'Lazer ile böbrek taşı ameliyatı başarı oranı çok daha yüksek'
İZMİR, (DHA)-İZMİR Ekol Hastanesi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Osman Gücük, toplumda her 10 kişiden birinde ömrünün herhangi bir aşamasında taş oluştuğunu ancak özellikle beslenme, yaşam tarzı ve çevresel etkenlerdeki bozulmaların, hastalığın daha sık görülmesine sebep olduğunu söyledi.
Toplumda her 10 kişiden birinde ömrünün herhangi bir aşamasında taş oluştuğunu dile getiren İzmir Ekol Hastanesi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Osman Gücük, özellikle beslenme, yaşam tarzı ve çevresel etkenlerdeki bozulmaların, hastalığın daha sık görülmesine sebep olduğuna dikkat çekti. Tüm yaşam boyunca taş düşürme riskinin erkeklerde 10 erkekte 1 iken, bu sayının kadınlarda ise 30 kadında 1 olduğunu belirten Opr. Dr. Osman Gücük, "Taş hastalığı her yaş grubunda görülebilmekle birlikte, sıklık 20-50 yaşları arasında artmaktadır. Yaşamı boyunca bir kez üriner sisteminde taş problemi yaşamış bir kişinin 1 yıl içerisinde aynı problemle tekrar karşılaşma olasılığı yaklaşık yüzde 10, beşinci yılda yüzde 35 ve onuncu yılda yüzde 50'dir. Ailesinde üriner sistem taşı hikayesi olanlar yüksek risk grubundadırlar. Genetik yatkınlık, taş oluşumundaki önemli bir risk faktörüdür" ifadelerini kullandı.
'DOĞUM SANCISINA BENZER'
Coğrafi faktörlerin de taş oluşumunda etkili olduğunu belirten Opr. Dr. Gücük, "Dağlık, çöl veya tropikal bölgelerde yaşayanlarda taş görülme oranı yüksektir. Günlük alınan su miktarının arttıkça risk azalmaktadır. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, bazı ilaçlar, geçirilmiş bazı bağırsak ameliyatları, gut hastalığı gibi bazı metabolik hastalıklar da taş oluşumuna neden olmaktadır" dedi. İlk ve genellikle sık görülen yakınmanın şiddetli ağrı olduğunu belirten Opr. Dr. Gücük, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşayabileceğiniz en ağrılı durumlardan biridir ve doğum sancısına benzer. Ağrı çoğu zaman ani başlar karında, sırtta veya kasıkta hissedilir. Ağrıya sıklıkla bulantı, kusma, terleme ve titreme eşlik eder. Taşın idrar yolunda hareket etmesi nedeniyle oluşan kolik tarzda ağrılara taş mesaneye yaklaştıkça idrarda yanma, devamlı idrar yapma ihtiyacı eşlik eder."
'İYİLEŞME VE HASTANEDE KALIŞ SÜRESİ KISA'
Tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Opr. Dr. Gücük, "Taş kırma yöntemi (ESWL); vücut dışında oluşturulan şok (basınç) dalgalarının böbrekteki taşlar üzerine odaklanması ile taşların kırılması esasına dayanan bir tedavi şekli. Ancak her taşın tedavisi için uygun olmayıp sadece çapı 2 santimetrenin altındaki böbrek taşlarının en etkili tedavi şekli. Bu yöntemle taşlar küçük parçalara ayrıldıktan sonra vücuttan dışarı atılabiliyor. Lazerle Taş Kırma (Fleksible URS) yönteminde doğal idrar kanalından böbreğe kadar çıkılarak böbreğin odacıkları içindeki taşlar lazerle kırılıyor. Başarı oranı yüzde 95'lerdedir. Başarı oranı taşın boyutuna, tam olarak nerede yerleştiğine bağlı olarak değişmekle birlikte tek seansta tam olarak taşsız kalma oranı yüzde 85-90 arasında, ikinci seansta ise yüzde 95'ler seviyesinde. İyileşme ve hastanede kalış süresi kısa. Tamamen endoskopik bir yöntem olması nedeniyle özellikle kan sulandırıcı ilaç alma zorunluluğu olan hastaların taşlarının tedavisinde, ameliyat öncesi ilaçlarının kesilmesine gerek yok.
Perkütan Taş Cerrahisi hakkında da açıklamalarda bulunan Opr. Dr. Gücük, günümüzde artık böbrek taşlarının çok az bir kısmının açık ameliyat yöntemi ile alındığını belirtip, "Taş kırma yöntemi ile tedavi edilemeyen veya kırılsa da dökülemeyecek büyüklükte olan taşların çoğunda hastalara açık ameliyat yapmadan, böbreğe tek bir kanaldan girilerek (kapalı yoldan) tedavi yapılabilmektedir" diye konuştu.(DHA)
FOTOĞRAFLI