Rize Haber
Rize
Kapalı
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
Akşam vaktine kalan
Ara

Prof. Dr. Yaşar: Klasik su kullanımından vazgeçmemiz gerekiyor

Prof. Dr. Yaşar: Klasik su kullanımından vazgeçmemiz gerekiyor

Seza Nur ALPDÜNDAR/İZMİR, (DHA)- TÜRKİYE Bilimler Akademisi'nden (TÜBA) Prof. Dr. Doğan Yaşar, Türkiye'nin iklimsel değişikliklerin etkilerine hazırlıklı olmadığını belirterek, "Artık klasik su kullanımından vazgeçmemiz, yer altı barajları yapmamız, tarımsal sulamada damlamaya geçmemiz, suyumuzu barajlardan kapalı ortama getirmemiz ve büyük metropollerde kanalizasyonla yağmur sularını ayırıp, yağmur sularını yeniden barajlara basacak sistemler geliştirmemiz gerekiyor. Arıtmalardan çıkan suyun tarıma verilmesi lazım" dedi.

İklim değişikliğinin neden olduğu yüksek sıcaklıklar, yağış azlığı ve aşırı buharlaşmanın etkileri, her geçen yıl artıyor. TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, kuraklık ve su kaynaklarının azalmasına karşı önlem alınması gerektiğini belirterek, iklimsel değişikliklerin etkilerine karşı hazırlık yapılmadığını söyledi. Türkiye'de 2020'den itibaren 3 yıl boyunca La-Nina dönemi yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, "Kurak bir dönem geçti. Yağışlar 2020'de yüzde 12, 2021'de yüzde 9, 2022'de yüzde 12 eksik yağdı. 3 yıl üst üste eksik yağması çok da doğal bir durum değil. 2023'te El-Nino geldi, açığı kapattı. Deniz suları olağanüstü ısındı. Deniz suyunun ısınması buharlaşmanın ve yağışların artması demek. Hepsi de gerçekleşti. Ne kadar kurak geçerse, arkadan o kadar çok şiddetli yağışlar gelir. Doğa kendini dengeler. Önemli olan kuraklığa da yağışlı döneme de hazır olabilmek. Kuraklık olduğu için barajlar boşaldı. Barajlar boş olunca hidroelektrik santraller devre dışı kaldı, biz de bütün dünyada olduğu gibi fosil enerjiye saldırdık. Bir anda kömür ve doğal gaz fiyatları arttı" dedi.

'GÖLLER BÖLGESİ, ÇÖLLER BÖLGESİ OLDU'

Prof. Dr. Yaşar, "Konya Ovası, obruk ovasına döndü. Bunun iklimle hiçbir alakası yok, tamamen yanlış tarım desenleri nedeniyle oldu. Türkiye'nin 25 havzası var, Tarım Bakanlığı'nın her yıl nerede, ne ekileceğini belirlemesi lazım. Çok su isteyen bitkiyi az su olan yere ekerseniz, suyu yer altından çeker. Güneyde sular, yer altından çekildi ve bütün göller kurudu. Sonuçta maalesef göller bölgesi çöller bölgesi; Konya Ovası da obruk ovası oldu. İklimleri suçluyoruz, iklimlerde suç yok. Suç bizde" diye konuştu. Prof. Dr. Yaşar, 2025 Şubat ayından önce doyurucu yağış beklemediğini söyleyerek, "'Bugün-yarın yağışlar gelecek' deniyor ama barajları pek hareketlendirmez. Barajları hareketlendirecek yağışları şubat ve marttan sonra bekliyorum. Normalde La-Nina dönemleri 9 ila 12 ay arası sürer. Şubattan sonra La-Nina etkisini kaybedecek, denizler ısınacak. Denizler ısındıkça buharlaşma ve yağmur artacak. Deniz suyunun çok ısınması çok fazla buharlaşma demek, çok fazla buhar demek çok fazla yağış demek" dedi.

'HER YERDE, BÜTÜN BATI ANADOLU'DA DA TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR'

Bu yıl Batı Anadolu'da az yağış olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaşar, "İstanbul'da barajlar, haziranda yüzde 81'di, yüzde 29'a düştü. Her yerde, bütün Batı Anadolu'da da tehlike çanları çalıyor. Artık klasik su kullanımından vazgeçmemiz, yer altı barajları yapmamız, tarımsal sulamada damlamaya geçmemiz, suyumuzu barajlardan kapalı ortama getirmemiz ve büyük metropollerde kanalizasyonla yağmur sularını ayırıp, yağmur sularını yeniden barajlara basacak sistemler geliştirmemiz gerekiyor. Arıtmalardan çıkan suyun tarıma verilmesi lazım. İzmir'de yalnızca Çiğli'den günde yaklaşık 400 bin metreküp su çıkıyor. Bu Gediz Ovası'na Menemen'e verilmeli. İzmir olarak günde yaklaşık 700 bin metreküp kullanma suyu kullanıyoruz. Suyu kullanmasını henüz bilmiyoruz. Bilimi kullanmadığınız sürece iklimleri suçluyoruz" diye konuştu. (DHA)

FOTOĞRAFLI