Halk arasında göz tansiyonu veya karasu olarak bilinen glokom, göz içi basıncının artması sonucu optik sinirde hasara yol açan ve tedavi edilmediğinde körlüğe neden olabilen ciddi bir göz hastalığıdır. Özellikle 60 yaş üstü bireylerde körlüğün önde gelen nedenlerinden biri olan glokom, erken teşhis ve tedaviyle kontrol altına alınabilir. Peki, glokom nedir, kimlerde görülür ve nasıl tedavi edilir?
Glokom Nedir?
Glokom, gözün ön kısmında bulunan hümör aköz adlı sıvının fazla birikmesiyle göz içi basıncının artması durumudur. Bu sıvı, gözün lens ve korneasını besler, gözün nemli yapısını korur ve normalde trabekulum adı verilen bir bölge tarafından emilerek kan dolaşımına katılır. Ancak sıvının tahliye edilememesi, göz içi basıncını artırarak optik sinirlere zarar verir. Bu hasar, görme alanının daralmasına ve sonunda tamamen görme kaybına yol açabilir. Sağlıklı bireylerde göz içi basıncı 6-21 mmHg arasında olup, gün içinde 5 mmHg’den fazla değişim glokom belirtisi olabilir.
Glokom Tipleri Nelerdir?
Açık Açılı Glokom:
En yaygın glokom türüdür ve genellikle belirti vermeden yavaş ilerler.
Trabekulum bölgesinde kireçlenme nedeniyle sıvı tahliyesi engellenir, bu da basıncı artırır.
50 yaş üstü kişilerde sık görülür; aile öyküsü, miyop, hipertansiyon ve diyabet risk faktörleridir.
Görme kaybı fark edilmeden ilerler ve kalıcı hasara neden olabilir.
Kapalı Açılı Glokom:
Akut ve hızlı ilerleyen bir türdür; şiddetli göz ağrısı, bulanık görme ve ışık etrafında hareler gibi belirtilerle kendini gösterir.
Dar açılı göz yapısına sahip kişilerde, iris drenaj açısını tıkayarak sıvının birikmesine neden olur.
Göz içi basıncı 50 mmHg’yi aşabilir, kornea ödemi ve göz bebeği felcine yol açabilir.
Glokom krizi olarak bilinen bu durum acil tıbbi müdahale gerektirir.

Glokom Belirtileri Nelerdir?
Glokom belirtileri, hastalığın türüne göre değişiklik gösterir. Yaygın belirtiler şunlardır:
Göz ve alın bölgesinde ağrı
Göz kızarıklığı
Bulanık görme veya görüşte azalma
Işık etrafında hare ve haleler görme
Baş ağrısı (özellikle sabah saatlerinde)
Mide bulantısı ve kusma (kapalı açılı glokomda)
Glokom Kimlerde Görülür?
Glokom riski şu gruplarda daha yüksektir:
40 yaş üstü bireyler (60 yaş üstünde risk daha fazladır)
Ailesinde glokom öyküsü olanlar
Optik sinir anomalisi veya ince korneası olanlar
Yüksek hipermetropi, migren veya diyabet hastaları
Glokom Neden Olur?
Glokom, hümör aköz sıvısının tahliye edilememesi nedeniyle göz içi basıncının artmasıyla oluşur. Bu durum, optik sinirlerde hasara yol açar ve görme kaybına neden olur. Başlıca nedenler arasında trabekulum bölgesindeki tıkanıklık, dar açılı göz yapısı ve genetik yatkınlık yer alır.

Glokom Tanısı Nasıl Konulur?
Glokom teşhisi, bir göz doktoru tarafından yapılan kapsamlı muayenelerle konulur:
Tonometri: Göz içi basıncını ölçer.
Görme Keskinliği Testi: Görüş kalitesini değerlendirir.
Görsel Alan Testi: Periferik görme kaybını araştırır.
Dilate Göz Muayenesi: Retina ve optik sinir hasarını inceler.
Optik Sinir Başı Analizi ve Pakimetri: Lazerle sinir ve kornea kalınlığı ölçülür.
Glokom Tedavisi Nasıl Yapılır?
Glokomun neden olduğu sinir hasarı kalıcıdır, bu nedenle tedavi mevcut durumu korumayı amaçlar. Erken teşhis, tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir. Tedavi yöntemleri şunlardır:
İlaç Tedavisi:
Göz damlaları ve haplar, hümör aközün tahliyesini kolaylaştırarak göz içi basıncını düşürür.
Düzenli kullanım gerektirir.
Lazer Operasyonu:
Lazerle drenaj bölgesindeki tıkanıklıklar açılır, sıvı tahliyesi sağlanır.
Operasyon sonrası göz damlası kullanımı devam eder.
Cerrahi Müdahale (Trabekülektomi):
Göz sıvısının tahliyesi için küçük bir doku çıkarılır.
Göz içi basıncını %80 oranında düşürebilir.
Ameliyat sonrası göz damlası ile komplikasyonlar önlenir.
Erken Teşhis Hayat Kurtarır!
Glokom, sinsi bir hastalık olup genellikle belirti vermeden ilerler. Ailesinde glokom öyküsü olan veya 40 yaş üstü bireylerin her iki yılda bir düzenli göz muayenesi yaptırması, erken teşhis için kritik öneme sahiptir. Göz ağrısı, bulanık görme veya ışık etrafında hareler gibi belirtiler fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir göz doktoruna başvurun. Erken tedavi, görme kaybını önleyerek yaşam kalitenizi korumanıza yardımcı olur.