün rahat ayakkabılarınızı giymeniz öneriliyor. Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’ne giriş için ücret ödemeniz gerekmiyor.
”Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi konum için tıklayın”
Çam ormanları ile çevrili, huzurlu ve sakin bir koy olan Çam Limanı Koyu hafta içi 150 TL, hafta sonu ise 200 TL ücret ödeyerek girebileceğiniz bir koydur. Heybeliada tarihi yapıları ve kültürel açıdan dikkat çekici lokasyonları ile ziyaretçilerini etkiler. Ancak bunların yanı sıra keyifli bir yaz tatili yapmak için ziyaret edenlerin sayısının da her yaz yükseldiğini söylemek gerekir.
Çam Limanı Koyu özel bir işletme tarafından işletiliyor. İçerisinde şemsiye ve şezlonglar bulunuyor. Ayrıca Heybeliada’nın meşhur yemekleri konusunda benzersiz deneyimler sunan kafe ve restoranlar da Çam Limanı Koyu’nda yer alıyor.
Çam Limanı Koyu’na iskeleden ücretsiz şekilde ufak tekneler ile ulaşabilirsiniz. Dilerseniz ulaşım için bisiklet de kullanabilirsiniz.
Kangelaris Ailesi Anıt Mezarı ya da ada halkının koyduğu isimle “Süslü Mezar” oldukça hüzünlü bir hikayeye sahiptir. 1868 yılında, İngiltere’nin Gemlik Konsolosu Spyridon Kangelaris eşini kaybeder ve bunun üzerine ihtişamlı bir anıt inşa ettirir. İlerleyen zamanlarda Kaneglaris de vefat eder ve eşinin yanına yapılan anıt mezar ile ebedi yolcuğuna uğurlanır.
Kangelaris Ailesi Anıt Mezarı’nda İtalya’dan getirilmiş heykeller ve mermerler bulunur. Sanat eseri olarak da adlandırılan ve görenleri kendine hayran bırakan heykel ve mermerler Kangelaris Ailesi Anıt Mezarı’nın Heybeliada’da en çok ziyaret edilen turistik destinasyonlardan biri olmasını sağlar.
Çam Limanı yolu üzerinde, Deniz Harp Okulu’nun arkasında yer alan Kangelaris Ailesi Anıt Mezarı iskeleden indikten sonra 10 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabileceğiniz konumdadır. İstediğiniz herhangi bir saat ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
”Kangelaris Ailesi Anıt Mezarı konum için tıklayın”
Adanın iskelesinde yer alan ve pek çok kartpostalda görmüş olabileceğiniz Heybeliada Deniz Lisesi 1773 yılında inşa edilmiştir. İnşasının tamamlandığı ilk yıllarda “Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun” ismi ile anılan Heybeliada Deniz Lisesi dönemin kaptan-ı deryası olan Cezayirli Hasan Paşa tarafından kurulmuştur.
250 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip olan yapı yıllar boyunca eğitim verilen köklü bir bina olmuştur.2016 yılında Türkiye’de yer alan diğer askeri okullar gibi Heybeliada Deniz Lisesi de eğitime kapanmıştır. Ancak günümüzde müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
Heybeliada’da kamp yapmak isteyenlerin uğrak noktası olan Değirmenburnu Tabiat Parkı sessiz ve sakin bir atmosfere sahiptir. Denizin havası ve kokusunu alabileceğiniz, büyük şehirlerin yorucu ve kaotik gürültüsünden uzaklaşabileceğiniz bu yer hem turistler hem de ada halkı tarafından özellikle yaz aylarında sık sık ziyaret ediliyor.
2011 yılından beri tabiat parkı olarak koruma altında tutulan Değirmenburnu Tabiat Parkı ismini 19. yüzyılın sonunda dek un değirmeni olarak kullanılan değirmenden alıyor. Yürüyüş, bisiklet, ip atlama, voleybol, salıncak ve kaydırak gibi hem çocuklar hem de büyükler tarafından tercih edilebilecek birçok aktivite imkanı Değirmenburnu Tabiat Parkı’nda bulunuyor. Parka giriş için 330 TL ücret ödemek gerekiyor.
”Değirmenburnu Tabiat Parkı konum için tıklayın”
İlginç bir yapı olan Ayios Nikolaos Kilisesi’nin yapım tarihi hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Bununla birlikte 1857 yılında Mimar Stefanis Gaitanakis tarafından yeniden inşa edildiği biliniyor. 1894 yılında Büyük İstanbul Depremi Ayios Nikolaos Kilisesi’nin hasar görmesine yol açıyor. Aldığı hasarlar sonrasında II. Abdülhamid tarafından izin alınıyor ve Ayios Nikolaos Kilisesi restorasyon çalışmasına tabi tutuluyor.
Ayios Nikolaos Kilisesi’nin en önemli özelliği denizcileri koruduğu düşünülen Aziz Nikola’ya ithaf etmek için yapılmış olmasıdır. Ücretsiz olarak ziyaret edilebilir ancak yalnızca pazar günleri, ibadet saatleri arasında açıktır. Hafta içi ise kilise girişine kadar ilerleyip mum yakmanıza izin veriliyor.
”Ayios Nikolaos Kilisesi konum için tıklayın”
Heybeliada geçmiş yıllarda Halki ismi ile anılıyordu. Halki Palas adlı bu yer de ismini Heybeliada’nın eski isminden alıyor. Geçmiş yıllarda Heybeliada’nın en güzel oteli olan Halki Palas, sahiplerinin kendi aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar sebebiyle hizmet hayatına son vermiştir.
Halki Palas günümüzde kapalı olsa da ihtişamını korumaya devam ediyor. Bu sebeple adanın turistik cazibe merkezlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Yakından görebileceğiniz ve bahçesinde fotoğraflar çekinebileceğiniz Halki Palas, İsmet İnönü Evi Müzesi’nin de yer aldığı Refah Şehitleri Caddesi üzerinde, sağ tarafta konumlanıyor.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Rize
22.11.2024