Rize Haber meritbet balmoral resort
Rize
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara

“Savaş sonrası suç ve şiddet oranları artıyor”

Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, “Savaşlardaki saldırıların otoriteler tarafından yapılması, şiddeti meşrulaştırıyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi’nde ‘Savaş Suçları ve Savaşın Çocuklar Üzerindeki Etkileri’ konulu bir konferans düzenlendi. Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Kriminoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, Savaşın Çocuklar Üzerindeki Etkileri konusunu ele alırken Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Durmuş Tezcan ise Savaş Suçlarını ele aldı. Savaşın çocuklar üzerindeki psikolojik, sosyal, fiziksel etkileri olduğunu belirten Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, “Bunun ahlaki boyutu da var. Bu konferansta özellikle geçmiş ve günümüzdeki savaş ortamlarını ele alacağız” açıklaması yaptı.
“SAVAŞ TEKNOLOJİSİNİN GELİŞMEDİĞİ YILLARDA BİLE BU DENLİ SİVİL ÖLMEDİ”

Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, “Birinci Dünya Savaşı’nda; savaştan zarar gören, ölenlerin yüzde 90’ı askerken son yıllardaki savaşlarda,  çocukların yetişkinlerin, sivillerin özellikle kadınların öldüğünü görüyoruz. Sayı ise oldukça yüksek. 2018 Birleşmiş Milletler Raporuna göre savaşlarda ölen çocuk sayısı 12 bin. Son yaşanan İsrail-Filistin savaşında ise 8 bin. Bunlar çok yüksek sayılar. Savaş teknolojisinin gelişmediği yıllarda bile bu denli sivil ölümü olmamış’ şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARDA SAVAŞIN ETKİLERİ ÖMÜR BOYU DEVAM EDİYOR”

Doç. Dr. Münevver Mertoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savaşın çocukların üzerindeki fiziksel etkileri zaten çok açık. Yaralanma, ölme, barınma, tedaviye ulaşamama, gıdaya ulaşamama, susuzluk, hastalık, yeni doğanların sağlıksız ortamda doğmaları vb. Savaş bitse bile çocukların savaşlardan etkilenme derecelerinin devam ettiği, hatta ömür boyu devam ettiğini gösteren araştırmalar var. Ve daha çok post travmatik sendrom dediğimiz, stresin etkileriyle ortaya çıkan bozukluklar bulunmaktadır.”

“BÜTÜN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER ÇOCUKLARIN MAĞDUR OLMAMASI İÇİN TEYAKKUZA GEÇMELİ”

Savaştaki saldırının otoriteler tarafından yapılmasının şiddeti meşrulaştırdığını vurgulayan Doç. Dr. Mertoğlu, “Savaştan sonra suç davranışı ve şiddet davranışlarının arttığını gösteren araştırmalar var. Bu da oldukça ciddi bir sorun. O yüzden uluslararası örgütlerin derhal gerekli önlemleri alarak çocukların, kadınların, hiç kimsenin mağdur olmayacağı ortam yaratılmalıdır. Bütün uluslararası örgütlerin, özellikle çocukların mağdur olmaması için teyakkuza geçmesi gerekir” çağrısında bulundu.

“SAVAŞ ALANINDA OLMAYAN ÇOCUKLAR DA MAĞDUR OLUYOR”

Doç. Dr. Mertoğlu son olarak şu uyarıda bulundu:

“Savaş alanındaki çocuklar zaten etkileniyor. Bunun dışında savaş alanında yaşamamasına rağmen olaylara, görüntülere izleyerek şahit olan çocuklarımız var. Doğrudan savaşa maruz kalanların dışındaki çocuklarımızın yaşadığı duruma ise ikincil mağduriyet diyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde olan savaşlara; televizyon ve sosyal medya vasıtasıyla tanıklık edebiliyoruz. Onlar da korku ve güvensizlik yaşıyorlar. Gelecekle ilgili endişe yaşıyorlar. O yüzden bu savaş ve şiddet sahnelerinin çocuklarımıza gösterilmemesi gerekir. Ama maalesef büyük yaygınlıkla çocuklar ve yetişkinler tarafından izleniyor.”
“MEVCUT KURALLAR UYGULANMALI, SİYASET GERİ PLANA ATILMALIDIR”

Savaş hukukuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Durmuş Tezcan ise "Önemli olan mevcut kuralları iyi bir şekilde uygulamaktır. Bu işte siyaseti geri plana çekmektir. Gönül ister ki Güvenlik Konseyi'nde buna izin vermeyecek bir yapılanmaya gidilir. Başka bir çözüm göremiyorum. Unutmayalım ki kendilerini güçlü görenler de bunun acı sonuçlarıyla geçmişte de karşılaşmıştır. Yani kısaca, bu tür insancıl hukuk dediğimiz hukuk alanında daha dikkatli olmak, birtakım siyasi gerekçelerle o güzel kuralları işlemez hale getirmemek gerekir” açıklaması yaptı.