Liv Hospital Ankara Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Türkan Gülpınar, 1-31 Ocak Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri farkındalık ayına ilişkin açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Gülpınar, rahim ağzı kanserinin tanımı ile ilgili, “Rahim ağzı, vajina ve uterusun birleştiği bölgedir. Bu bölgede gelişen kanserlere rahim ağzı (serviks) kanseri denir. Dünyada kadınlarda meme kanseri ve kalın bağırsak kanserinden sonra dördüncü sıklıkta görülürken, ülkemizde dokuzuncu sıradadır. Rahim ağzı kanserinin yavaş ilerlemektedir ve bu nedenle önlenebilen bir hastalıktır. Erken teşhis edildiğinde yüzde 100 tedavi edilebilmektedir. Rahim ağzında görülen kanser öncesi değişikliklerin teşhisini alan kadınların ortalama yaşı 20-30 iken, rahim ağzı kanseri teşhisi alan kadınların ortalama yaşı 50-60 civarındadır. Aradaki bu yaş farkı bize hastalığın yavaş ilerlediğini, gerekli takip ve tedavi alan hastalarda önlenebileceğini gözler önüne sermektedir. Erken teşhis sadece rahim ağzı kanserinde değil, bütün hastalıklarda hayati bir öneme sahiptir. Düzenli jinekoloji muayeneleri rahim ağzı kanserinde teşhisi erken koymak, bu hastalığın getirdiği olumsuz etkileri en az düzeye indirip, neredeyse atlatılmasına yardımcı olmaktadır” diye konuştu.
‘HPV ENFEKSİYONU NEDEN OLABİLİR’
Rahim ağzı kanserinde en önemli risk faktörünün HPV enfeksiyonu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gülpınar, “Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu göz ardı edilmemelidir. Cinsel yolla bulaşan başka enfeksiyonların da varlığı, erken yaşta ilk cinsel ilişki, birden fazla cinsel partner varlığı, sigara kullanımı, beslenme alışkanlıkları, birden fazla doğum yapmış olmak, düşük sosyoekonomik düzey, 5 yıldan daha uzun süreli doğum kontrol hapı kullanmak ve bağışıklık sisteminin baskılanması gibi nedenler serviks kanserinde başlıca risk faktörleri arasında yer almaktadır” dedi.
‘ORTALAMA 35-55 YAŞLARI ARASINDA GÖRÜLÜR’
Prof. Dr. Gülpınar, rahim ağzı kanserinin en fazla görüldüğü yaş ile ilgili, “Serviks kanseri ortalama 35-55 yaşları arasında görülmesine rağmen, 65 yaş üstünde de kanser gelişme riski bulunmaktadır. Cinsel açıdan aktif olan veya 21 yaşın üstünde olan tüm kadınların 65 yaşına kadar tarama yaptırması gerekmektedir. Bu tarama yöntemlerinin başında pap smear testi gelmektedir. Bu test, jinekolojik muayene sırasında alınan sürüntü örneğinin değerlendirilmesi esasına dayanır. 30-65 yaş grubundaki kadınların her 5 yılda bir HPV testi yaptırması önerilir. Bu test sonucunun pozitif çıkması durumunda ise HPV DNA testi ve kolposkopi önerilir. HPV DNA testi ile kansere neden olan HPV tipi belirlenirken kolposkopi ile kesin tanı konulur” dedi.
‘DSÖ, 9 YAŞINDAN SONRA HPV AŞISININ YAPTIRILMASINI ÖNERİYOR’
Prof. Dr. Gülpınar, rahim ağzı kanserinin erken dönemde belirti vermese de ilerleyen evrelerde adet düzensizlikleri, cinsel ilişki sonrası kanama, cinsel ilişki sırasında ağrı, yorgunluk, kilo kaybı, kabızlık, kötü kokulu vajinal akıntı ve idrar yaparken ağrı şikâyetleri ile karşımıza çıkabileceğinin altını çizdi. Rahim ağzı kanserinden korunmanın etkili ve basit yolun başında bu hastalığa neden olan HPV’ye karşı korunmanın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Gülpınar, “HPV’ye karşı korunma aşılanma ile olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), rahim ağzı kanserine karşı 9 yaşından büyük kız çocuklarına aşı yaptırılmasını önermektedir. Diğer korunma yolları ise sigara kullanmamak, cinsel ilişki sırasında kondom kullanmak, sağlıklı beslenmek ve en önemlisi de 21 yaşından itibaren düzenli tarama testi yaptırmaktır” ifadelerini kullandı.