Rize Haber
Rize
Kapalı
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Rize
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara

‘Sedef hastalığı bulaşıcı değil’

‘Sedef hastalığı bulaşıcı değil’

İSTANBUL, (DHA)- SEDEF hastalığıyla uzun yıllar mücadele eden 28 yaşındaki Murat Ustutar’ın, denemediği tedavi yöntemi kalmadı ancak hastalığına çare bulamadı. Fiziksel ve psikolojik olarak zor günler geçiren Ustutar, Dermatoloji Uzmanı Dr. Sena İnal Aptoula ile tanıştıktan sonra kısa sürede sağlığına kavuştu. Dr. Aptoula, “Biyolojik ajanlarla hastalığı hızla kontrol altına aldık. Sedef hastalığı bulaşıcı değil ama insanlar tarafından bulaşıcı olduğu düşünülen, insanların kendilerini dışlamalarına sebep olabilen bir hastalık. Psikolojik ve fiziksel yükü olan bir hastalık” dedi.

28 yaşındaki Murat Ustutar, Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nde Dermatoloji Uzmanı Dr. Sena İnal Aptoula, tarafından kısa sürede tedavi edildi.

USTUTAT: BÜTÜN VÜCUDUMDA SEDEF VARDI

Hastalıkla mücadele ettiği süre boyunca hastalığı iki boyutlu olarak değerlendirdiğini belirten Ustutar, “Bu hastalığın iki boyutlu zorluğu oluyor. Birisi fiziksel, diğeri ise duygusal. Fiziksel zorlukların başında kaşıntı oluyor. Vücudunuzu çok fazla kaşıyorsunuz, duş alırken bile yanma oluyor. Bütün vücudumda sedef olduğu için yazın tişört dahi giyemiyordum. Sıcakta uzun kollu kıyafetler giymek zorunda kalıyordum. Duygusal olarak ise insanların benden kaçması oluyordu. Bunun bulaşıcı bir hastalık olduğunu düşünüyorlar. Yüzümde sedef olduğu için insanlar bana sürekli bakıyordu, sanki korkunç bir varlıkmışım gibi. Ama en büyük duygusal zorluk, umutsuzluktu. Çünkü yıllardır ‘Sedef geçmeyecek, bununla yaşamayı öğrenmelisin’ diyerek, umutsuzluğa sürüklendim” diye konuştu.

‘MÜCADELEM MUTLULUKLA SON BULDU’

Mücadelesinin doğru hekim ve doğru tedaviyle mutlulukla son bulduğunu belirten Ustutar, “Son olarak Sena hocamızla tanıştım. Sena hocamız da sağ olsun doğru tedaviyi uyguladı ve hastalığım son buldu. Bir ay gibi kısa bir sürede sedef hastalığından kurtuldum. Şu anda çok şükür vücudumda hiç sedef kalmadı. Tamamen tertemizim. Bebek gibi oldum diyebilirim. Sanki çok zorlu bir dağa tırmanmışım gibi hissediyorum ve şu an zirvesindeyim. O mücadele, o zorlu yolculuk şu anda mutlulukla son buldu” diye konuştu.

APTOULA: BULAŞICI BİR HASTALIK DEĞİL

Sedef hastalığıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veren Dermatoloji Uzmanı Dr. Sena İnal Aptoula, “Sedef aslında zor bir hastalık. Biz sadece dışarıya vuran tarafını görüyoruz. Dışarıya vuran tarafıyla insanların görünür yerlerinde kırmızı, kabuklu yaralarla gidebilen bir hastalık. Bulaşıcı değil ama insanlar tarafından bulaşıcı olduğu düşünülen, insanların kendilerini dışlamalarına sebep olabilen bir hastalık. Psikolojik ve fiziksel yükü olan bir hastalık. Eklem gibi, başka iç organlar gibi yerlerde de tutulum yapabilen bir hastalık. Hastamız bize geldiğinde vücudunun büyük kısmında sedef yaraları vardı” dedi.

Güçlü tedavi yöntemleriyle hastalığa kalıcı çözümler ürettiklerini belirten Dr. Aptoula, “Hastamız geldiğinde daha önce bazı kremler ve iğneler kullanmıştı, ancak sedefi şiddetli şekilde ilerlemişti. Kendisine güçlü tedavi yöntemlerimiz olduğunu, biyolojik ajanlar kullanarak hastalığın önüne geçebileceğimizi söyledim. Birinci ay kontrolüne geldiğinde, hastamız bütün yaralarından kurtulmuştu. Şu an hala hiçbir yarası olmadan hayatına devam ediyor” ifadelerini kullandı.

‘TEDAVİYİ BIRAKMIYORUZ’

Uygulanan tedavi hakkında da bilgi veren Dr. Aptoula, “Sedefe neden olan molekülü doğrudan gidip bağlayarak kapatıyoruz. Hastalığa neden olan ve vücudumuz tarafından salgılanan maddeleri kapatarak iyileştiriyoruz. Biz tedaviyi hemen bırakmak istemiyoruz. Bir süre bu tedaviyi devam ettiriyoruz ve hastalığı tamamen kontrol altına alıyoruz” dedi.